Fotoğraf / Mesude Bülbül
* İsmail Bey, oğlunuzla birlikte çalışmak size neler öğretti ve öğretiyor?
Aslında oğlumla çok yeni çalışmaya başladık. Ancak hayatınızda neler oldu, ne gibi değişiklikler oldu derseniz, bunu anlatabilirim. Bizim nesil olarak, elimizden geleni yapıyoruz ama şirketi bir yere getirdikten sonra, bunun sürdürülebilir olması için aileden evlatların işin içerisinde olması tabii çok önemli. Oğlumla beraber çalışmak bana daha çok ne getirdi dersem, bana çok büyük bir heyecan getirdi. İşe yeniden sarılmamı sağladı. Çünkü bu bir güvendi. İnsanın yaptığı bir şeyi; arkasındaki neslin, daha iyiye ve daha ileriye götüreceğini gördüğün zaman tabii ki tamamen farklı bakıyorsun. Yani, benim açımdan Batuhan aramıza katıldıktan sonra, yüzde 90 bir değişiklik oldu. Hatta yüzde 100 diyebilirim. Şirket emin ellerde. Daha iyi yerlere gelecek. Bu çok büyük bir avantaj tabii. Bunun avantajını yaşıyorum diye düşünüyorum. Ona güvenim sonsuz. Benden daha iyisini yapacağına inanıyorum.
* Gençlerin iş yapış şekillerini nasıl buluyorsunuz?
Gençlerin özgüvenleri yüksek, dünyaya bakış açıları daha iyi bize göre. Geleceği daha iyi görüyorlar. Çünkü biz herşeyi el yordamıyla öğrendik. Ama onlar şu anda teknolojiye hakimler. Eğer bir de sevdikleri işi yapıyorlarsa çok daha başarılı oluyorlar. Daha girişken olduklarını düşünüyorum. Daha özgür davranıyorlar. Daha netler. Görüşlerini daha objektif şekilde ortaya koyuyorlar. Daha saf ve temizler. Yani kısacası ben gençlere güveniyorum. Geleceği onların eline teslim etmekte hiç tereddüt etmememiz lazım. Yanlışları tabii ki olacak. Bu yanlışları yapmalarına da gerekirse izin vermek gerek. Çünkü bazı şeyleri yanlış yaparak öğrenecekler. Bugün bizlerin kazandığı tecrübelere bakarsak tecrübelerin çoğunu yaptığımız yanlışlardan çıkartmışız. Kendilerinden önce el yordamıyla işi götüren büyüklerin yaşadıkları tecrübeleri onlara doğru bir şekilde aktarırlarsa, gençler için artı bir şey olacağını düşünüyorum.
* Aile şirketlerinde başarının sağlanması için kurumsallaşmanın önemi konusunda neler söylersiniz?
Avantajları var, dezavantajları var. İş ile aile ilişkisini birbirinden ayırmak şart. En azından mesai saatleri içerisinde daha profesyonelce düşünülmeli. İşe olması gerektiği gibi bakılması gerektiğini, aile fertleri olarak bakmamak gerektiğini düşünüyorum. İşin geleceği için mesafelerin iyi kontrol edilmesi mühim. Aile fertlerinin işin içerisinde yer alması doğru mu? Tabii ki doğru. Profesyonel bir yapı oluşturulursa, herkes profesyonel davranırsa ve işin gereği yapılırsa beraber çalışmak tabii ki çok keyifli. Daha güvenli, daha sürdürülebilir, daha uzun ömürlü olacağını düşünüyorum.
BATUHAN KUTLU: "HER KONUDA BABAMIN BENİ DESTEKLEMESİ İYİ HİSSETMEMİ SAĞLIYOR"
* Batuhan Bey okuyucularımıza eğitim ve kariyer öykünüzü anlatır mısınız?
Türkiye'deki lise eğitimimi tamamladıktan sonra kendi kişisel gelişimimi ve vizyonumu geliştirebilmek için Amerika'nın Oregon eyaletindeki Corvallis şehrine gitmeye karar verdim. Oregon State University'de Business Management Bölümü'nü seçtim. Daha sonra yine aynı şehirdeki bir başka okula, Linn Benton University'ye yatay geçiş yapmaya karar verdim. Buradaki eğitimi de tamamladıktan sonra Türkiye'ye kesin dönüş yaptım.
* Meslek seçiminizde ailenizin etkisi ne ölçüde oldu?
Eğitimimi tamamladıktan sonra, aile şirketimiz olan Gizia'da kendimi geliştirmeye başladım. Meslek seçimimi yaparken ailemin ya da başka birisinin herhangi bir etkisi olmadı. Liseyi bitirdikten sonra tekstil sektörünü sevdiğime karar verdim. Üniversitede seçmiş olduğum bölümü de bu mesleğe uygun olarak seçtim. Şu anki en büyük hedefim, yurt dışında almış olduğum eğitimle ve orasının bana kattıklarıyla beraber, sistemli ve doğru bir şekilde çalışarak Gizia'ya katkı sağlamak ve şirketimizi çok daha iyi yerlere getirebilmek.
* Mani Mani çok yeni bir marka... Nasıl kuruldu ve hedefleriniz neler?
