İnşaat ve mobilya sektörleri, geleceğe dair umutlarımızı ve hayallerimizi somutlaştıran, yaşam koşullarımızın zaman içinde nasıl değişip dönüştüğünü en iyi anlatan iki temel alan. Her ikisi de insanlığın ihtiyaçlarını, refahını ve konforunu doğrudan etkileyen, aynı zamanda teknolojik ilerlemelerin ve sosyo-ekonomik değişimlerin de merkezinde yer alan dinamik sektörler.
VERİMLİLİK ARTACAK, HATALAR MİNİMUMA İNECEK
İnşaat sektörü; nano teknolojinin sunduğu imkanlarla daha dayanıklı, ekonomik, uzun ömürlü, fonksiyonel ve çevre dostu malzemeler kullanarak kendini adeta yeniden tanımlayacak. Yapay zeka, üç boyutlu baskı, üretim, görüntüleme teknolojileri, robotlaşma ve otonom sistemler, projelerin planlanmasından uygulanmasına, satış ve pazarlamadan bakım, onarıma kadar her aşamada verimliliği artıracak, hataları minimuma indirecek. İklim değişikliği, doğa ve çevre hassasiyeti ile doğal kaynakların korunması gibi etkenlerle de yeşil binalar, enerji verimliliği yüksek, kompakt, bütünleşik yapılar ve siteler giderek daha fazla ön plana çıkacak.
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ, FONKSİYONEL VE ESTETİK ÜRÜNLER ÖNE ÇIKACAK
Mobilya sektörü de benzer bir dönüşüm içinde olacak. İnsanların artan çevre bilinci; sürdürülebilir kaynaklardan üretilen, uzun ömürlü ve yeniden kullanılabilir ürünler talep etmelerine yol açacak. Yapay zeka ve nano teknoloji, mobilya tasarım ve üretim süreçlerini kökünden değiştirerek, kişiselleştirilmiş, fonksiyonel ve estetik ürünlerin önünü açacak. Ayrıca, evlerimizin daha akıllı hale gelmesiyle mobilyalar da bu akıllı ekosisteme entegre olacak, çeşitlenecek, kullanıcıların yaşam kalitesi artacak. İnşaat ve mobilya sektörlerinin kesişim noktasında ise bütüncül yaşam alanları kavramı yükselecek. Modern insan, yaşadığı mekanın sadece bir barınak değil, aynı zamanda kendisini ifade ettiği, sağlıklı ve mutlu hissettiği bir alan olmasını tercih edecek. Bu da inşaat projelerinde ve iç mekan tasarımlarında, her iki sektörün birlikte düşünülmesini gerekli hatta zorunlu kılacak.
"İnşaat ve mobilya sektörleri, teknolojik ilerlemeler ve değişen beklentiler ışığında hızla evrim geçirecek. Geleceğe yönelik stratejilerini dört öneri doğrultusunda şekillendirenler de sürdürülebilir başarıya ulaşabilecek"
İŞ DÜNYASI NASIL BİR YOL HARİTASI İZLEMELİ?
1. Araştırma ve geliştirmeye yatırım yapılmalı: Teknolojik yenilikler yakından takip edilmeli ve bu yenilikleri ürünlere, hizmetlere entegre edilmeli. Bu sayede sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler bulunarak rekabet avantajı kazanılmalı.
2. Sürdürülebilirlik ilkeleri benimsenmeli: Çevre dostu malzemeler kullanılarak enerji verimliliği hedeflenmeli, atık yönetimi konusunda proaktif olunmalı. Ve tabii ki tüm bunlar; marka imajını güçlendirecek, müşterilerin gözünde itibar sağlayacak şekilde gerçek ve samimi yapılmalı.
3. Müşteri ilişkilerine yeni bir soluk getirilmeli: Tüketicilerin değişen ihtiyaç ve beklentilerini anlamak için onlarla etkileşimde olunmalı. Veri analitikleri, fütüristlerin analizleri, pazar trendleri kullanılmalı. Yapay zeka ve diğer teknolojik kolaylaştırıcılardan maksimumda yararlanılarak kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler sunulmalı.
4. Eğitim ve yetenek gelişimine odaklanılmalı: Şimdiye kadar hiçbir nesil bu kadar çok bilimsel ve teknolojik icada, bu kadar keskin bir yetkinlik değişim hızına ve çeşitliliğine maruz kalmamıştı. Ve insanlar hiçbir çağ geçişine bu kadar hazırlıksız yakalanmamıştı. O yüzden çalışanların güncel problemleri çözme yetenekleriyle beraber teknolojik dönüşümlere ve sürdürülebilirlik konularında bilgilenmelerine, yetkinlik gelişimlerine, motivasyonlarına, kısacası T-insanlaşmalarına sürekli ve bolca yatırım yapılmalı.