Kriz durumlarında toplumlar ve sistemler olayların gidişatını anlayabilmek, negatif etkiyi minimuma indirebilmek için hızlı kararlar almayı ve harekete geçmeyi birincil öncelik olarak belirler. Çevik bir davranış değişikliği sergileyerek krizin ilk etkisini minimuma indirir ardından da kalıcı çözüm adımlarını bir bir uygulamaya geçirir. Bu tür süreçlerden en başarılı çıkan oluşumlar ise krizi öngörebilen, proaktif uygulamalarla kriz gelmeden sistemini ve yapısını kriz durumlarında çevik hareket edebilecek hale getirenler olmuştur.
SEKTÖRLER, YENİ TEKNOLOJİLERE HAZIR OLMALI
Dijital dönüşüm süreçleriyle ilgili olarak sizlerle daha önce paylaştıklarıma baktığımda ‘teknoloji, yapay zekâ ve büyük verinin, iş hayatımızı tamamıyla değiştireceğini ve buna hazır olmamız gerektiğini’ sürekli ifade etmişiz. Sadece biz değil, bu alanlarda çalışan akademisyenler, yazarlar ve fütüristler de benzer tespitlerde bulunarak hem iş dünyasına hem de topluma önerilerde bulundu. Bu teknolojilerin perakende sektöründe, rekabet ortamının yoğun olduğu sektörlerde daha sıklıkla kullanıldığını ve bunun sadece buralarla sınırlı kalmaması gerektiğini, faaliyet alanı ne olursa olsun her sektörün buna hazır olması gerektiğini paylaşmıştık.
2020, DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN ZİRVEDE OLDUĞU BİR YILDI
Dijital dönüşüm süreçleriyle ilgili olarak zaman zaman karşılaştığımız bazı kişilerin “Bizim sektörün, bizim şirketin, bizim kurumun çalışma tarzı bu şekilde. Aksi mümkün değil” dediğine de çokça şahit olduk. Fakat 2020 yılında tüm dünyayı etkisi altında alan ve milyarlarca insanın evlere kapanmasına neden olan Covid-19 salgının oluşturduğu ekonomik, toplumsal ve kültürel kriz ortamı bizi bir anda dijital dönüşümün merkezine taşıdı. Çünkü, daha önce geleneksel yöntemlerle işleyen birçok kurumun ‘imkân olursa bakarız’ perspektifiyle ele aldığı bu dönüşüm süreci, bir anda o kurumun veya işletmenin yaşayabilmesi için oksijen kadar kıymetli bir hale geldi. Bu nedenle 2020’yi birçok farklı hatıranın yanında tüm sektörlerde dijital dönüşümün zirvede olduğu bir yıl olarak geride bıraktık. İnsan kaynakları alanında yaptığımız çalışmalarda hem biz hem de bu sektörde hizmet verenler, uzun süredir dijital dönüşüm alanında çalışmalar yapıyor ve yeni uygulamaları hayata geçiriyor. Yapay zekâ destekli kariyer portalları, video mülakat sistemleri, ölçme ve değerlendirme sistemleri olmak üzere birçok ürün hayata geçirildi ve aktif bir şekilde kullanılıyor. İK uzmanları bu teknolojiler sayesinde kriterlere uygun adaylara daha hızlı erişiyor ve istihdam süreçleri daha hızlı ilerliyor. Aynı zamanda adaylar ise yetkinliklerine uygun olduğunu düşündüğü ilanlara bu sistemlerle daha hızlı ulaşabiliyor.
ŞİRKETLER, CİDDİ BİR MESAFE KATETTİ
Bugün İK alanında kullanılan teknolojik araçların her kurum için ciddi ölçüde yaygınlaştığını, yapay zekâ destekli uygulamaların etkinliğinin önemli ölçüde arttığını görüyoruz. Zaman ve emek tasarrufuna önemli ölçüde katkı sağlayan bu süreçler, adaylar açısından da benzer sonuçları getiriyor. Ayrıca kişilerin kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri yöntemleri araştırması, teknolojik yetkinliklerini geliştirmesini sağlıyor. 2020 yılında değişime direnç gösteren şirketler de dahil olmak üzere dijital dönüşümde ciddi mesafeler aldık. Şimdi, bu İK alanı başta olmak üzere dijitalleşmenin derinleştiği ve iş uygulamaları üzerinde yoğunluğunun maksimum düzeye çıktığı yeni bir döneme giriyoruz. Bu yeni dönemdeki fırsatlara hazır olmalıyız.