Global ekonomide önemli bir rol oynayan kimya endüstrisinin ürünleri; ilaç, deterjan, ambalaj, gübre ve elyaf gibi küresel ekonominin hemen hemen tüm uygulama alanlarında yer alıyor. Statista verilerine göre; 2021'den 2024'e kadar üç yıl boyunca, endüstrinin her segmentte büyüyeceği öngörülüyor ve genel endüstri büyümesinin 2024'te yüzde 1,8 olması bekleniyor. Bu büyük ve yaygın endüstri, şimdi sıklıkla bilgi çağının küresel iletişim kanallarını açması, küresel erişime sahip şirketlerin gelişiminin desteklenmesi ve şirketlerin iş yapma şeklini değiştirmesi politikalarıyla şekillenen bir devrim ile karşı karşıya kalıyor. Organik ve inorganik hammaddeleri çok çeşitli ürünlere dönüştürerek endüstriyel kimyasallar üreten ve geliştiren kimya şirketlerinin gerçekleştirdiği üretim iki ayrı kategoride sınıflandırılıyor. Kimyasal pazarında daha az yaygın olarak kullanılan daha pahalı kimyasallar üreten özel parti üreticileri ve büyük miktarda temel ve ucuz bileşikler üretme eğiliminde olan emtia üreticileri. Kimya şirketleri için yol haritası sürdürülebilirlik, çeviklik ve inovasyon üçgeni ile şekilleniyor.
ALMANYA'NIN KİMYA ŞİRKETLERİNDEN ÜÇÜ DÜNYANIN EN BÜYÜKLERİ ARASINDA SAYILIYOR
Bölgesel olarak Asya halihazırda endüstrinin en büyük gelir getiren bölgesi olarak konumlanıyor. 2012'den bu yana küresel kimyasallar pazarının yüzde 50'sinden fazlasını oluşturuyor. Çin'in önümüzdeki yıllarda global kimya endüstrisinin merkezi haline gelmesi olası görünüyor. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kimyasal üretim endüstrisi; Dow, DuPont ve LyondellBasell Industries gibi şirketlerle oldukça öne çıkıyor. Net gelire bakıldığında; 2022 itibariyle dünyanın önde gelen kimya şirketi Dow oluyor. Avrupa'daki kimya sektörü imalat ticaret fazlasının büyük bir bölümünü oluşturuyor. Avrupa (ve Avrupa Birliği), dünyadaki en büyük kimyasal ticaret bölgelerinden biri olmaya devam ediyor. Avrupa Birliği'nin toplam kimyasal üretim gelirinde en büyük payı ise Almanya oluşturuyor. Almanya'nın kimya şirketlerinden üçü dünyanın en büyükleri arasında sayılıyor. Statista verilerine göre; Alman şirketler BASF ve Bayer, sürekli olarak dünyanın en çok kazanan kimya şirketleri arasında yer alıyor. BASF, küresel ölçekte faaliyet gösteriyor ve segmental operasyonlarını kimyasallar, malzemeler, yüzey teknolojileri, beslenme ve bakım, endüstriyel çözümler ve tarımsal çözümlerde sürdürüyor. Adını Aspirin markası ile duyuran Bayer'in dünya çapında genel merkezleri bulunuyor. 2022 itibariyle gelir bazında dünyanın önde gelen beş kimya şirketi; BASF, Dow, LyondellBasell Industries, LG Chem ve Mitsubishi Chemical Holdings oluyor.
KİMYA ŞİRKETLERİNİN İZLEMESİ GEREKEN 4 SEKTÖR TRENDİ
Kimya şirketleri ajandalarını; çevikliği, güvenliği, dayanıklılığı ve verimliliği önceleyerek oluşturuyor. Dijital teknoloji, stratejik bir disiplin olarak öne çıkıyor. Bu yaklaşım, değer zinciri iyileştirmesi yapılmasını ve daha sürdürülebilir bir kimya endüstrisi yolunda adım atılmasını sağlayabilir. Yaklaşık 70 küresel kimya şirketinin 2050 için net sıfır veya karbon nötrlük hedefi bulunuyor. Bu, ciddi ve acil çalışma ihtiyacı doğuruyor. Deloitte tarafından yayınlanan '2023 kimya sektörü görünümü' raporuna göre kimya şirketlerinin izlemesi gereken 4 sektör trendi şu şekilde sıralanıyor:
1- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE İNOVASYON
Emisyon azaltımının ötesine geçmek için inovasyon ve sürdürülebilirliği entegre etme hedefi belirleyici oluyor. Küresel kimya üreticilerinin, belirtilen emisyon azaltma hedeflerine odaklanmaları gerekiyor. Öte yandan, ekosistemi etkilemek için gerçekleştirilen çabalar malzeme veya ürün alternatiflerinin ötesine geçilmeli ve istenen sonuçlara ulaşmak için muhtemelen yeni malzemelerin icadına yol açacak ek yetenekler ve yaklaşımlar geliştirilmeli.
2- PORTFÖY DÖNÜŞÜMÜ
Yakın vadeli portföy eylemi, sektörü uzun vadeli dönüşüm için konumlandırıyor. 2023'e girerken, kimya endüstrisi güçlü mali durumda bulunuyor. Şirketlerin varlık odaklı anlaşma yapmaya doğru bir hareketle sürdürülebilirlik bağlamında ürün portföylerinin uzun vadeli uygulanabilirliğini vurguladıkları bir dönüm noktası yaşanıyor. Stratejik alıcıların iştahını etkileyen; hammadde fiyatları, enerji talebi, tedarik zinciri ve nihai pazar talebi hakkındaki belirsizlik göz önüne alındığında, bu eğilimin ölçeklenmesi daha uzun sürecek. Ancak, mevcut ortamda bu değişimin temelleri atılabilir.
