Başarılı moda tasarımcısı ve akademisyen Dr. Özlem Süer; Platin Dergisi olarak tekstil ve hazır giyim temasını işlediğimiz bu kasım sayımızda sorularımızı içtenlikle yanıtladı. Moda, tasarım, yapay zeka, teknoloji, akademi ve ilgili sektöre dair konuşan Süer, moda kavramının kendisindeki karşılığını şu sözleriyle açıklıyor: "Moda; davranıştan giyim kuşama, yeme içmeden otomobil sektörüne dek nesnelerin dünyasından sosyal atmosferlerde alan açan yeni tavırlara hakimiyet kuran bir güç. Çok sesli ve geniş açılı bir perspektif. İçini çok iyi doldurup derinlikli bakarak çok sevebilir, diğer açıdan tüketim toplumunu kullan ata yönelten yanıyla bakarak ise gezegeni kirleten bir yaklaşım içerdiği düşünülebilir. Üretimde kalite, etik üretim, geri dönüşüm ve döngüsel ekonomi ilkelerini vurgulayan sürdürülebilir modaya geçiş, sektörün çevresel etkisini azaltmak için kritik öneme sahiptir. Benim için zamansız ve uzun ömürlü tasarım prensiplerine sahip modanın bağlantılı olduğu kültürel ve ekolojik sistemlerle de ilgilenen bir yaklaşımla 'moda' demek en değerlisi..."
"İLKEM, KULLANICISIYLA BAĞ KURAN TASARIMI YARATMAK"
*Moda ve ilgili üretimlerinizde kendi üslubunuzu ve çizginizi nasıl tanımlıyor ve adlandırıyorsunuz?
Moda kavramında tüketim nesnesi olarak giysi tasarımı alanı, sürekli günceli yakalamak ya da yaratmak kaygısının ötesinde benim için. Zamansız ya da tüm zamanlara uyumlanabilir, kullanıcısıyla duygusal bir bağ kuran, tutku nesnesi giysi tasarımı yaratmak tasarım ilkem. Bu anlamda yaşamamızdaki özel zamanlarda üzerimizdeki giysilerle kendi öykümüzün sahnesinde oyunun bir parçası olmayı yakalama amacında oldum. Yaşamın ta kendisinin kostüm tasarımcısı öykümüzün odağında... İnsanın hayatına dokunan moda endüstrisinin köklü değişimi büyük uyanışla başladı, markaların güç birliği yaparak gerçekleştirdiği projeler de bu değişimde duygusal bağı kuvvetlendirir oldu. İş birlikleriyle sosyal sorumluluk projelerine açık bir dilde olmayı seçtik marka hareketimizde. Yeni bir tekstil ekonomisine öncülük etmek ve sürdürülebilir yaklaşımla endüstriyi dönüştürmek modaya yeni bir anlam katmakta. Bu anlamı aramak hepimizin asal görevi.
*Peki ya tasarım kavramı sizin için ne demek? Bu kavramın altının boşaltıldığını veya yapay zeka gibi teknolojilerle eksiltildiğini düşünüyor musunuz?
İyi tasarım kullanıcı deneyimini, bağlamı ve duygusal rezonansı dikkate alır. Tasarım kavramı yaratıcılığı, problem çözmeyi ve belirli bir amaca veya estetiğe ulaşmak için unsurların kasıtlı olarak düzenlenmesini kapsar. Teknolojiye, özellikle de yapay zekaya gelince, iki ucu keskin bir kılıç olabilir. Bir yandan yapay zeka, tekrar eden görevleri otomatikleştirerek, veri analizi yoluyla ilham sağlayarak ve hatta tamamen yeni tasarım olanakları yaratarak tasarım sürecini geliştirebilir. Bu da tasarımcıların daha stratejik ve yaratıcı yönlere odaklanmasını sağlayabilir.
"BENZERSİZ OLMAK YERİNE BİRBİRİNE BENZEMEK ÇOK YAYGINLAŞTI"
*Tarzı, tarafı veya üslubu olmayan moda tasarımcıları sektörde tutunabilir mi?
Son dönemlerde benzersiz olmak yerine birbirine benzemek ve dışarda kalmamak çok yaygın. Özgünlüğün desteklenmesi ancak kullanıcıların da kendi olma halini aramalarıyla gelişip coşabilir. Vazgeçilmez olmak bu keşfedilen tarzın ışığıyla oluyor. Israrla kendi olmayı seçen olmanın zorluğu bir yana başarmanın da anahtarı burada gizli. Sabırla üretmeye ve özgün çizgide yol almaya devam. Kendiniz olduğunuz her anda moda avcılarının radarına yakalanmanız an meselesi olabilir.
