Kimya hayatın kaynağı ve bir bilim dalı olarak kendi endüstriyel gelişimi çerçevesinde gerek hammadde gerekse ürün bazında kendi kendisine yeten ve başkaca endüstriyel alanları besleyen özelliği nedeniyle stratejik bir alan. Bugün enerjiden savunma endüstrisine, gıdadan tekstile, otomotiv endüstrisinden ulaştırma-haberleşme ve uzay çalışmalarına kadar her alanda kimyanın etkisini görüyoruz. Ekonomik kalkınmanın temel sektörü kimyadır dersek yanılmış olmayız.
EKONOMİK KALKINMADA KİMYANIN BELİRLEYİCİ ROLÜ
Dünyanın en gelişmiş ilk on ekonomisinin sekizi kimya sektöründe ve en gelişmiş ülkelerin başında geliyor. Bu çerçevede kimya sektörü olarak vizyonumuzu önce 2030 ardından da 2050 yılı olarak belirledik ve stratejimizi bu yönde geliştiriyoruz. Hedefimiz bir yandan kendi hammadde gereksinimimizi ülkemiz kaynaklarından temin edebilmek diğer yandan yüksek teknoloji içeren katma değerli ürün üretebiliyor olmak. Çalışmalarımızı bu yönde yoğunlaştırarak '2030 Kimya Sanayi ve İhracat Stratejimizi' belirlemek için uluslararası boyutta bir zirve planlıyoruz. Bilim, Endüstri ve Kamu sektörlerinden önemli isimleri bir araya getirerek sanayi ve ihracat stratejimizi belirleyeceğiz. Strateji belgemizi de kamuoyu ile paylaşacağız.
HAYALLERİMİZ VE HEDEFLERİMİZ BÜYÜK
Bu büyük ülkenin geleceğinin daha parlak olması için yapacak çok işimiz olduğunun farkında olarak ülkemiz için çalışıyoruz. Kimya Teknoloji Merkezimiz ile Türkiye Kimya Ajansı'nın kuruluş temellerini de atmış olduğumuza inanıyoruz. Doğanın işleyişi ve canlı cansız bütün varlıkların oluşumundaki elementlerin kimyası olduğunu düşündüğümüzde biz Kimya'nın 'Hayatın Kaynağı' olduğunun bilincindeyiz. Bu kaynağın gereği olarak gelecek vizyonumuzu çevre, toplum, teknoloji ve ekonomi odaklı sürdürülebilirlik ilkelerini göz önünde tutarak gerçekleştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam etme kararlılığı içindeyiz.
KİMYA SEKTÖRÜNDE ATILMASI GEREKEN STRATEJİK ADIMLAR NELER?
Kümeleşme modeli ve Ulusal Kimya Ajansı: Kimya sektörünün uluslararası gelişmelerle paralel olarak ilerlemesi ve kalkınması için ECHA (Avrupa Kimyasallar Ajansı) benzeri özerk bir Ulusal Kimya Ajansı kurulması önemli. Bu ajans, sektörün sürdürülebilirlik ve yenilikçilik gibi global trendlerle uyum içinde olmasını koordine edebilir. Kümeleşme modeli, Avrupa'da olduğu gibi, Türkiye'de de kimya sanayisinin rekabet gücünü artıracak bir strateji olarak öne çıkıyor. Kimya kümelenmeleri, özellikle ithalata dayalı üretim yapan Türkiye gibi ülkelerde, lojistik, gümrükleme, depolama maliyetlerini düşürerek iş verimliliğini artırabilir ve rekabet avantajı sağlayabilir.
Altyapı ve demiryolu yatırımları: Kimya sanayisi için stratejik bir sanayi planı çerçevesinde oluşturulacak kümelenme sahaları, enerji hatlarına ve ham madde kaynaklarına yakın olmalı. Bununla birlikte, demiryolu taşımacılığının yaygınlaştırılması hem maliyetleri düşürür hem de karbon emisyonlarını azaltarak çevre dostu bir taşıma seçeneği sunar. Bu, İpek Demir Yolu gibi büyük çaplı projelerle entegre edilerek, Türkiye'nin bölgesel ticarette daha etkin olmasını sağlayabilir.
Ortak Ar-Ge ve Enerji üretimi: Ortak Ar-Ge merkezleri kurulması, sektördeki yenilikçiliği desteklerken, GES ve RES gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ile ortak enerji üretimi sağlanarak, sürdürülebilir üretim süreçleri teşvik edilebilir.
Global uyum ve akredite laboratuvarlar: Türkiye'nin PIC/S üyeliği, uluslararası ilaç üretimi ve ticaretinde önemli bir avantaj. Ancak, bu üyelikten tam anlamıyla faydalanabilmek için, GMP uygulamalarının karşılıklı tanınması ve akredite laboratuvarların kurulması gerekli. FDA (Gıda ve İlaç Dairesi) ve EMA (Avrupa İlaç Ajansı) standartlarına uygun akredite laboratuvarların Türkiye'de kurulması, ruhsat süreçlerini hızlandırabilir ve ek maliyetleri düşürebilir. Türkiye'nin kimya sektöründe global trendlerle uyumlu bir gelişim sağlaması için belirttiğimiz stratejik adımların atılması büyük önem taşıyor.