3- TEDARİK ZİNCİRİ
Maliyetleri, karbon ayak izini ve dayanıklılığı dengelemek için yeniden mimari gerekiyor. 2023 yılı boyunca, tedarik zinciri yapılarının yeniden değerlendirilmesi, üreticilerin önümüzdeki 10 yıl için gerekli olan değişiklik ölçeğini karşılaması açısından kritik öneme sahip olacak. Genel olarak, tedarik zincirlerinin dayanıklılığı ile beraber maliyetlerin ve karbon ayak izinin dengelemesi gerekecek. Bu trend, şirketlerin son 30 yıldakinden belirgin şekilde farklı stratejiler düşünmesini gerektirecek zorlu bir eylem olarak öne çıkıyor.
4- DİJİTAL
Gelişmekte olan teknolojiler, değer zinciri iyileştirmelerini ve sürdürülebilirliği teşvik ediyor. Dijital uygulama, kimya üreticilerinin karar verme ortamını değiştiriyor. Üreticiler, içerik tariflerini ve alan bilgisini değerlendirerek, optimize ederek ve özümseyerek malzeme inovasyonunu güçlendirmek ve düşük maliyetli formülasyonları hızlandırmak için dijital teknolojileri giderek daha fazla kullanabilir.
MEVCUTTAKİ VE GELECEKTEKİ YETENEKLERİ ETKİLEYEN SEKİZ UNSUR
Birleşmiş Milletler'in belirlediği Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne ulaşmak için önde gelen birkaç küresel kimya şirketi, 2030'a kadar emisyon seviyelerini, enerji ve su kullanımını azaltmak ve 2050'ye kadar net sıfıra ulaşmak için şimdiden iddialı taahhütler belirledi. BASF, Covestro ve Bayer gibi Avrupalı ve SABIC gibi Orta Doğulu oyuncular, stratejilerini 2030 ve 2050'ye kadar karbon nötr olma olarak tanımladı. PwC, sürdürülebilirliğin sektör için ana oyuncu olduğu günümüzde; yayınladığı 'Kimya Endüstrisi 2030 ve Ötesi' raporunda mevcuttaki ve gelecekteki yetenekleri etkileyen sekiz unsuru şöyle sıralıyor:
ÇSY VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KESİNTİLERİ
* ÇSY güdümlü dönüşüm ve net sıfır taahhütler
* 'Uygunluk' ve 'işletme lisansı'nın ötesinde değer yaratma
KÜRESEL EKONOMİNİN KAYMASI
* Ekonomik gücün gelişmekte olan oyunculara kayması
* Küreselleşmeden uzaklaşma ve ulusal odaklanma
YÜKSELEN EKOSİSTEM ETKİLEŞİMİ
* Ekosistem iş birliğinde artan önem
* Tek durak noktası olarak hareket etmek için tamamlayıcı yetenek oluşturma
* Yükselen yeni oyuncularla tüm değer zincirlerinin yeniden yapılandırılması
TEDARİK ZİNCİRİ AYAK İZİNİN SIFIRLANMASI
* Tedarik zinciri esnekliğinin sağlanması
* Kritik malzemelere erişimin güvenliğini sağlama
YENİ İŞ MODELLERİ
* İş çevikliğine ulaşmak için temel teknolojileri entegre etme
* Müşteri odaklılığı ve ihtiyaçları vurgulamak
* Şirketin özgün kimliği ve değer önermesiyle tutarlı olma
YIKICI TEKNOLOJİLER VE YENİLİKLER
* Yeni ürün geliştirme için teknolojik ilerleme
* Sürdürülebilir ve teknoloji odaklı olmaya yönelik yatırımlar
* Yeni operasyon ve yönetişim yöntemlerinin etkinleştirilmesi
GÜÇLÜ BİRLEŞMELER VE SATIN ALMALAR
* Sürdürülebilirlik odaklı portföy konsolidasyonu ve çeşitlendirme
* Sinerji gerçekleştirme yoluyla hızlı yetenek oluşturma ve kaynak güvenliği
* Gelişmekte olan piyasa oyuncularının uluslararası katılımı
YETENEK SAVAŞI
* Beceri geliştirme gereksinimlerinin yüksek aciliyeti
* Sürdürülebilir kalkınma ve çeşitlilik gündemi
ZORLUKLAR NASIL FIRSATA ÇEVİRİLEBİLİR?
KPMG'nin sektör öngörülerine göre ise kimya endüstrisi gibi yabancı enerji ve ham madde girdilerine bağımlı olan küresel şirketler, kâr marjlarını koruyabilmek için üretkenliği artırmak, yeni teknolojik çözümler geliştirmek ve tedarik zinciri dayanıklılığı oluşturmak için daha fazla yatırım yapmak zorunda kalacaklar. Karbondan arındırma ve döngüsel ekonomiye geçiş gibi Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) eğilimleri, kimya endüstrisi için önemli zorluklarla sonuçlanıyor. Bu zorluğu şirketler fırsata çevirebilir, inovasyonu yönlendirebilir ve endüstride gelecekte değer yaratılmasında önemli bir rol oynayabilirler.