USD

37.9098
-0.09%

EUR

41.0359
-0.01%

GBP

48.9854
-0.03%

ALTIN GR

3819.401
0.21%

BIST 100

9659.48
0.49%
İnanç Kabadayı

YAZARLAR

1.03.2025 11:02:00

GELECEĞİN ANAHTARI: TEKNOLOJİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ENTEGRASYONU

Dünya genelinde şehirlerde yaşayan nüfus oranı yüzde 50'yi geçiyor ve 2050'de üç kişiden ikisinin şehirlerde yaşamaya başlaması bekleniyor. Ancak şehirlerin dünya üzerindeki payı yalnızca yüzde 1. Bu yüzde 1; küresel milli gelirin yüzde 70'ini ve karbon emisyonlarının yüzde 80'ini oluşturuyor.

İnşaat sektörü sadece yapı üretmekten ibaret değil; aynı zamanda insan hayatına dokunan, kentlerin geleceğini şekillendiren ve ekonomik kalkınmayı destekleyen dinamik bir alan. Artan şehir nüfusu ve teknolojik gelişmeler, küreselleşme, uzaktan çalışma modelleri, yeni nesil ihtiyaçlar, tükenen kaynaklar, artan mobilite ve küresel ekonomik zorluklar her sektörü olduğu gibi inşaat sektörünü de yakından ilgilendiriyor.

Bugün binaların konfor sunduğu, beklenmedik olaylara karşı dayanıklı olduğu, insan ve gezegen sağlığını desteklediği, toplumun tüm kesimleri için erişilebilir olduğu bir gelecekten bahsediyoruz. Bu doğrultuda, hem globalde hem de ülkemizde inşaat sektörünün; sürdürülebilirlik, dayanıklılık, erişilebilirlik ve teknoloji gibi temel unsurlarla yeniden şekillendiğini görüyoruz. Sermayenin de geleneksel yatırım modellerini geride bırakarak teknolojiye ve yenilikçi çözümlere yatırım yapması önem kazanıyor.

Ege Yapı olarak 2006 yılından bu yana müteahhitlik ve gayrimenkul geliştirme alanında yurt içinde ve yurt dışında konut, ofis, otel, alışveriş merkezi, eğitim kurumu gibi birçok projeyi hayata geçirdik. Çevik yönetim modeli anlayışını benimsemiş olmamız, iş modellerimizin günün koşullarına göre dönüşmesine fırsat sağlıyor. Bu dönüşümü enflasyonist baskılar, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik gibi unsurlar da hızlandırıyor elbette, ancak benimsemiş olduğumuz yönetim modeli sayesinde tüm bunlara önden hazırlıklı olabiliyoruz. Bugüne kadar 25 projede toplam 2 milyon metrekare inşaatı tamamlayıp projelerimizi zamanında teslim etmiş bir marka olarak, güncel kalabilmeyi de önceliklerimiz arasına alarak dönüşüme hep uyum sağlayabildik. Müşteri memnuniyeti, bizler için en öncelikli faktörlerden biri. Müşterilerimizle olan ilişkimizi, yalnızca bir ticaret ilişkisi olarak değil, uzun vadeli ve kalıcı bir dostluk bağı olarak görüyoruz. İnşaat sektörü, belirli standartlar ve yönetmelikler doğrultusunda faaliyet gösteriyor olsa da, biz bu standartların ötesine geçerek sürekli yenilikçi bir yaklaşım benimsiyoruz. Teknolojiyi etkin bir şekilde kullanan, çevreye duyarlı, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi merkezine alan bir şirketiz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR MALZEME KULLANIMI, KARBON EMİSYONLARI İLE MÜCADELEDE BELİRLEYİCİ