GELECEĞİN KİMYASI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTEN GEÇİYOR
Kimya sektöründe sürdürülebilirliği sağlamak, hem çevresel hem de sosyal ve ekonomik boyutlarda dengeli bir yaklaşım gerektiriyor. Bu kapsamda, kimya sektörünün Birleşmiş Milletler'in belirlediği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) doğrultusunda hareket ederek, sektörün geleceğini daha sürdürülebilir kılacak stratejiler geliştirmesi büyük önem taşıyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFLERİ
Toplumsal cinsiyet eşitliği: Kimya sektörü, kadınların karar verme süreçlerine etkin katılımını artırmayı ve her düzeyde liderlik pozisyonlarında yer almaları için eşit fırsatlar sunmayı hedefliyor.
Erişilebilir ve temiz enerji: 2030'a kadar yenilenebilir enerjinin kimya sektöründeki payını artırmayı hedefleyen sektör, enerji verimliliğini artırıcı çalışmaları yaygınlaştırarak, düşük karbonlu üretim süreçlerine geçiş yapmayı planlıyor. Bu adım, sektörün karbon nötr olma hedefine önemli bir katkı sağlayacak.
İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme: Sürdürülebilir iş modellerine geçiş yaparak sektörde yüksek kaliteli ve iyi ücretli işlerin güvence altına alınması hedefleniyor. Bu, aynı zamanda ekonomik büyüme ve refahın artırılmasına yönelik önemli bir adım...
Sorumlu üretim ve tüketim: Üretim süreçlerinde atıkların azaltılması, geri dönüşüm olanaklarının optimize edilmesi ve kaynakların verimli kullanılması sektördeki öncelikli hedefler arasında bulunuyor.
İklim eylemi: Kimya sektörü, 2053 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefleyerek, düşük karbonlu üretim süreçlerine yatırım yapıyor. Bu hedef doğrultusunda, temiz teknolojilerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artırılarak, sektörün çevresel ayak izi minimize edilecek.
İKİNCİL ÖNCELİKLİ HEDEFLER
Sağlık ve kaliteli yaşam: Kimya sektörü, zararlı kimyasalların etkilerini minimize ederek, halk sağlığını korumaya yönelik yenilikçi çalışmalar yapmayı hedefliyor.
Temiz su ve sanitasyon: Kimya sektörü, su kalitesini artırmak amacıyla kirliliği azaltmayı, zararlı kimyasalların emisyonunu ve arıtılmamış atık su oranını minimize etmeyi hedefliyor. Bu adımlar, sektörde su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini destekleyecek.
Sanayi, yenilikçilik ve altyapı: Net sıfır ekonomisine geçiş için sürdürülebilir malzemelerin tedarik edilmesi, Ar-Ge ve inovasyon odaklı projelerin teşvik edilmesi hedefleniyor. Bu, sektörün yenilikçi çözümler geliştirerek, global rekabet gücünü artırmasına olanak sağlayacak.
KISA VADELİ SEKTÖREL ÖNCELİKLER
Gübre ihracatına uygulanan kısıtlamaların kaldırılması: Gübre ihracatında uygulanan kısıtlamalar, sektörün büyümesini engelleyen önemli bir faktör. Firmalara Bakanlık tarafından belirlenen kotalar çerçevesince ihracatlarına izin veriliyor. İhracatın ön izne tabi olma durumu firmaların ihracatında engel / süreçlerin uzaması vb olumsuzluklara sebep olabiliyor. Bu kısıtlamaların kaldırılması, ihracatın yeniden artışa geçmesini sağlayarak sektördeki büyümeyi destekleyecek.
İLAÇ SEKTÖRÜNDE PIC/S ÜLKELERİ VE HEDEF PAZARLARLA ANLAŞMALAR YAPILMASI: İLAÇ SEKTÖRÜNDE PIC/S
(Farmasötik Denetim İşbirliği Konvansiyonu) üyeliğinin getirdiği avantajları maksimize etmek amacıyla, kur sorunlarının çözülmesi ve hedef pazarlarla karşılıklı anlaşmaların yapılması önemli. Kurun daha sık güncellenmesi, ilaç sektörünün iç piyasada kaybettiği gücü geri kazanmasına ve ihracatın artmasına katkı sağlayacak.
Ham maddelere uygulanan gözetim vergilerinin kaldırılması: Ham maddelere uygulanan gözetim vergileri, sektörün rekabet gücünü olumsuz etkileyen bir diğer unsur. Özellikle, PVC (Polivinil Klorür) ve poliamid gibi ürünlerde maliyetlerin artmasına neden olan bu vergilerin kaldırılması, sektörün küresel pazarda rekabet edebilirliğini artıracak.
DİR kapsamında döviz kullanım oranının %100'e çıkarılması: Kimya sektöründe ham madde fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar, Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİR) kullanan firmaların döviz kullanım oranını yüzde 75'e denk getirmelerini zorlaştırıyor. Bu nedenle, döviz kullanım oranının yüzde 100'e çıkarılması, firmaların ham madde tedarik süreçlerinde yaşadıkları sıkıntıları azaltacak. Bu kısa vadeli hedefler, sektörün rekabet gücünü artıracak.