Platin Dergisi olarak iş ve ekonomi dünyasından insanların sosyal kimliklerine odaklanmaya devam ediyoruz. #PlatinPortre köşemizde; Temmuz 2024 sayımız itibariyle 15. portremizi sunmaktan mutluluk duyuyoruz. Yine bu ayki sayımızda da kıymetli bir ismi ağırlıyoruz; Kübra Orakçıoğlu Kazan... Orka Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve DEİK Yurt Dışı Yatırımlar İş Konseyi Başkanı Kübra Hanım hem bir iş insanı hem de bir akademisyen. Sosyal ve iş yaşamının yanı sıra hayatını aynı zamanda üniversitelerin amfilerinde de hocalık yaparak devam ettiriyor. Kendi eğitimini ise hem Türkiye'de hem de yurt dışında tamamlamış başarılı ve azimli biri. Aynı zamanda sporcu, tenisi tutkuyla oynayanlardan. Ve dahası da var elbette. Hepsi keyifli sohbetimizde...
"YÖNETİM BİR BİLİM VE SANATTIR"
* Kübra Hanım nasılsınız, şu ara gündeminizde neler var?
Gündemimi akademik, iş ve STK olarak üçe ayırabiliriz. Akademik kariyer en önemli konularımdan biri... Bir diğeri ise start-up projelerimiz ve global iş ağları. STK görevlerinde de uluslararası organizasyonlar odak noktamız şu anda. Dünyada ve ülkemizde gündem her gün değişiyor. Bu verileri de güncel okumalıyız. Yönetim bir bilim ve sanattır. Buna mümkün olduğunca sağlam ve güncel verilerin yön vermesi kritik bir önem taşıyor. Gündemimizde olan bizi meşgul eden konulardan biri de her daim bu verileri okumak.
"İŞLERİMİN HER BİRİNİ KEYİF ALARAK YAPIYORUM"
* İş dışında neler yapmaktan keyif alıyorsunuz, günlük rutinleriniz nedir?
Benim için hayatın anlamı dengedir. Açıkçası, yoğun bir iş hayatım var. Ama dengeyi hayatımızın her anında yakalarsak sosyal yaşam ve özel yaşama da rahatlıkla odaklanabiliriz. Erken kalkan yol alır, cümlesini yıllardır benimsemeye çalışıyorum. Güne şükretmek ile başlamak ve o günkü programımı incelemek ilk işlerimden. Sonrasında spor yapmak, kişisel gelişim aktivitelerine önem vermek ve zaman varsa kitap okumak ve günlük gazeteleri takip etmek keyifle yapağım rutinlerden. Daha sonrasında da işe odaklanmak, toplantılar ve mailleri inceleme gibi konulara dalmak... Akşam ise eşim ile beraber vakit geçirmek en keyiflisi. Yaptığım işlerin her birini keyif alarak yapmaya çalışıyorum. Thomas Edison'un "Sıkı bir çalışmanın yerini hiçbir şey alamaz" sözünü çok önemsiyorum. Bu doğrultuda günlük rutinim, programlı ve sistemli olmanın faydasını günü verimli kullanmak adına fazlasıyla hissediyorum. Hafta sonları ise yürüyüş ile zihnimi desteklemeyi tercih ediyorum. Yürüyüş, güne güzel bir başlangıç yapmamı sağlıyor hem de iş yaşamımda ihtiyacım olan fiziksel kondisyonum için çok faydalı görüyorum.
(Ali Demirtaş ve Kübra Orakçıoğlu Kazan)"TENİS HIZLI DÜŞÜNMEMİ SAĞLIYOR"
* Tenis de hayatınızda önemli bir yer kaplıyor...
İş hayatı vesilesiyle her gün birçok insanla iletişimde oluyoruz; ayrı sorumluluk ve görev içeren tanımlamalarda eşleşiyoruz. Bu yüksek enerjiyi ise rahatlıkla atabildiğim en iyi sporlardan biri tenis. Hızlı düşünme, anlık doğru kararlar verme ve beyin üst beden alt beden senkronizasyonu konularında çok önemli olduğu tenisin günlük iş aksiyonlarımda da faydalı olduğunu söyleyebilirim. Açık hava sporu olması, fiziksel ve zihinsel sağlık üzerine olumlu etkilerinin olması benim bu sporu yaparken gerçekten de mutlu olmamı sağlıyor. Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yani İstanbul'da yaşıyoruz. Ama metropol şehrin sıkıntısını hem stres azaltıcı aktivitelerle atlatmalı hem de keyif aldığımız sporlarla taçlandırmalıyız.
