USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Otomotiv

15 Ekim 2024 11:38

“En büyük farkımız müşteri odaklı yaklaşımımız”

2001 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nden mezun olan Alican Emiroğlu, kariyerine Volvo yetkili servisinde başlıyor. 23 yıllık serüven ise halen Volvo'da devam ediyor hem de Volvo Car Türkiye Genel Müdürü olarak... Bu uzun ve istikrarlı yolculuğun dönüm noktalarını, Emiroğlu'nun liderlik vizyonunu ve Volvo Car Türkiye'nin yeni dönem hedeflerini kendisinden dinledik.

“En büyük farkımız müşteri odaklı  yaklaşımımız”

*Eğitim hayatınızdan sonra kariyeriniz Volvo markasıyla kesişiyor ve uzun bir yolculuk başlıyor. Bu süreçte çok önemli görevlerde bulundunuz. Kariyerinizdeki dönüm noktalarını bizimle paylaşır mısınız?

Evet, oldukça uzun bir yolculuk oldu ve birçok önemli dönüm noktası var. Ancak en önemlisi, yetkili serviste çalıştıktan sonra Volvo Car Türkiye'ye geçişim diyebilirim. Sonrasında ise Volvo Car Türkiye bünyesinde satış ve satış sonrası departmanlarında birçok farklı görev üstlendim. Bu sorumlulukların her biri, kariyerimde ve kişisel gelişimimde sayısız fayda sağladı. Volvo Car Turkiye'deki kariyerimin devamında, 'İthalatçı Pazarlardan Sorumlu' olduğum dönem ise Baltık ülkelerinden Arap Yarımadası'na, Doğu Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya kadar geniş bir yelpazede çok farklı kültürlerden insanlarla yakından çalışma fırsatı bulduğum bir dönem oldu. Bu deneyim, bana farklı bakış açıları ve farklı çalışma şartları altında hızlı adaptasyon yetkinliklerini kazandırdı. Son olarak, Volvo Car Çekya'da üstlendiğim Genel Müdürlük görevi, kariyerimdeki en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Yeni bir ülkeye, bilinmeyen bir organizasyona ve kültüre dahil olmak; hem profesyonel hem de kişisel anlamda değerli bir deneyimdi.

*Zorlandığınız dönemler de olmuştur elbette. Kariyerde zorlanılan zamanlar ve koşullarla nasıl baş ediyorsunuz?

Zorluklarla başa çıkma şekli, koşullara ve konuya ne kadar müdahil olabileceğinize bağlı olarak değişir. Ancak her durumda, sakin kalmaya ve olayları objektif bir şekilde değerlendirmeye çalışırım. Sadece etki edebileceğim ve fark yaratabileceğim alanlara odaklanırım. Elbette zor zamanlarda insanların motivasyonlarını kaybettiği anlar oluyor. Sadece zor dönemlerde değil, önemli başarılar kazanıldığında da, o durumu bir gün yaşayıp tekrardan kendi etki alanıma odaklanmaya gayret ederim. İş hayatım boyunca, bu gibi zorlu koşullarda ekip arkadaşlarımla yakın iletişim kurmanın her zaman büyük faydasını gördüm.

*Bugün liderlik ve yönetimin tanımı 90'lı yıllara hatta 2000'li yılların başlarına göre çok büyük değişimler gösterdi. Yönetim felsefeniz nasıl gelişti? Nasıl bir yönetim tarzıyla yol alıyorsunuz?

Bence yeni dönem yöneticilikte, iletişim her zamankinden çok daha önemli. Biz liderlerin en önemli görevlerinden biri, ekip arkadaşlarımızın güçlü yönlerini ortaya çıkarabilecekleri ve kendilerini rahat hissederek en verimli şekilde çalışabilecekleri bir ortam yaratmak. Liderlik tanımı son 20-30 yılda oldukça değişti. Bunun en büyük nedeni, özellikle ofis ortamındaki çalışma şeklinin değişmesi. Günümüzde birçok iş, gelişen teknolojiler ve yapay zeka sayesinde otomatikleşti ve dijitalleşti. Dolayısıyla çalışanlardan beklentiler, daha fazla iletişim becerisi ve yaratıcılık isteyen konulara yöneldi. Beklentilerin değişmesi de farklı bir yöneticilik anlayışı ihtiyacını doğurdu. Özellikle yeni nesil, çalıştıkları şirketle yakın bir bağ kurmak istiyor.