Bugün binalar temel barınma ihtiyacını karşılarken, dünya genelindeki karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturarak iklim değişikliğini yakından ilgilendiriyor. 2030 yılına kadar dünya genelinde 1.2 milyon kilometrekarelik ek kentsel alanın inşa edilmesi bekleniyor ve bugün var olan binaların yaklaşık yüzde 80'inin 2050 yılında hâlâ kullanılıyor olacağı öngörülüyor. Türkiye'deki binalar, toplam enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 30-35'ini oluşturuyor. Bu da konut ve ticari binaların ülkenin karbon emisyonlarına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu gösteriyor. Türkiye'de yaklaşık 25 milyon konut bulunuyor ve bu konutların büyük bir kısmı 20 yıl veya daha uzun süre önce inşa edilmiş durumda. Türkiye'nin mevcut bina stokunun enerji verimliliğini artırmak için önümüzdeki 10 yılda 100 milyar doları aşan bir yatırıma ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Her 1000 konutun yenilenmesi ile yıllık ortalama 10 bin ton CO2 emisyonunun azaltılması mümkün olacak. Bu da, Türkiye'nin 2030 yılına kadar belirlediği yüzde 21'lik emisyon azaltma hedefinin bir parçası olarak önemli bir katkı sağlayabilir. Bugün dünyada sıfır emisyonlu yapılar inşa etmek için gerekli teknolojiler mevcut. Özellikle Avrupa'da, yeni kamu binaları sıfır enerjili olarak inşa ediliyor. Ancak Türkiye'de hala binalar, gelişmiş ülkelerin 3 ila 5 katı daha fazla enerji tüketiyor. Geleneksel inşaat malzemelerinin yerine geri dönüştürülmüş çelik, düşük karbonlu beton, biyomalzemeler ve enerji tasarruflu camlar kullanmak ise karbon ayak izimizi ciddi ölçüde azaltıyor.

Yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi, sürdürülebilir malzemeler kullanıldığında karbon emisyonlarında önemli düşüşler yaşanıyor. Ege Yapı olarak projelerimizde bu tür malzemelere öncelik vererek, çevresel etkileri en aza indirmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda, enerji tasarrufunu destekleyen sistemler ve su tüketimini azaltan yenilikçi çözümlerle projelerimizi geleceğe hazırlıyoruz. 2006'dan bugüne hayata geçirdiğimiz tüm projelerimizde çağdaş kentleşme kültürüne hizmet ederek, inşaatın mimari tasarımından sağlam mühendislik aşamasına, maliyet politikalarından istihdama, sosyal ve kültürel alan tasarımından sürdürülebilir tüm yaşam alanlarına kadar stratejik planlar çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tasarım ve üretimde; projenin peyzajında iklime uygun ve az su isteyen bitki seçiminden yağmur sularının toplanma ünitelerine, cam duvar oranının hesaplanmasından fotovoltaik panellerin projelere entegrasyonuna kadar uzanan önemli ve uzun bir süreç bulunuyor.

Hem globalde hem de ülkemizde inşaat sektörünün; sürdürülebilirlik, dayanıklılık, erişilebilirlik ve teknoloji gibi temel unsurlarla yeniden şekillendiğini görüyoruz

LEED VE BREEAM SERTİFİKALI BİNA SAYISI HIZLA ARTIYOR

2011 yılında hayata geçirdiğimiz '5 dakikalık şehir' konsepti sayesinde A Sınıfı Enerji Belgesi ile sürdürülebilirliği projelerimize dahil edip az katlı mimariye odaklanarak ve enerji tasarruflu malzemeler seçerek çevreye duyarlı tasarımın hem çekici hem de kârlı olabileceğini gösterdik. Sosyal donatıları, yeşil alanları, güvenli yapıları, iyi tasarlanmış iç mekanları ve enerji verimliliğini esas alan teknolojileriyle sürdürülebilir bir yaşamı destekleyen konutların modern toplumun önemli bir gereksinimi olduğunun farkındayız.

Bu odakta hayata geçirdiğimiz projelerimizde; yeşil dostu tasarımlar ile yalnızca karbon ayak izini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir konutlar da ortaya çıkarıyoruz.

Son yıllarda çevresel standartlara uyumlu binaların sayısında da önemli bir artış izliyoruz. LEED ve BREEAM gibi uluslararası sertifikalar, yapıların enerji tüketimini azaltmasını, sürdürülebilir kaynak kullanımını desteklemesini ve genel karbon ayak izini düşürmesini sağlıyor. Bu sertifikalara sahip projeler, enerji tüketimini minimize ederken, uzun vadede maliyet tasarrufu da sağlıyor.

