"Ulusal ve global ölçekte bakıldığında; gelir seviyesi en yüksek turistin, gastronomi turisti olduğu dikkat çekiyor. Gastronomi turisti, normal bir turistten 7 kat daha fazla para harcıyor. Dernek olarak Türk mutfağının bilinirliğini artırmak adına yaptığımız farklı araştırmalar da bu sonuçları doğruluyor. Bir bütün olarak ele alındığında kongre turizminin ya da sağlık turizminin içinde de gastronomi turizminin yer aldığı görülüyor. Türkiye'ye gelen yabancı misafirlerimizin beklentileri ise oldukça net. Hikayesi olan yemekler ya da ürün gruplarıyla karşılaşmak, farklı deneyimler yaşamak istiyorlar. Örneğin; düğün yemeği olarak öne çıkan keşkek spesiyalimizin dünden bugüne gelen ritüelini ya da kız istemeye giderken damadın Türk kahvesinin içine neden tuz konulduğunun hikayesini öğrenmek istiyorlar.

TAVSİYE MEKANİZMASI İŞLİYOR

Bu noktada Dünya Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Eric Wolf'un hazırladığı bir rapora da dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'de gastronomi turizmi alanında en büyük eksilerimizden biri, dil bilmeyen garsonlarımızın olması... Türkiye'de çok başarılı restoranlarımız olsa da yabancı turist geldiğinde, iletişim süreçlerinde farklı zorluklar yaşanabiliyor. Yabancı turistlerin Türkiye'de popüler olan yerleri, fine dining restoranları ziyaret etmekten çok, daha önce geldikleri ya da kendilerine yabancı gazeteci ya da influencer'lar tarafından tavsiye edilen yerlere gitmeyi tercih ettikleri görülüyor. Ara sokaktaki bir pidecimizin ya da lahmacuncumuzun Etiler'deki şık bir restorandan çok daha cezbedici olabileceğini gözlemliyoruz. Çünkü yabancı turistler yerel lezzetlerin, otantik değerlerin peşine düşüyor. Artık bunun bilincinde olmalıyız.

DOĞRU KONSEPTLER GELİŞTİRİLMELİ

Dünyadaki yeni yaklaşımlara bakıldığında özellikle Peru mutfağının sağlıklı ürünler konseptiyle çok ciddi bir başarı yakaladığı görülüyor. Ceviche, kinoa gibi spesiyallere yönelerek sağlıklı mutfağın en önemli temsilcileri arasında yer aldıklarının altını çizdiler. Dernek olarak Peru'nun en başarılı şeflerini Türkiye'ye getirip, nasıl bir sürece imza attıkları gözlemlemek için Peru geceleri düzenledik. Daha sonra Peru'nun önde gelen isimlerine yine aynı konseptle, bu kez Türk mutfağına özel ürünlerle sağlıklı spesiyaller hazırladık. Kinoa yerine karakılçık buğdayı, ceviche'de ise hamsiye yöneldik. Coğrafi işaretli ürünlerimiz ise başlı başına bir konu. Özel ürünlerimizi dünyaya en doğru şekilde ifade edebildiğimiz ölçüde global arenada markalaşabileceğiz. Bu noktada Türkiye'deki tüm turizm kuruluşlarının bir arada çalışması, elini taşın altına koyması, entegrasyon sağlaması ve iş birlikçi olması büyük önem taşıyor. Farklı bir bakış açısıyla Gastronomi Turizmi Bakanlığı'nın kurulması gerektiğini düşünüyorum. Bu konunun altını çoğu kez çizdik. Şu an az giderle, en fazla geliri sağlayabilecek başka bir sektör söyleyebilir misiniz? Önce Türkiye'nin kazanmasına odaklanmalıyız. Yöresel lezzetlerimizin, güzel sunumlarımızın aslında bir sanat olduğunun da bilincinde olmalıyız.

ULAŞIM, HİJYEN, GÜVENLİK SORUNLARI GİDERİLMELİ

Türkiye'ye gelen turistlerin ulaşım, hijyen ve güvenlik konusundaki sorunları da ivedilikle çözülmeli. Turizm polislerimiz olmalı. Taksicilerimizin de yabancı turiste karşı çok daha anlayışlı olmaları ve kalite standartlarını yakalayabilmeleri gerekiyor. Türk mutfağı dünyanın en iyi mutfağı olsa da algıda 44'üncü sırada bulunuyor. Türkiye'deki çeşitli ürün gruplarının dünyaya tanıtılmasına belli bir plan dahilinde hareket edilmesi gerekiyor. Öne çıkarmak istediğimiz ürünlerimizi sınıflandırmalı, kategorize etmeliyiz."