Mani Mani; 2021 yılında ilkbahar- yaz koleksiyonuyla üretime başladı. Mani Mani'yi kurmamızın aslında iki temel sebebi vardı. Birincisi, pandemi döneminde Gizia'ya renk, heyecan ve enerji getirmekti. İkinci sebebi ise Mani Mani'de ürettiğimiz ürünlerin piyasada alternatifinin çok az olması ve ürünlerimizin yüksek katma değere sahip olup aynı zamanda kendine ait özel koleksiyonu ve parti koleksiyonunun olması. Diğer markalardan bizi ayıran en önemli farkı söylemek gerekirse, kumaş seçimlerimiz ve ürün tasarımlarımız diyebiliriz. Mani Mani'nin bana katmış olduklarına ve benim açımdan önemine gelince; sıfırdan bir marka nasıl doğar, hangi süreçlerden geçer gibi soruların cevaplarını ben bu markada fazlasıyla öğrenmiş oldum diyebilirim. Markamız kurulmaya başladığı andan itibaren hem üretim tarafında hem de tasarım tarafında olsun, sürekli bulunmaya özen gösterdim ve bunların bana katkısı çok oldu. Mağazalaşma konusuyla ilgili, şu anki ilk hedefimiz yurt içinde markamızı büyütmek ve bunu yaparken açacağımız mağazanın lokasyonuna ve potansiyel müşterimize yakın olmasına dikkat ediyoruz. Yurt dışı tarafında ise; yurt dışından franchising ya da iyi bir mağaza teklifi gelirse bunu oturup düşünebiliriz. Ama şu anki ilk hedefimiz yurt içinde doğru bir stratejiyle markamızı büyütmek.
* Peki e-ticarette ne ölçüde varsınız, bu alanda hangi stratejiyle büyümeyi hedefliyorsunuz?
Yaklaşık 1 yıldır e-ticaret'le ilgileniyorum. İlk deneyimim Gizia'nın kendi internet sitesi olan Gizia.com'da başladı. İlk geldiğimde Gizia'nın e-ticaret tarafında birtakım yenilikler yapılmasına ihtiyaç olduğunu gözlemledim ve bununla ilgili hemen harekete geçtim. Özellikle bu pandemi döneminde tüm markalar için e-ticaretin ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Birçok markada e-ticaret tarafında pandemi döneminde yüzde 200-300 gibi çok ciddi büyümeler gerçekleşti. Bunun sebebi ise insanlar pandemiden ve yasaklardan dolayı dışarı çıkamadı ve insanların çoğu internet üzerinden ürün satın almaya başladı. Bunun neticesinde İnternet satışlarında büyük bir yükselme oldu. Bence bu pandemi döneminde internet satışları gün geçtikçe daha da değer kazanacak. Zaten baktığımız zaman bugün dünyadaki en değerli şirketlerin birçoğu e-ticaret şirketi. Bundan dolayı dijitalleşmenin gelecekteki hayatımız da çok büyük rol oynayacağını ve henüz dijital ortamda satışa başlamamış olan markaların bunu ikinci bir satış kanalı olarak görüp dijital ortamda bulunmalarının gerektiğini düşünüyorum. E-ticaret dışarıdan bakıldığında hiç bilmeyen biri için belki karmaşık gelebilir ama aslında sanıldığı kadar da karmaşık değil. E-ticarette doğru bir ekiple çalışmak çok önemli. Aynı zamanda bu iş, yatırım isteyen bir iş. Belki ilk 1-2 yıl istediğiniz cirolara ulaşamayabilirsiniz. Fakat doğru yatırımla, doğru ürünlerle ve doğru fiyatlarla potansiyel müşterinize ulaştığınızda başarının gelmemesi mümkün değil diyebilirim.
* Babanızın markanıza ve iş yapış şekillerinize yorumlarınız neler?
İşe başladığım günden beri, elimden geldiğince babamın tecrübelerinden faydalanmaya çalışıyorum. Sabah iş yerine geldiğim zaman vakti oldukça yanına uğruyorum ve sorular soruyorum. Kendimi geliştirmek açısından bilmediğim konuları kendisine danışıyorum. Bu yönden babamın bana çok katkısı oluyor. İş anlamında da gayet iyi anlaşıyoruz. Benim fikirlerime kendisi her zaman açık, o yönden de kendimi özgür hissediyorum. Her konuda beni desteklemesi benim çalışma hırsımı artırıyor ve kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Babamın 32 yıllık iş hayatı tecrübesinin olması benim açımdan çok büyük bir şans. Bu tecrübe parayla ya da başka bir şeyle alınamayacak kadar önemli ve değerli. Bundan sonraki iş hayatımda yapacağım hataları en aza indirebilmem için babamın deneyimlerini pür dikkat dinliyorum. Kendisi benimle her şeyi paylaşmayı seviyor. Her konuda kendisiyle istişare edebiliyorum. Benim gördüğümü bazen babam görmüyor. Bazen babamın gördüğünü ben görmüyorum. Her konuda fikir alışverişi yapabiliyoruz. Sonunda bir noktada anlaşıp buluşuyoruz. Aslında baba oğuldan çok, 2 arkadaş gibiyiz. Aklıma takılan her ne varsa, çekinmeden kendisine danışabiliyorum. Babam her zaman yeniliklere açık biri. Anlatarak, açıklayarak öğretmesi de benim işe sarılmamı sağlayan bir diğer etken.