(Dr. Özlem Süer ve Ali Demirtaş)*Türkiye moda ve tekstil sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz, sorunlu/hatalı/eksik/toksik veya sıkıntılı gördüğünüz konuları paylaşır mısınız?
Öncelikle meslek liseleri, teknik liseler, usta/terzi yetiştiren kaynaklarımıza yatırım yapmamız çok önemli. Tasarımcılara daha çok satış platformu, kolay üretim desteği, uluslararası alanlara çıkabilme kabiliyeti, küçük alımlar/tedarikler yapabilme imkanı, yeni isimlerin tanıtımına öncelik gibi konular ilk aklıma gelenler...
*Üniversitede ilk derslerinizde genelde ne konuşuyorsunuz ve hangi konuları işliyorsunuz?
Kendi öykümü anlatarak başlamayı seviyorum öncelikle. Sanat ve zanaat birlikteliği, tasarım kavramına toplu bakış, biraz gezginlik, müziğin ve sahne sanatlarının takipçisi olmak gibi başlıklardaki son dakika takiplerim, örneklerim girizgahlarımdır hep. Koleksiyon hazırlıkları için dünya eğilimlerinde söz ediyorum. IC Dünya renk ve konsept birliği delegesiyim uzun yıllardır. Oradaki konumumu ve çalışma şeklimizi de derslerin başında açıklamayı referans bilgiler için önemsiyorum. Ardından ders içerikleri bir disiplinle yol alıyor.
"SADECE 'ÇİZER BIRAKIRIM' SÜRECİ DEĞİL BU"
*Moda tasarımcısı ve ilgili sektör çalışanı olmak isteyen genç kimselere neler söylemek istersiniz? Sizce kendilerinde hangi sorulara yanıt vererek bu yola baş koymalılar?
Öncelikle uzun bir yola çıkacaklarını ve bu yolun çok disiplin ve sabır istediğini söylemek isterim. Tutku, konsantrasyon ve fiziksel olarak da emek vermeyi sevmeleri çok önemli. Bir giysi ortaya çıkana dek büyük emekler yükleniyor. Tasarım, tedarik, kalıp, kesim, dikim, aksesuarlar, styling, fotoğraflanma ve müşterisine ulaşmak için reyonlara, askılara geçene dek bu yolculukta tasarımcı her noktasında işin başında oluyor. Sadece çizer bırakırım gibi bir şey değil bu süreç. Kendilerine sormalılar, "Moda mı hayat mı?"
*Son olarak çok uzun yıllardır bu sektördesiniz. Bu işin birçok kısmında, birçok rolde yer aldınız. Şöyle bir dönüp geçmişe baktığınızda neler geçiyor aklınızdan?
Benimki bir tutku ve çılgınlık. Mutluyum. Aslında tasarım ve sanat bir yandan da değiştirmek istediklerinizle, çözüm arayışlarınızla yeşeriyor. Bazen rahatsız olduklarınızdan en büyük hasadı topluyorsunuz. İstiridyenin içindeki yabancı maddeleri atarken ki dolanımından inciyi yaratması gibi. Kimi zaman terapiniz, şifanız kimi zamanda sizi çok eğlendiren bir iş çıkıyor. Hiç durmadan yüksek bir devinim içindesiniz. Mevsimlerle savaşınız.
"ÖĞRETECEK KADAR ÖĞRENMEK İSE AYRI BİR SORUMLULUK OLDU"
*Bu işin aynı zamanda akademi kısmındasınız... Bu zaman zaman bir çatışmaya sebep oluyor mu? Çünkü her zaman konuşulur; akademide öğretilenler farklı, sektördeki pratik farklı gibi... Hem bu konu ve hem de akademide bir akademisyen olarak var olmak hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu süreç size neler katıyor?
Tasarım; bilim ve sanat arasında köprü kuruyor. Akademik çalışmalar, sektördeki kanallarda var olmak araştırmacı bir kimlikle mümkün. İplikten kumaşa, üretime hakim olmak ve tasarımın gerekliliği içinde yol almak bana çok geliştirici bir güç kattı. Öğretecek kadar öğrenmek ise ayrı bir sorumluluk oldu. Bu konuda iyi bir örnek olmaya çalıştım bir köprü gibi kimi zaman... Çok şanslıyım 35 yıldır üniversitede çalıştığım bölüm, bu içerikte çok emekler vererek ulusal ve uluslararası çok proje üreten bir bölüm. Bu nedenle de öğrencilerimiz ve mezunlarımız yurtiçi ve yurtdışında çok özel markalarda çalışıyor ve üretkenlikleriyle övgüler yaratıyorlar. Üniversitede üretken olmak ve öğrencilerimi sürekli yeniliklerden deneyimlerimden paydaş kılmak hayat amaçlarımdan biri oldu ve değer kattı.