Enerji sektörü yatırımcısı için içerisinde çok önemli fırsatlar barındırıyor. Bunu değerlendiren Türk girişimciler, kâğıt çamurunu enerjiye dönüştürdü. 2013'te İsveç'te Karolinska Enstitüsü'nde doktora sonrası çalışmaları yürüttüğü sırada Episome Biotechnologies şirketini kurmaya karar verdiklerini anlatan Murat Balaban; süreci şu şekilde özetliyor: "2014'te bu girişimi İstanbul Atatürk Fen Lisesi'nden arkadaşım Murat Bahadır Kılınç ile birlikte kurduk. İlk kuruluş aşamasında 50 metrekare ikinci el laboratuvar malzemeleri ile kurduğumuz laboratuvarımız bugün itibarıyla TÜBİTAK Marmara Teknokent'te 200 metrekare alanda Ar-Ge çalışmalarını yürütmekte, bunun yanında 700 metrekarelik üretim tesisimizde bakteri ve enzim üretimini devam ediyoruz."

50 MİLYON TON ATIKTAN KURTARIYOR

O yıllarda yaptıkları araştırmalarda Türkiye'de endüstriyel enzim ve faydalı mikroorganizmaların büyük oranda ithal edildiğini ve bu alanda Türkiye'de büyük bir tüketim olduğunu öğrenen genç girişimciler, öncelikli olarak tekstilde kullanılacak enzimlerin üretimi üzerinde odaklanmaya karar veriyor. İki sene süren yoğun bir çalışmanın sonunda, Epicellulyse XT, adını verdikleri teknolojiyi geliştiren girişimciler, bu teknoloji ile temel hammaddesi selüloz olan kâğıt sektörünün üretim esnasında ortaya çıkan en büyük atığı kâğıt çamurunu enzimlerle muamele ederek yenilenebilir doğalgaza (biyogaz) dönüştürmenin yolunu açıyor. Murat Balaban; "Tüm Dünya'da patentini aldığımız bu teknoloji sayesinde yılda 50 milyon ton atığın heba olmasının önüne geçip, bu atıklardan yenilenebilir enerji ve organik gübre üretimini mümkün kılıyoruz. Bu sayede kirlenen dünyamızı 50 milyon ton atıktan kurtarmak ve fosil yakıtlara alternatif enerji kaynaklarına bir katkıda biz sunmuş oluyoruz" diyor.

Episome Biotechnologies'in, kısa vadedeki hedefi Hollanda'da Epicellulyse XT teknolojisi ile kuracakları ilk tesisin tam kapasite olarak hayata geçmesi.

DAHA ÖNCE ÇÖZÜM YOKTU

Balaban, bu alanı tercih etmelerinin sebebini ise kâğıt sektörünün "kâğıt çamuru" adını verilen atık sorununa bugüne kadar dünyanın hiçbir yerinde faydalı bir çözüm geliştirilememiş olması olduğunu anlatıyor. Bu sayede daha önce herhangi bir rekabetçi teknoloji tarafından kullanılamayan, kağıt fabrikaları tarafından 7/24 üretilen bir atığın yenilenebilir enerjiye dönüştürülmesi de üretim güvencesi açısından da olumlu bir durum teşkil ediyor. Balaban, "Günümüzde kâğıt ve kartonun kullanımı artmakta, bu da ülkemizde ve dünyada kağıt üretimini ciddi oranda arttırıyor. Bu sayede bu sektörün atıkları da artmakta daha acil bir çözüm arayışına itiyor" diyor. Pilot uygulamalarının birinci versiyonunu gerçekleştirdiklerini anlatan Balaban, "DBG Bioenergy isimli Hollanda şirketi ile anlaşma sağlayarak ilk büyük çaplı tesisin inşaatına Delfzijl'da başladık. Bu tesisin inşası sürerken, Hollanda'ya gönderdiğimiz üçüncü nesil pilot makinamızla DBG'nin Ar-Ge laboratuvarında tesisimizin küçük bir modelini kurduk" diye konuşuyor.