Hem iş hem de sosyal hayatına dair sorduğumuz sorulara açık ve içten yanıtlar veren Karaca Grup CEO'su Fatih Karaca, şirketlerinin 2030 hedeflerinden de bahsetti. Ayrıca özellikle ürettikleri ürünleri denemek için yemek yapmayı çok sevdiğini söyleyen Fatih Bey, Türk mutfağından sonra en beğendiği mutfağın İspanya mutfağı olduğunu belirtirken, hobisi olan golfü ise sadece bir eğlence olarak görmediğinin altını çizdi. Dahası sohbetimizde, keyifli okumalar dileriz.
"2030 YILINA KADAR DÜNYADA İLK 3'E GİRMEK İSTİYORUZ"
* Nasılsınız Fatih Bey, şu ara hayata dair neler düşünüyorsunuz, gündeminiz nedir?
Beni en çok meşgul eden şey, yurt dışında büyüme hedefimiz. Almanya, Avusturya, Fransa ve İngiltere'de operasyonlarımız ve her ülkede mağazamız var. E-ticaret ve lojistik operasyonlarımız devam ediyor, amacımız bu ülkelerde de büyüyebilmek. Kendi sektörümüzde dünyada şu an ilk 15'teyiz ama 2030 yılına kadar bu sektördeki ilk 3 markadan biri olmayı hedefliyoruz. Bunu yapabilmek için de belli pazarlarda güçlenmemiz gerekiyor. İngiltere bizim için önemli bir pazar. Almanya ve Fransa da öyle. Buralarda da yavaş yavaş ölçekleniyoruz. Yurt dışı operasyonlarımız ve yurt dışı mağazalarımız, şu anda kafamda en çok bunlar dönüyor. Anlamlı büyüyebilmek istiyoruz. Almanya'da bunu başardık. Fransa, İngiltere ve Avusturya gibi ülkelerde de bunu başarmamız gerekiyor.
"GOLFÜN HAYATLA ÇOK ORTAK YÖNÜ VAR"
* Gündelik yaşamınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız, hobileriniz nedir?
Sabahları erken kalkmaya çalışıyorum çünkü akşamları yemeklerimiz olduğu veya geç saatlere kadar çalıştığımız için o saatlerde pek fazla dışarıda bir aktivite yapma şansımız olmuyor. Sabahları erken kalkmanın da en büyük avantajı, kendime zaman ayırabiliyor olmam. Bu dilimde mutlaka bir şeyler okumaya çalışıyorum. Benim için çok kutsal bir zaman dilimi, o 2-3 saat, çok değerli... Sabah 08.00'den akşam 20.00'ye kadar ofiste oluyorum. Pazartesi, salı ve çarşamba günleri Karaca'dayım. Perşembe, cuma ve cumartesi günleri de yurt dışı operasyonlarını gezmeye gidebiliyorum. Onun dışında yurt içindeki kendi mağazalarımızı geziyorum. Her zaman olmamakla birlikte, akşamları bazı toplantılarımı yürüyüşle alıyorum. Böylece hareket de etmiş oluyorum. Eğer hafta sonları Türkiye'de isem, golf oynamaya gidiyorum. Golfteki amaç oyundan ziyade o ortamda vakit geçirmek, bu hoşuma gidiyor. Golfün mantığı da güzel, hayatla bazı şeyleri örtüştürebiliyorsunuz. Doğru yerde, doğru tekniği kullanmanız gerekiyor. Kendinizi çok sıkar veya zorlarsanız sonuç alamıyorsunuz. Çok rahat olursanız da bir sonuç alamıyorsunuz. Dengeyi bulmanız şart. Golfün felsefesinin de hayatla örtüşen birçok yönü var. Aynı zamanda golf oynarken sessizlik ve doğanın içinde olmak çok güzel bir şey.
(Fatih Karaca, golf oynarken doğa ile iç içe olmaktan büyük keyif alıyor)"İSPANYA MUTFAĞINI ÇOK SEVİYORUM"
* Seyahat ettiğiniz ülkelerde sizce en iyi mutfağa sahip olan hangisi?
Uzun bir süre İspanya'da yaşadım, üniversiteyi orada okudum. Bu nedenle İspanyol mutfağını çok seviyorum. Bence şu anda Türk mutfağından sonra dünyanın en iyi mutfağı kesinlikle İspanyol mutfağı. Belki bu uzunca bir süre bunu deneyimlemiş olmamla ilgili bir şey, bilemiyorum. Fırsat buldukça da sık sık gidiyorum. Eşim de çok seviyor. Öte yandan İspanya, sanat, tasarım ve mimari açıdan çok önemli bir ülke. Bunun kişisel zevklerimi geliştirmesi açısından da önemli katkıları oldu. Öte yandan gittiğim ülkelerde iyi bir restoranda yemek yemeyi, o ülkenin önemli tarihi mağazalarını ziyaret etmeyi severim. Bir de o şehrin önemli kütüphanelerini gidip görmekten büyük haz duyarım. Kütüphane gezmeyi çok seviyorum. Bu noktada Rami Kütüphanesi'ni anmak isterim, gerçekten çok güzel oldu. İnanılmaz başarılı ve iyi bir yatırım. Umarım benzerlerinin ülkemizde sayısı daha da artar.
