USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Bora Şekip Güray

YAZARLAR

1.06.2021 09:53:00

İklim değişikliği ile mücadelenin odağında enerji sektörü

İklim değişikliği risklerinin azaltılması, böylelikle de her yönüyle daha sürdürülebilir bir ekosistemin oluşturulması, karbon ayak izini azaltacak ve bertaraf edebilecek hedeflerin belirlenmesi ve bunu sağlayacak yol haritalarının oluşturulması ve uygulanması ile olanaklı olabilecek.

Karbon emisyonlarının tümüyle bertaraf edilebilmesini tanımlayan karbon nötr kavramı, son dönemde iklim değişikliği ile ilgili artan farkındalık ile birlikte üzerinde daha fazla konuşulması gereken bir alan olarak gelişiyor. Nüfus artışından kentleşmeye, halen dünyanın bazı bölgelerinde yaşanan enerji fakirliğinden tüm enerji ekonomilerinde artacak olan elektrifikasyona ve hayatımıza giderek daha fazla giren dijitalleşmeye kadar pek çok mega trendin sürdürülebilir bir gelecek ile kesişiminde bu kavramı görüyoruz. İklim değişikliği risklerinin azaltılması, böylelikle de her yönüyle daha sürdürülebilir bir ekosistemin oluşturulması, karbon ayak izini azaltacak ve bertaraf edebilecek hedeflerin belirlenmesi ve bunu sağlayacak yol haritalarının oluşturulması ve uygulanması ile olanaklı olabilecek.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNE İHTİYAÇ VAR

Emisyonlardaki ağırlıklı payı ve mevcut trendler çerçevesinde iklim değişikliği ile mücadelenin odağında da enerji sektörü var. Enerji değer zincirinde karbon yoğunluğunu azaltabilecek, karbon nötr hedeflere ve daha geniş bir perspektifle ve sera etkisi yapıcı emisyonların tamamını da içerecek şekilde net-sıfır emisyon hedeflerine belirli bir vadede ulaşılabilmesine yönelik sürdürülebilir bir enerji dönüşümüne olan ihtiyaç, bu çerçevede ayrıca öne çıkıyor.

KÜRESEL ÖLÇEKTE YANIT VERİLEBİLMESİ GEREKİYOR

Daha genel bir çerçevede bakarsak, küresel sıcaklık artışını sınırlayabilmek için toplam emisyonlarda net-sıfır seviyesine çok geç olmadan ulaşılabilmesine ihtiyaç var. Küresel enerji üretim ve tüketiminde mevcut trendlerde belirgin bir değişiklik olmaksızın buraya ulaşılması olanaklı değil. Ancak, yenilenebilir enerji başta gelmek üzere temiz enerji teknolojilerindeki yüksek potansiyel ve gelişmeler, enerji verimliliğinde tüm aşamalarda potansiyelin varlığı, dijitalleşmenin getirdiği yeni fırsatlar ve enerji tüketim davranışlarında sağlanabilecek iyileştirmeler enerjide dünya genelinde bu kritik dönüşümü destekleyecek çok önemli araçlar. Son dönemde net-sıfır emisyon hedefleri açıklayan ülkelerin sayısı artıyor. Bu konunun şirketlerin gündemine de hızla girdiğini görüyoruz. İklim değişikliği ile mücadeleye katkı bakımından önemli olan bu gelişmeler ile birlikte sürdürülebilirlik, ekonomik ve sosyal gelişmede yeni iş alanlarını, istihdam olanaklarını, büyüme modellerini ve rekabetçiliği de kapsayan bir düzleme oturuyor. Ülkelerin hedefleri ve gerçekleşmeler çok önemli olmakla birlikte, küresel iklim değişikliği tehdidine yine küresel ölçekte yanıt verilebilmesi gerekiyor.

Türkiye'de düzenleyici çerçevede ve yatırımlarda karbon yoğunluğunun azaltılması adına adımlar atılmaya devam ediliyor. Temiz enerjide yüksek potansiyel ülkemiz için çok önemli bir fırsat. Yenilenebilir enerjiden daha yüksek oranda faydalanma, enerji verimliliği potansiyelini artan oranda performansa dönüştürme, elektrifikasyon, enerji depolama, hidrojen gibi alanlar, daha güvenli ve daha temiz enerji geleceğinde daha fazla rol oynayacak. Buralarda fırsatların değerlendirilebilmesi için de gelişen bir enerji ekonomisi olarak finansmana erişim boyutu önem taşıyor. Temiz enerji teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında da kamu-sanayi-üniversite iş birliklerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.