
Dünya uzun süredir kendini farklı bir ritme hazırlayan bir akışın içinde. Değişim artık sahnenin önünde değil, perde arkasında da işliyor. Teknoloji, ekonomi ve insan davranışları birbirine yaklaşarak kurumların nasıl değer üreteceğini sessizce yeniden şekillendiriyor. Bu hareketin tam ortasında yer alan inovasyon, yeni bir ürün ya da fikirden daha geniş bir alanı temsil ediyor. Bu dönüşümü anlamak için sıkça kullanılan 'S-Eğrisi' yaklaşımı, kurumların ve ülkelerin büyüme yolculuğunun tek bir çizgiyle tanımlanamayacağını hatırlatıyor. Her eğri bir dönemin enerjisini taşıyor ve zaman ilerledikçe bu enerji, doğal bir şekilde yavaşlıyor. Eski yollar olgunlaştıkça, yeni yollara yönelik ihtiyaç artıyor. Bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü'nün, inovasyonda yaratıcı yıkım yoluyla sürdürülebilir büyüme teorisine imza atan Joel Mokyr, Philippe Aghion ve Peter Howitt'e verilmesi, yeniliğin uzun vadeli büyüme içindeki yerinin daha görünür hale geldiği bir dönemi işaret ediyor.
Sahnenin önünde görünen hareket kadar perde arkasında oluşan küçük değişimler de zamanla büyük sonuçlar yaratabiliyor. Karar alma biçimleri, çalışma düzenleri veya insanların birlikte üretme şekilleri değiştikçe kurumların ritmi de sessizce yenileniyor. Bu yenilenme her zaman göze çarpmıyor ancak işin asıl yönünü belirleyen, çoğu zaman bu görünmeyen alanlar oluyor. İnovasyon böyle bir süreç içinde yalnızca teknik bir çerçeve sunmuyor. Aynı zamanda kurumların kendi ritmini duyma ve yeniden kurma yolculuğuna dönüşüyor.
'ORTAK AKIL MASASI'
Bu dosyayı hazırlarken yalnızca rakamlara, endekslere, uluslararası karşılaştırmalara değil; yıllardır inovasyonun sahasını, kültürünü ve kırılma noktalarını yakından izleyen isimlerin derin bilgisinden de beslendik. Türkiye'nin bugün yeni bir S-eğrisinin eşiğinde olup olmadığını anlamak için bir anlamda geniş bir 'ortak akıl masası' kurduk. Sahada dönüşümü birebir yönetenlerden, akademik dünyada inovasyonun teorik omurgasını çalışanlara, davranış bilimini şirket kültürüne uyarlayanlardan, derin teknoloji yatırımlarının geleceğini şekillendirenlere uzanan geniş bir perspektiften yararlandık.
BU KEŞİSİM NOKTASINDA BİZİ NE BEKLİYOR?
Bu masada üretimin kalbinden gelen bir bakışla TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye'nin ihracat vizyonunu inovasyonla bağlayarak üretim gücünü teknoloji ve tasarımla nasıl daha ileriye taşıyabileceğimizi anlatıyor. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı'nın (TTGV) yenilikçi teknoloji programlarını yöneten Dr. Serdar Gökpınar ise kurum kültürünün inovasyondaki belirleyici rolünü ve Türkiye'nin endekslerdeki seyrini sahadaki gözlemleriyle aktarıyor. Cogito House'un kurucusu ve strateji tasarımcısı Aydın Adrian Bahar, inovasyonun önünü açan ya da kapatan kültürel refleksleri Türkiye'nin tarihsel kodlarıyla birlikte analiz ederek 'neden aynı hataya tekrar tekrar düştüğümüzü' berraklaştırıyor. İnovasyon ve Girişimcilik Mentoru Çiğdem Sezer, yenilik kavramını bir görev değil, bir düşünme biçimi olarak ele alıp liderliğin psikolojik güven yaratmadıkça hiçbir yeniliğin filizlenemeyeceğini güçlü metaforlarla ortaya koyuyor. Akademik dünyadan Dr. Ferhat Demir, Ar-Ge ile inovasyon arasındaki o kritik farkı netleştirip Türkiye'nin çiçek açması için önce ikliminin dönüşmesi gerektiğini vurguluyor.
İNOVASYON KÜLTÜRÜ NASIL TANIMLANMALI?
Teknolojiyi kültürel bir refleks olarak okuyan Dr. Hakan Tetik, inovasyonun strateji sunumlarında değil, günlük karar alma pratiklerinde görüldüğünü, yani gerçek dönüşümün operasyonun derininde başladığını hatırlatıyor. Kurum içi yaratıcılığın nabzını tutan Özgür Alaz, inovasyon kültüre yerleşmediğinde kurumların nasıl geride kaldıklarını çarpıcı örneklerle ortaya koyuyor. Yaratıcı kırılmaların önemini vurgulayan Salih Keskin, Türkiye'nin inovasyon eşiğindeki konumunu 'Endüstri 2.5-5.0 arası sıkışma' metaforuyla somutlaştırıyor. Derin teknoloji perspektifiyle masaya oturan Dr. Okan Kara, sürdürülebilir inovasyonun üç temel eksenini yani 'insan, süreç ve sermaye'yi bir arada düşünmeyen hiçbir modelin kalıcı olamayacağını vurguluyor. Webrazzi Kurucusu ve CEO'su Arda Kutsal ise girişimcilik ekosistemindeki dönüşümü hız, öğrenme kültürü ve uluslararası rekabet bilinci üzerinden okuyarak Türkiye'de yükselen yeni inovasyon profilini net bir çerçeveyle belirliyor. Ve elbette inovasyon kültürü üzerine global ölçekte en bilinen isimlerden Cris Beswick, inovasyonun bir ünvan ya da departman değil, gündelik davranışlar toplamı olduğunu hatırlatıyor.