* Ailenizle tekrar tekrar yapmaktan keyif aldığınız bir şey var mı?
Karaca dört ortaktan oluşuyor. 3 amcam ve babam var. Güzelce'de büyük bir aile evimiz var. Her pazar günü orada buluşuruz. Bizim için önemli bir ritüeldir. Mesela geç kalayım, babam beni hemen arar, "Neredesin?" diye. 11.00'de kahvaltı ile başlarız, akşama kadar beraber vakit geçiririz. Orada tüm aile birlikte oluruz. Bu hem aile bağlarını çok sıcak tutuyor hem de şirketle ilgili birbirimizi bilgilendirmemizi sağlıyor.
"MENTAL VE FİZİKSEL SAĞLIK ÇOK ÖNEMLİ"
* Peki sizce karakterinizde en öne çıkan özelliğiniz nedir?
Bir hata yapıldığında veya bir şeyin yanlış gittiğini düşündüğüm zaman, bunu kendim de yapmış olsam açık açık konuşulması taraftarıyım. Çünkü bu insanların size karşı olan güvenini artırır. Şirkette bir şey yanlış gidiyorsa veya yanlış bir iş yapıldıysa, benim orada yüzde 1 bile payım varsa, o işi sahiplenirim ve onu açık açık konuşmayı severim. Çünkü bu bir şeylerin saklanılmamasına dair iyi bir örnek oluyor. Bu da bir sonrakini daha iyi yapmamızı sağlıyor. Böyle olunca da kimse hata yapmaktan korkmuyor. Herkes hataları bir öğrenim olarak görüyor ve güven artışı yaşanıyor. Bu nedenle hatalar rahat rahat konuşulmalı.
* 20'li yaşlardaki kendinize bugünden neler söylemek isterdiniz?
Bu benim de çok düşündüğüm bir şey. Açıkçası hiçbir durumda 20 yıl öncesine dönmek istemem. O zaman ciddi bir süreçten geçiyorsun ve o dönemki cesaretin bugün olmayabiliyor. Bazen şu anda olsa bunu yapamazdım diyorum. Fakat insanın hem mental hem de fiziksel olarak kendisini iyi tutacak olan şeylere daha fazla dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle 20'li yaşlardaki kendime "Spor yap, sağlığına iyi bak" derdim. Çünkü gücünüzü fiziksel ve mental sağlığınızdan alıyorsunuz.
(Ali Demirtaş ve Fatih Karaca)"İŞ DÜNYASINDA HEYECANINIZI KORUMALISINIZ"
* İş vizyonunuzu nasıl tanımlıyorsunuz?
İnsanları başarıya götüren şeyler benzerdir. Ne kadarı bana özel bilmiyorum ama bence hataları rahat rahat konuşup ondan ders almak çok önemli. Öte yandan insanı en zinde tutan şey heyecan. Örneğin, cironun belki binde 1'i ama bir kahve fincanını incelemekten hâlâ çok büyük heyecan duyuyorum. Ya da yeni bir mağazanın açılıyor olmasından... Bunun üzerine günlerce çalışmaktan büyük keyif alıyorum. Heyecanınızı koruduğunuz sürece işten korkmuyorsunuz ve bu sizi sürekli canlı tutuyor.
"AİLE ÜYELERİNİN ŞİRKETE HİZMET ETMESİ GEREKİYOR"
* Aile şirketinde çalışıyor olmak size nasıl hissettiriyor?
Karaca'da üçüncü nesilim. Geçmişinizde bir mirasın olması sizi iyi ve güvende hissettiriyor. Çocukluktan beri tencere, çatal, kaşık ve porselenin içinde büyüdüm. Aile şirketinin en güzel yanı mirasın devrolarak devam ediyor oluşu. Öte yandan aile fertleri olarak bizim için kutsal olan şirkettir. Kendi önceliklerimizi geri planda bırakıyoruz ve şirkete hizmet ediyoruz. Ama öyle bir nokta geliyor ki belki 2. veya 3. nesilde, artık o fedakârlık kalmıyor. O noktadan sonra şirket, aile fertlerine hizmet etmeye başlıyor. İşte bence bu yıkılma noktası. Çünkü lüksün ve harcamanın sonu yok. Bu nedenle tam tersi olmalı. Aile üyeleri şirkete hizmet ettiği sürece o şirket hep büyür. Çünkü orada kutsal olan şirkettir. Bu noktada kurumsallaşan şirketler yoluna sağlam devam ediyor. Bu konuda önemli adımlar attık ve 2010 yılında aile anayasasını yazdık. Aile içerisinde çok güzel net kurallarımız var. Şirket ortakları olarak hiçbir zaman Karaca'dan kâr payı almayız. Karaca kazandığı bütün kârı Karaca'nın içerisinde bırakır. Böyle olunca da bütün kâr şirkette kalıyor ve o şirket de söz konusu kârla İngiltere ve Fransa'da mağaza açabiliyor.