Bizim de en büyük hedefimiz, bu bağı kurmalarına yardımcı olmak. Hata yapmaktan korkmadan yaratıcılıklarını ortaya koymalarını ve sorumluluk almalarını teşvik etmeye çalışıyoruz. Bu süreci direkt, açık ve dürüst iletişim tarzı ile destekliyor; alınan kararlarda fikir ve etki sahibi olmalarını önemsiyoruz.

"Volvo'nun globaldeki en önemli stratejileri olan sürdürülebilirlik ve elektrifikasyon konusunda önemli adımlar atıyoruz. Özellikle egzoz emisyonlarını azaltmaya yönelik ürün gamımızda değişiklikler yaparak, tamamen elektrikli ve plug-in hybrid modellerimizi önceliklendirerek şarj edilebilir otomobillerde pazar payımızı artırıyoruz"

*Volvo Car Türkiye nasıl bir 2024 yılı geçiriyor?

Volvo Car Türkiye olarak, 2024 yılı hem sektörel hem de ekonomik zorluklara rağmen bizim için oldukça başarılı geçiyor. Tarihimizin en yüksek ilk 8 aylık satış adedine ulaştık ve bu yılı yine rekor bir satış adediyle kapatmayı hedefliyoruz. Satış sonrası müşteri sadakat oranımız her yıl artmaya devam ediyor. Mevcut müşterilerimizin memnuniyeti ve servis sadakati, en az yeni satışlar kadar bizim açımızdan önemli. 2024 yılında, hem Türkiye'de hem de globaldeki ana stratejilerimizden biri olan bağlanabilirlik konusunda önemli bir adım attık. Müşterilerimiz artık otomobilin bağlantılı dijital işlevlerine erişimi sağlayan bir sim kart vasıtası ile Volvo Cars App üzerinden otomobillerine uzaktan bağlanabiliyor. Bu bağlantı sayesinde de cep telefonlarından otomobili çalıştırabiliyor, kapılarını açma kapama, otomobili önceden ısıtma soğutma ve buna benzer birçok fonksiyonu kullanabiliyorlar.

Böylelikle hem müşterilerimiz otomobilleri ile hem de biz müşterilerimiz ile daha kolay ve yakından bir iletişim kurabiliyoruz. Aracın kullanmış olduğu data ücretini ise Volvo olarak 4 sene boyunca müşterilerimize ücretsiz sağlıyoruz.

* Rekabet, satış, pazarlama ve üretim stratejilerinin değişim gösterdiği bu dönemde Volvo markası nasıl fark yaratıyor?

En büyük farkımızın müşteri odaklı yaklaşımımız olduğunu düşünüyorum. Müşteri deneyimine önem veriyoruz ve her temas noktasında müşterilerimize kişiselleştirilmiş, sorunsuz ve etkileyici bir deneyim sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimize dijital çözümlerle kolaylaştırılmış, sürdürülebilir ve güvenilir bir hizmet sunarken; onların ihtiyaçlarına proaktif bir şekilde cevap vererek markaya olan bağlılıklarını güçlendirmeyi amaçlıyoruz.

Müşteri ve müşteri deneyimi, Volvo Cars'ta yaptığımız her şeyin merkezinde yer alıyor. Ayrıca, ürün anlamında da en büyük farkı SUV modellerimizle yaratıyoruz. Dizayn, teknoloji, bağlanabilirlik çözümleri ve konfor açısından Volvo SUV'ları dikkat çekiyor.

Bununla birlikte şarj edilebilir otomobiller arasında sunduğumuz plug-in hybrid modellerimiz, özellikle henüz tamamen elektrikli otomobillere hazır olmayan ancak kısa mesafelerde elektrikli otomobil konforunu ve verimliliğini deneyimlemek isteyen müşterilerimiz tarafından ciddi bir ilgi görüyor. Premium segmentte sunduğumuz plug-in hybrid modellerimizle lider konumumuzu sürdürüyoruz.

EN ÇOK OKUNANLAR