İnsanlık tarihinin her döneminde olağanüstü afetler, savaşlar ve salgınlar yaşandı. Bugünkü sistemli yönetim anlayışının en ilkel hallerinin yaşandığı dönemlerden tutun da günümüze kadar geçen sürede toplumlar karşılaştıkları bu tür olağanüstü zorlukların üstesinden hep birlikte ortak akılla geldi. Bu süreçte sahip olduğu yetkinlikleri ve yetenekleri iyi kullanan toplumlar sürecin en az hasar alan tarafı olmayı başardı. Bugün tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sadece sağlık sorunu değil, ekonomik ve sosyal yapıyı tamamen dönüştüren bir hastalık halini aldı. Böylesine bir ortamda sadece hastalığın tedavisini bulmak tek başına yeterli olmayacak beraberinde ekonomik ve sosyal alandaki tahribatı giderecek çalışmaların da hayata geçirilmesi gerekecek.
İŞVERENLER SALGININ PSİKOLOJİK ETKİSİNİ GÖZ ARDI ETMEMELİ
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik anlamda iş dünyası oldukça sıkıntılı süreçler yaşıyor, kamunun aldığı tedbirlerle bu etki minimum seviyeye indiriliyor fakat başarılı olmak için topyekûn bir mücadelenin sergilenmesi gerekiyor. Sağlık sisteminin ayakta kalması bu süreçte ne kadar önemliyse, ekonominin de ayakta kalması bir o kadar önemlidir. Bununla beraber şirketlerin yeni çalışma anlayışına hızlı adapte olması, çalışanlarını bu doğrultuda motive etmesi salgınla mücadele sürecinde sosyal etkiyi minimum düzeyde tutacaktır. Salgının insan psikolojisi üzerindeki etkisini çok net bir şekilde görebiliyoruz. İşverenlerin bunu anlaması ve iş süreçlerini de bu doğrultuda şekillendirmesi verimlilik ve kalite açısından son derece önemli…
DİJİTAL ÇALIŞMA MODÜLLERİNİZ HAZIR MI?
Geleneksel çalışma yöntemleri, mesai kavramları, iş yapış süreçleri salgının etkisiyle baştan aşağıya dönüştü. Bu dönüşüm sürecinde uzaktan çalışma modelini daha önce deneyimlemiş şirketler öncü rol üstlendi diyebiliriz. Haftanın belirli günlerinde uzaktan çalışmayı deneyimleyen çalışanlar ise adaptasyon konusunda daha avantajlı bir durum elde ettiler. Bugün iş gücümüzün çok büyük bir kısmı uzaktan çalışma yöntemiyle çalışmalarını sürdürüyor ancak dijital altyapısı güçlü, iş süreçlerinin tamamını dijitale aktarabilen, online çalışma araçlarını deneyimlemiş şirketler, teknolojik araçları kullanabilen çalışanlar bu sürece çok hızlı bir şekilde uyum sağladı. Salgın sürecinde ve sonrasında dijital çalışma modüllerini hayata geçirebilen şirketler yeni iş modellerini ve hizmet türlerini daha kısa sürede uygulamaya alabilecek, maksimum verimliliğe daha hızlı ulaşabilecek.
YARININ KAZANANI KİMLER OLACAK?
Şirketlerin İK politikalarında da önemli değişiklikler yaşandı. İstihdamı korumak, nitelikli çalışanlarını motive ederek iş verimliliği ve kalitesini maksimum düzeyde tutmak birincil etken olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında yeni işe alım süreçlerinin dijital araçlarla sürdürülmesinde ise herhangi bir engel bulunmuyor. Fakat salgınla birlikte gelişen yeni iş anlayışında şirketlerin sadece çalışanlarına sunduğu haklarla değil, çevik yönetim göstererek olağanüstü süreçlere adapte olabilmesi nitelikli adayları kazanmada belirleyici bir hal alıyor. Çalışan ihtiyaçlarını öngören, dijital dönüşümü sağlayan, iş süreçlerini dönüştürebilen, mavi yaka ve beyaz yaka çalışanları arasındaki tutarlılığı sağlayan şirketler salgın sonrasında daha güçlü bir marka yapısına erişebilecek.