Cenk Bayrakdar, 2013'te Turkcell genel müdür yardımcılığı pozisyonundan ayrıldığında ekonomi gazetecileri oldukça şaşırmıştı. Turkcell'de mobil ödeme, dijital cüzdan, Turkcell TV gibi son derece önemli projeleri yürüten Bayrakdar, şirketten ayrılarak bir girişim sermayesi (venture capital-VC) şirketi olan Revo Capital'i kurdu. O dönemde sık sık görüştüğüm Bayrakdar aslında Turkcell bünyesinde bir VC kurmak istediğini ancak öncelikler nedeniyle proje hayata geçmeyince ayrılarak kendi şirketini kurma kararı aldığını anlatmıştı. Revo'nun kuruluşundan bugüne 11 yıl geçti ve Bayrakdar ile ortaklarının elde ettikleri başarılar ile o dönemde ne kadar doğru bir strateji izledikleri ortaya çıktı. Revo'nun pek çok yatırımını ilk ağızdan dinlediğim ve şahit olduğum için şirketin gelişimini yakından takip etme fırsatı da buldum. 2013'te büyük bir meydan okumayla oluşturdukları ilk fon 66 milyon dolara ulaştı. Bu fonda yapılan Getir yatırımı en çok sükseyi yapsa da (aynı zamanda en yüksek getiri sağlayan da Getir'di) 21 yatırımın 15'inden başarılı bir şekilde çıkış -exit- yapılması ikinci fonları için büyük bir reklam oldu.
DENEYİM ETKİSİ
Böylece 2020'de kurulan ikinci fonda 100 milyon Euro talep gelmesine rağmen sınır olarak belirlenen 90 milyon Euro rahatlıkla toplandı. İlk fona 8 milyon dolar yatıran IFC ve EBRD ikinci fona sırasıyla 15 ve 12 milyon Euro koydu. Ayrıca IFC 15 milyon Euro'luk joint venture taahhüdü verdi. European Investment Fund ve KWF DEG de 15'er milyon Euro ile fona katıldı. İkinci fon dört yılda hızlı bir şekilde yatırım yaparak 19 anlaşma imzalarken 2 de çıkış işlemi gerçekleştirdi. Halihazırda yıl sonuna kadar bir yatırım daha planlanıyor. Elbette bu şekilde arka arkaya yazıldığında işler kolaymış gibi algılanabilir... Oysa ki tam tersi bütün bu yatırımlar müthiş bir çalışma ve deneyimler sonucu ortaya çıkıyor.
REVO'NUN STRATEJİSİ
Bu yılın başında üçüncü fon için hazırlık yapıldığı açıklanmıştı, Cenk Bayrakdar'ı hazırlıklar ve gelişmeler konusunda bilgi almak için aradığımda ilk cümlesi, "İlk fonda edindiğimiz tecrübeleri ikinciye aktardık, şimdi ilk iki fondaki tecrübelerimizi üçüncüye aktaracağız" oldu. Yıllar içinde şirketleri satın aldıktan sonra uygulanan strateji de iyice netleşti. Bayrakdar, "Deneyimlerimizden gördük ki yatırım yaptığımız şirketin yönetimini AB veya ABD'ye taşımadığımızda işi büyütemiyoruz. Bu nedenle yatırım yaptığımız şirketin kurucu ve yönetimini AB veya ABD'ye konumlandırıyor ancak Ar-Ge faaliyetlerini Türkiye'den yürütüyoruz. Tanıtım ve pazarlama yurt dışı pazarlarda yapılıyor. Bu formül sayesinde şirketin gelirleri de döviz bazlı oluyor. Böylece hem ortak almak hem de şirketten yüksek getiriyle çıkış yapmak mümkün oluyor" diyerek özetliyor stratejisini. Halihazırda portföyde bulunan 19 şirketin 11'inin merkezi yurt dışında ancak hepsinin Ar-Ge'si Türkiye'de. Üçüncü fonda da bu strateji uygulanacak. Üçüncü fon için 100-150 milyon dolarlık bir büyüklük düşünülüyor. Şu anda IFC, EBRD gibi yatırımcılarla üçüncü fon görüşmeleri sonuçlanmak üzere. Bayrakdar, ilk kapanışın 60 milyon dolar civarında olmasını ve eylül ayında gerçekleşmesini beklediklerini söylüyor. İkinci tur kapanışı da ilk turu takiben yaklaşık altı ay içinde tamamlanacak. Üçüncü fonda bir yenilik de 5 milyon dolarlık bir dilimin tohum yatırımı (Seed Capital) için ayrılmış olması. Bayrakdar, bu miktarla yaklaşık 15 'fikre' yatırım yapacaklarını söylüyor. Bayrakdar, "Bazen çok hızlı büyüyen teknoloji şirketleri yurt dışından büyük yatırım aldıklarında yabancı fonlar turu kapatıyor ve bizim yatırım yapmamız zorlaşıyor. O yüzden tohuma ayırdığımız kaynak ile sonraki turlara katılım haklarımızı korumak istiyoruz" diyor.
