Yediden yetmişe hayatta tükettiğimiz ama geri döndüremediğimiz tek kaynak zaman. O yüzden modern insan olarak hep bir şeylere yetişmek, edinebildiğimiz tüm tecrübeleri hayatımıza katmak ve zamanımızı iyi kullandığımızı hissetmek istiyoruz. Ancak, koşturmaca içinde yoruluyoruz, yıpranıyoruz ve çoğu zaman aldığımız keyif düşüyor. Özellikle kariyerlerinin başlarındaki profesyonellerle konuştuğumda çabuk sıkılma, elindeki tecrübeden tam bir tatmin almadan yenilerine bakma, hızla ilerleme ve biraz da öğrenme açlığını oburluğa çevirme gibi eğilimler seziyorum.

YÖNETİMİ SAĞLAMANIN İPUÇLARI

İş yaşamından profesyonellere, farklı bakış açıları kazandırarak hayatlarının tempolarını nasıl yönetecekleri konusunda destek veriyorum. Peki bu nasıl oluyor? Size kısa üç yöntemle aktarmak isterim.

Zaman kavramını tanımlamak: Einstein'ın dediği gibi "Bir problemi çözmek için zamanımın yüzde 95'ini onu tanımlamak, yüzde 5'ini ise çözüm yolunu uygulamak için harcarım." Bu profesyonel yaşamlarımızda da çok doğru bir yöntem. Zaman bizim için neyi ifade ediyor? Kısa bir nitel araştırmayla kendi içinizdeki gerçekleri keşfedebilirsiniz. İnsan ancak bildiği şeyi yönetebilir. Bilmenin de ilk adımı onu tanımlamaktır.

Doğrusal değil döngüsel: Genelde tempomuzu yönetirken zamanı, bir zaman çizelgesi içinde uç uca eklenen görevler olarak böleriz. Halbuki evrende her şey döngüsel hareket eder. "Tarih tekerrürden ibarettir" sözü işte tam da bu deneyimlerden çıkmış. Sosyal medyada kullanılan meşhur tabir gibi rutinlerden ibaretiz. Örneğin işe gidişimiz; haftada beş kez tekrarlıyoruz ya da günde iki kez diş fırçalıyoruz. Bunların hepsi hayatımızda bir döngü oluşturuyor. Bu döngüleri yönetip tempoyu ayarlayabilmek ise modüler bazda çizelgenizde hareket ettirmekle mümkün. Döngüleri değiştirmenin tek yolu da başlangıç noktalarını değiştirmektir. İşe her gün metro ile gidiyorsanız, başka bir seçenek varsa onu kullanmanız da rutin ya da döngüyü değiştirir. Tek bir seçenekten kurtulmanızı ve hayat temponuza farklı bir şekilde bakmanızı kolaylaştırır.

Tempo hız demek değil: İş hayatında deneyimden deneyime koşarken tempomuzun bize neler bıraktığını anlamak çok değerli. Devamlı ekip hiç hasat yapmamak ektiklerimizi de bozmaya başlar. Dolayısıyla bilim dünyasının da dediği gibi sadece analiz değil, sentezin de olması tempomuzu berraklaştırır, hayattan aldığımız keyfi artırır. Örneğin, iş yerinde birkaç projede birden çalışıyorsunuz, projeleriniz bittiğinde tempoyu dengeleyip deneyimlerinize bakmak; neler öğrendiğinizin üzerinden geçmek sentez için önemli bir fırsat yaratır. Tempoyu ne zaman artıracağını bilmek ve yavaşa geçeceğini anlamak bu deneyimlerin sentezlenmesi için en önemli yeteneklerden biridir.

"Hangi döngü nereye kayabilir, nasıl değişebilir? Döngüleri değiştirmenin tek yolu da başlangıç noktalarını değiştirmektir. Örneğin, serbest zaman rutinlerinizde hep sosyal medyada zaman geçirmek ya da bir şeyler izlemek varsa, yerlerini değiştirdiğinizde döngünüz değişir."

ÜÇ YÖNTEMLE DENGEYE ULAŞABİLİRSİNİZ

Bu üç yöntemle önce hayat temponuzu dengeler, sonrasında ise zamanının kontrolünün size yavaş yavaş geçtiğini gözlemleyebilirsiniz. Tabii en zor kısım aksiyon almakta ve aksiyonların sonuçlarını hemen beklemekte. Tüm bireysel deneyimlerde olduğu gibi dönüşümler vakit alır, sabırla yöntemleri uygulamak ve sonuçlarını değerlendirmek çok önemli. Tempoyu ayarlamayı hayatınızın parçası yapmaya başlamak için doğru zaman ise şimdi! Enerjinizin yükseldiği yaz döneminde neden siz de bu yöntemlerden birini denemeyesiniz?