Grafikte görüldüğü gibi, 2010 yılından itibaren sertifikalı projelerin sayısının hızla yükseldiğini görüyoruz. Bu durum, çevresel farkındalığın sektör genelinde ne kadar önem kazandığını ortaya koyar nitelikte. Bu eğilim önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Ege Yapı olarak, bu dönüşüme liderlik eden projeler geliştirmeye ve sürdürülebilirlik alanında çıtayı yükseltmeye devam edeceğiz.

YENİLİKÇİ MODELLER: OFF-SITE ÜRETİM

Karbon emisyonunu düşürmek ve sürdürülebilir bir yaşamı desteklemek için saha dışı üretim dediğimiz off-site üretim modeli öne çıkan önemli bir gelişme. Hedefimiz konutun yaklaşık yüzde 65-70'ini fabrikada üretmek ve saha içinde montajını yapmak. Dünya ortalaması bu konuda şu anda yüzde 50-55'ler seviyesinde. Bu üretim modeli bize sadece karbon salımını ciddi anlamda azaltmayı sağlamıyor, ayrıca konutların daha kısa sürede üretilmesini ve kaliteli olmasını da beraberinde getiriyor. Bu süreçte, Ege Yapı Teknolojik Girişimler A.Ş.'yi kurduk. 360 derece hizmet vermek hedefindeki bir gayrimenkul şirketi olarak hem inşaat hem de gayrimenkul teknolojileriyle ilgilenen start-up'lara odaklanıyoruz.

YAPAY ZEKA, SEKTÖRDE VERİMLİLİĞİ ARTIRIYOR

Dijitalleşmenin, gayrimenkul sektörünü bir üst seviyeye taşıdığını söyleyebiliriz. Dijital altyapılar, binaların kullanıcı ihtiyaçlarına göre özelleştirilmesini sağlarken, operasyonel verimlilik ve sürdürülebilirliği mümkün kılıyor.

2023-2028 yılları arasında gayrimenkul sektöründe küresel Bilgi Teknolojileri pazarının yüzde 10,32 oranında büyümesi bekleniyor. Bu büyüme, veri odaklı otonom binalar, sürdürülebilir malzemeler ve siber güvenlik alanlarında olacak.

Yapay zeka, inşaat sektöründe birçok alanda verimliliği artıran kritik bir unsura dönüşüyor. Planlama süreçlerinden proje yönetimine, risk analizi ve kalite kontrol süreçlerine kadar geniş bir yelpazede kullanılan yapay zekâ uygulamaları, hataları minimize ederek daha güvenilir ve hızlı çözümler sunuyor. Artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri, inşaat projelerinin her aşamasında devrim niteliğinde yenilikler sunuyor.

İŞİMİZİ YENİDEN KEŞFEDİYORUZ

Öte yandan deprem gibi doğal afetlerin etkilerini en aza indirmek ve güvenli yapılar inşa etmek, artık sadece mühendislik açısından değil, aynı zamanda teknoloji ve veri yönetimi açısından da ele alınması gereken konular arasında yer alıyor. Ege Yapı olarak, projelerimizde akıllı bina teknolojilerine yatırım yaparak, enerji verimliliğini artıran ve insan yaşamına değer katan çözümler geliştiriyoruz. Özellikle akıllı sensörler ve IoT sistemleri ile bina performansını optimize ederek enerji verimliliğini en yüksek seviyeye çıkarmayı amaçlıyoruz. Sadece bugünün değil, yarının şehirlerini inşa etme vizyonuyla hareket ediyoruz.

Son olarak; sektörün geleceğini şekillendirecek diğer önemli unsurların, yetenek ve bilgi birikimi ve iş birliği olduğunu da unutmamak gerekiyor. Sektörün dönüşümüne uyum sağlayabilmek; uzun vadeli çözümler üretmek ve kamu ile gezegen sağlığını korumak için yeni bakış açılarına ve daha fazla işbirliğine ihtiyaç duyuyoruz. Net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak ve dayanıklılığı sağlamak için, sektörün dijitalleşme, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Yaşanabilir, sürdürülebilir, dayanıklı ve dijital bir gelecek için bu dönemde işimizi yeniden keşfetmeye ihtiyacımız var.