GSYF SÜRPRİZİ
Revo Capital'in üçüncü fondaki asıl büyük değişikliği ise fonun yapısında. Normalde girişim ve özel sermaye fonları tek bir şirket üzerinden fon toplar ve yatırım yapar. Revo Capital üçüncü fonunda daha önce denenmemiş bir yöntem uyguluyor. Fon yatırımcıları artık Hollanda menşeili bir şirket üzerinden Revo'nun kuracağı Türk girişim sermayesi yatırım fonuna (GSYF) yatırım yapabilecek. "İkili bir yapı kurduk" diye anlatıyor Bayrakdar, "Kuracağımız GSYF ile yatırım yapabiliyorsak buradan, bu kriterlere uymuyorsa GSYF kullanmadan yatırım yapabileceğiz." Bu yapı Türkiye'de bir ilk. Aslında üçüncü fonun toplanması nisan ayında başlayacaktı ancak bu stratejiyi gerçekleştirmek için yapılan düzenlemeler ertelenmesine neden oldu. GSYF sayesinde yatırımların yüzde 70'inin vergiden muaf olma şansı olacak. Şirket büyüdüğü ve merkezi yurt dışına çıktığında ise Hollanda üzerinden yatırımlar devam edecek. Bayrakdar, SPK'ya GSYF kurma izni için başvurduklarını, ağustos ayında sonuçlanmasını beklediklerini anlatıyor.
Üçüncü fon ile senede 15-20 milyon dolar aralığında 4-5 yatırım yapılması planlanıyor. Sektörler ise malum, finansal teknoloji, bulut ve güvenlik, B2B... Bu sektörlere üçüncü fonla birlikte oyun ve enerji de ekleniyor. Okuyuculara küçük bir de not: Tabii ki Cenk Bayrakdar'a Getir'in yaptığı son açıklamayı da sordum. Getir'in ilk yatırımcıları arasında yer alan Revo'nun işlemden yüksek kar ettiğini söyleyen Bayrakdar, "Hisselerimizin bir kısmını ikinci yatırım turunda satmıştık. Hala içerde hissemiz bulunuyor. Açıklanan yeni yapıyla birlikte Getir yeni bir döneme giriyor, bundan sonrasını iyi analiz etmemiz gerekiyor" diyor.
YASED 4 ANA BAŞLIĞA ODAKLANDI
Geçen ayın ortalarında Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) aylık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) rakamlarını açıkladı. Açıklanan veriye göre Nisan 2024'te Türkiye'ye 1.2 milyar dolarlık UDY gerçekleşti. Yılın ilk dört ayında ise bu rakam 2.8 milyar dolar olmuştu. Nisan ayındaki bu hızlı yükseliş dikkatimi çekti ve YASED Yönetim Kurulu Başkanı Engin Aksoy'a ulaşarak UDY'lerde beklenen artış trendinin başlayıp başlamadığını sordum. Aksoy, "Önceki aylara göre daha yüksek bir yatırımın gerçekleştiği bir ay oldu ama buna bir artış trendi demek çok zor. 2024'ün ilk dört aydaki toplam rakam, 2023'ün ilk dört ayına kıyasla yüzde 29'luk bir düşüşe işaret ediyor" dedi. Türkiye'nin küresel yatırımlardan alması gereken pay yüzde 1,5 civarında. Elbette UDY'leri etkileyen politik, ekonomik ve coğrafi pek çok faktör var. Ancak YASED de elini taşın altına sokarak çalışmalarını hızlandırmış durumda. Aksoy, "Rekabeti şekillendirecek dört ana akım olan sürdürülebilir kalkınma, dijital dönüşüm, insan sermayesinin geliştirilmesi ve küresel tedarik zincirlerine entegrasyonu merkeze alan bir çalışma programı yürütüyoruz" diyor. Çalışma süreçlerinde kamu-özel sektör diyaloğuna da önem veriliyor. Aksoy, "Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) çalışmalarının, YASED gündem önceliklerini de dikkate alan YOİKK 2024 Yılı Eylem Planı ile sonuçlandığını görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz" diyor. Elbette mevzuat hazırlık ve istişare süreçlerinin geliştirilmesi de YASED'in takip ettiği bir konu. Küresel sektörel gelişmelere ve teknolojik ilerlemelere duyarlı, kamu-özel sektör diyaloğunu merkeze alan bir mevzuat geliştirme ve uygulama sistematiğinin, öngörülebilirliği artırarak ülkemize olan güveni güçlendireceğine inandığını anlatıyor Aksoy.