USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Metin Hara

YAZARLAR

6.01.2016 14:17:00

Benim sorumluluklarım var

İnsanların çoğunlukla, iş yaşantısının koşuşturmasına kapılıp kendi bedenlerinin sinyallerine körleştiklerini görürüm. Kendi sağlıklarıyla ilgili adım atmaları gerektiğini söylediğimde hep aynı cümleyi duyarım;

"Benim sorumluluklarım var"

Böyle insanlar, körlük içerisinde acele ile yaşamaya devam eder dururlar. Günün birinde bir ağrı veya şikayet ile hastaneye giderler. Bir anda yaşam sevgisinin durduramadığı 'sorumluluklar'ı, ölüm korkusu durdurur. O gün ameliyathanenin tavanındaki soğuk beyaz ışık yerine gökyüzünü görmek için her şeylerini vermeye hazırdırlar. Uğruna yaşamını verdiği bütün varlığı, kariyeri bir anda değersizleşir. O zaman gerçek sorumluluğuna uyanır. Çoğu zaman yapacak bir şey kalmadığını fark ettiğinde...

Bu genç yaşıma rağmen, annemi kemoterapi odasının önünde, babamı yoğun bakım kapılarında, hastalarımı ameliyathanelerin önünde bekledim, re-animasyon servislerinde, acil servislerde kısa bir süre bile olsa çalışma imkanı buldum. Yerin altında yaşamı sorguladığın zamanlar oluyor. O hasta yatağında insanların ellerini tutardım. Gözlerine bakıp bir soru sorardım:

-Şu anda ne isterdin?

Hiç o yapay 'sorumluluk'lar ile ilgili bir cevap gelmedi… Hep çok basit, ulaşılabilir, maddi değeri olmayan şeyler istenirdi. Torununu koklamak isteyen bir amca vardı. Sadece dans etmek isteyen bir yaşlı teyze… Derin bir nefes almak isteyen bir Koah (akciğer hastalığı) hastası… İş seyahatlerinden zaman bulamayan birinin, küs olduğu babasının elini öpmek istediğini duymuştum bir keresinde…

O zaman anladım, bir şeyin fiyatı ile  değerinin aynı olmadığını…

Bazen konuştuğum kişilere sağlıkları ile ilgili birkaç soru soruyorum. Farkında değiller… Ama cep telefonlarındaki güncellemelerin, arabalarındaki çiziklerin hemen çözümlenmesi için harekete geçenlerin,  sözkonusu kendi sağlıkları olduğunda sürekli duymazdan gelmeleri biraz garip değil mi? Aslında iş yaşantısının kaosuna kapılanlar kendi gölgelerinden kaçmaya çalışırlar. Gözlerini kapatmanın güneşi yok edeceğini düşünmek kadar saçma bir durumdur bu… Er ya da geç bedensel/zihinsel sağlığımız ve sevdiklerimizle ilgili sorumluluklarımızı gözden geçirmeliyiz. Tabii ki yaşam içerisinde birçok kargaşa var. Ben insanlara "çocuğunun okul taksitini ödeme” demiyorum ki… Ama şunu söyleyeyim;  benim babam hafta sonları dahil çalışırdı. En büyük özlemim onunla oyun oynamak, bir masanın ucunda yaşam hakkında konuşmak, şakalaşmaktı. Hiç unutmam hafta sonu arkadaşlarımda kaldığımda erkenden  uyanıp eve döner ve babamla kahvaltı ederdim. Bir babanın evlatlarına para değil zaman harcamasının daha değerli olduğunu o zaman öğrendim…

Bireysel sağlığın sorumluluğunun hastalar tarafından doktorlara yüklemesini anlamıyorum. Kendilerini hasta edip edip sonra doktorlardan sihirli değnek beklemek ne kadar mantıklı acaba? Günlük hayatta sürekli stres yapıp sağlıksız beslenip mutlu olmak için emek harcamayıp sadece check-up’a gitmek değil ki sağlık ile ilgili sorumluluk…

Her yaşadığın an, kalbinle sahip çıktığın her an aslında sağlığınla ilgili bir fırsattır… Bu yazıyı okuduktan sonra yaşamında bir boşluk yarat. Ailenle geniş bir sofra kur. O sofranın başında meşk et, kahkaha at, şükret… Bütün aile fertlerinin gözlerinin içine bak ve onları sevdiğini söyle. Hep beraber masmavi göğe bakın ve derin bir nefes alın birlikte… Seni temin ederim ki masmavi göğü hiçbir hastanenin bembeyaz ışıklarına değişmem. Ailemle sağlıklı geçirdiğim 1 dakikayı hiçbir maddi varlığa değişmeyeceğim gibi…. Senin de değişmeyeceğinden eminim. Çünkü “benim sorumluluklarım var” demek sorumluluklarından kaçmanın en yaygın yoludur.

 

Platon’a insanın şaşırtan davranışları sorulduğunda verdiği cevap:

İnsanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonra da çocukluğunu özler. Önce para kazanmak için sağlığını harcar, sonra da yitirdiği sağlığını geri kazanmak için parasını! Hayata hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki, hayatı yaşamaya vakti kalmaz. Yarını o denli düşünür ki, bugünün elinden kayıp gittiğini fark etmez bile. Oysa hayat geçmişte ya da gelecekte değil, şimdiki zamanda yaşanır...

DİĞER YAZILARI