KAHVE DÜNYASININ MİCROSOFT'U!
Kişi başına ortalama 452 Sterlin (yaklaşık bin 250 TL) kahve harcaması yapılan İngiltere’nin en büyük kahve zinciri ne dünyanın en büyük kahve şirketi Starbucks ne de Café Negro; Whitbread Grubu’nun sahip olduğu bin 400 dükkana sahip Café Costa! 1971 yılında Bruno ve Sergio Costa kardeşlerin temellerini attığı kahve zincirinin, İngiltere dışında aralarında Hindistan ve Çin’in de yer aldığı birçok ülkede 800 dükkanı daha var. ‘Kahve dünyasının Microsoft’u’ olarak tanınan Café Costa, bu yıl tüm dünyada 350 dükkan daha açacak. Geçen sene 60 milyon sterlin ödeyerek İngiltere’de Coffe Nation zincirini satın alan Café Costa’nın arzu ettiği başarıyı yakalayamadığı nadir ülkelerden birisi ise sıkı durun, Türkiye! Ortadoğu ülkelerinde işbirliği yaptığı bir şirketle (IFC) birlikte İstanbul’da 2009 yılında Palladium AVM ve Nişantaşı’nda 2 dükkan açan Café Costa, yılın sonunu beklemeden krizi de bahane ederek Türkiye’den çıkmıştı. Kim bilir, 30’a yakın ülkede faaliyeti olan Café Costa’nın genişleme planlarına yakında hem doğunun hem de batının parlayan yıldızı Türkiye de dahil olabilir…

ARAP BAHARI'NIN KOKUSU ÇIKIYOR!

Libya’daki istikrarsızlıktan veya Mısır’daki cumhurbaşkanlığı seçiminden bahsetmiyorum. Christian Dior, Tom Ford, Giorgio Armani, Estée Lauder, Arap Baharı’na selam verircesine, bölgenin yerel kokularından ilham alarak hazırladıkları parfümleri piyasaya sundular. Estée Lauder’in Jo Malone London markası, Christian Dior, Armani Privéve Ormonde  Jayne parfümlerinin hazırlanması sırasında kullanılan kokuların hammaddeleri arasında Suudi Arabistan’ın Taif ve Suriye’nin Şam şehrinin gülleri, Ürdün’ün kara iris çiçeği, Casablanca’nın leylakları ve İran safranları yer alıyor. Arap kokularına gösterilen bu üst düzey teveccühün sebebi nedir acaba?

FACEBOOK'UN İMDADINA MUHTAR KENT YETİŞTİ!
Geçen ayki halka arzın ardından dünya Facebook özelinde sosyal medya balonunun ne zaman patlayacağını tartışıyor. Halka arz sonrasında Facebook hisse senedinin ‘yokuş aşağı’ gitmesi yatırımcıları yeterince üzmezmiş gibi, arka arkaya açıklanan veriler ve istatistikler de Facebook’un geleceğinin sorgulanmasına sebep oldu. Örneğin, Comscore şirketinin hazırladığı rapora göre ABD’de Facebook kullanıcılarının sayısı Nisan 2012 ayı itibariyle son bir senelik dönemde yüzde 5’lik artışla 158 milyona ulaştı. Haber olumlu gibi gözükse de, artış oranı Comscore’un sosyal medya verilerini takip etmeye başladığı 2008 yılından bu yana kaydedilen en düşük artış oranı; Nisan 2011’de artış yüzde 24, Nisan 2010’da ise yüzde 89 idi. Benzer şekilde kullanıcıların Facebook karşısında harcadıkları zaman ayda altı saate ulaşırken (Comscore’a göre Youtube dahil tüm Google sitelerin de harcanan toplam süre 4 saatin, Yahoo’da harcanan zaman ise 3.5 saatin üzerinde), artış oranı yüzde 16’da kalmış; aynı artış oranı Nisan 2011’de yüzde 23 ve Nisan 2010’da ise yüzde 57 idi. ABD’ndeki 221 milyon toplam internet kullanıcısının yüzde 71’i Facebook kullanıcısı olduğu düşünüldüğünde, Facebook’un büyümesinin uluslararası alanda olacağını söylemek yanlış olmayacak. Ancak benzer olumsuz haberler Facebook’un gelirlerinin yüzde 85’inin yaratıldığı reklam satışlarından da geldi; geçen ay General Motors (GM) 10 milyon dolarlık bir Facebook kampanyasını bitirirken, “Facebook reklamlarının satışlara olumlu tesir etmediğini” kamuoyu önünde iddia etti. Facebook’un reklam gelirlerinin yarısından fazlasının (%56) ABD’nden elde edildiği düşünüldüğünde GM gibi büyük bir Amerikan otomotiv şirketinin bu refleksi hem yatırımcılara hem de Facebook kurucularına sanırım ‘karalar bağlattı!’ Ancak Facebook’un imdadına Yönetim Kurulu Başkanlığı ve CEO’luğunu Muhtar Kent’in yaptığı tüketici devi Coca-Cola ve Ford yetişti. Her iki reklam veren de sosyal medyada Facebook reklamlarını değerli bulduklarını açıklarken, sosyal medyayı bir dijital pazarlama mecrası olarak artarak kullanmaya devam edeceklerinin de altını çizdi.