* Ailenizle diyaloğunuz ve ilişkiniz nasıl? Birlikte geçirdiğiniz vakti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eşim en kıymetlim ve en yakın arkadaşım. Onunla geçirdiğim vakitlerin değeri ölçülemez. Birlikte dışarıya anlatamayacak kadar kıymetli bir ilişki yaşıyoruz. Yıllardır birbirimizden çok şey öğrendik ve öğrenmeye de devam ediyoruz. Biz beraber büyüdük ve beraber yaptığımız bu yolculuk bizi çok mutlu ediyor. Henüz 2 yaşında olan kedimiz Barney de ailemizin bir bireyi ve evimizin bereketini simgeliyor.
"TÜM ZORLUKLARI OLGUNLUKLA KARŞILARIM"
* Sizce karakterinizde en öne çıkan özelliğiniz nedir?
Karakterimdeki en sevdiğim özellik karşıma çıkan tüm zorlukları olgunlukla karşılayıp, sürecin bir parçası olduğunun bilincinde olarak çözüm odaklı yaklaşmam. Sürdürülebilir bir çalışma sistemi benim için çok önemli. Ne olursa olsun yola devam edilmesinden ve inandığın doğruların peşinden gidilmesinden yanayım.
* Kendi iş vizyon ve misyonunuzu nasıl tanımlıyorsunuz?
Vizyonumu çizdiğim değerlerimle bilgi ve becerilerimi her daim geliştirerek başkalarının hayatlarında fark yaratmak olarak özetleyebilirim. Misyonum ise yeteneklerimi kullanarak başarılara ilham olmak...
* Bir aile şirketinin yönetiminde, sağlıklı büyümesinde ve yaşamaya devam etmesinde mutlaka olması gerektiğini düşündüğünüz noktalar nedir?
Türkiye'de şirketlerin yaklaşık yüzde 95'i aile şirketi. Bir aile şirketinin yönetiminde ve sağlıklı büyümesinde kurumsallaşmanın önemi ilk sıralardadır. Şirketin varlığını sürdürebilmesi, uzun vadeli bir geleceğin olması için misyon ve şirket içi değerlere sahip çıkıp yönetim metriklerini dikkatle düzenlemek gerekir. Şirket kültürünün sağlam temeller üzerine kurulması yönetim kadrosu ve aile bireylerinin profesyonel bir iletişim kurabilmeleri hayati önem taşır.
"KAYGI, HEP GELİŞMEMİ SAĞLADI"
* Bundan sonrası için kaygınız, planınız, hayalleriniz nedir?
İçtenlikle yola devam, hayata güzelliklerle dokun... Kaygım her zaman var ve bence bu bizi tetikleyen bir durum. Ama kaygı, hep gelişmemi sağladı. Geleceğe dair planlarım ve hayallerim var ancak söylemlerimle değil hayata geçirdiğim planlar ve hayallerimle motive olmayı daha çok seviyorum. Yıllardır da böyle bir strateji ile ilerliyorum.
"DİSİPLİN İLE KARARLILIĞIMI HARMANLAYARAK İLERLEMEYİ SEVİYORUM"
* Bir kadın çalışan ve yönetici olarak yıllardır bu sektörde yer almaktan mutlu musunuz? Zorlandığınız zamanlar oldu mu ve bu zamanları nasıl atlattınız?
Yaptığım her işi çok seviyorum, temeline indiğimizde aslında çalışmayı çok seviyorum. Farklı yeteneklerimi öz disiplin ile kararlığımı harmanlayarak ilerlemeyi seviyorum. Tabii ki bazı zorlukları var çünkü ülkemizde belirli klişeler ve kalıplar var. Bunları aşmak özellikle de kadın olarak insanların karşısına farklı şapkalarla çıkmak insanlar ile doğru ve profesyonel bir iletişim kurmamı zorlaştırıyor. Bu önemli boyutta güç ve sabır gerektiriyor. Bir erkek başkan iken, 'erkek başkan' title'ı ile karşılanmıyor ama bir kadın başkan ise 'kadın başkan' olarak anılıyor. Bu söylemin birçok nedeni var ama kadın başkanların azlığı da etkenlerden biri tabii ki.