Elazığ'ın Maden İlçesi'nde yapımına başlanan ve 350 milyon dolarlık yatırımla kurulacak cevher işleme tesisi, bölgenin en önemli istihdam merkezlerinden biri olmaya hazırlanıyor. Yeraltı arama galerisi, kuyu, kule, fabrikalar, yönetim ve sosyal tesislerden oluşacak alanda kurulan işletmede yaklaşık 750 kişi çalışacak. Yıllık 1 milyon tonluk bakır cevherinin işleneceği yeni tesisle bu madenin, Türkiye'nin cari açığının kapanmasına her yıl 200 milyon dolarlık katkıda bulunması bekleniyor. Elazığ'da bir araya geldiğimiz Eti Bakır Elazığ İşletme Müdürü Cem Yüceer henüz kurulum aşamasında olan bu büyük yatırımla ilgili sorularımızı yanıtladı.
"TESİSİMİZ ÜÇ YIL İÇİNDE FAALİYETE GEÇECEK"
* Elazığ'daki tesisinizle ilgili çalışmalar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Tesis ne zaman faaliyete geçecek?
Şu anda bizim yaptığımız tesisin kurulumu; yani henüz hazırlık aşamasındayız. Şu an bütün binalarımız geçici. Üç yıl boyunca sürekli olarak yatırım yapacağız. Üç yıl sonra ilk cevheri çıkardığımızda nakit akışımız başlayacak. Yeraltında üç ayrı kütle var. En sığ yeri, yüzeyin 250 metre aşağısında başlıyor. En derin yeri ise 480 metreden başlıyor. Yaklaşık olarak 1,5 -1,6 km boyu, 400 metre eni olan bir boyutu var bakır madeninin. Cevher buradan konsantre halde Samsun tesisimize gidecek ve metal haline orada dönüşecek, işlenecek ve aynı tesiste katot bakır haline gelecek.
* Bu üç yıllık sürecin aşamalarını öğrenebilir miyiz?
Yeraltında bulunan cevherin etrafından dolanan bir yol inşa ediyoruz ve bu yolun çevresinde de galerileri oluşturuyoruz. Bu galerilerden cevheri alıyoruz. Olabildiğince yeryüzü şekillerini korumaya gayret gösteriyoruz. Hem madenin emniyeti açısından hem de artık günümüz madenciliğinde bu bir zorunluluk. Asıl zaman bu aşamada harcanıyor. Cevhere ulaşmak 1.5 -2 seneyi buluyor. Bu sırada orada eş zamanlı olarak fabrikanın da yapılması gerekiyor. Ayrıca yine bu süreçte rampanın ve kuyunun da inşa edilmesi gerekiyor. Kuyu hem havalandırmayı temin eder hem de asansörle cevheri yukarıya çıkarılmasını sağlar. Rampayla kuyunun hemen hemen aynı zamanda, senkronize olarak buluşması gerekiyor.
* Buradaki faaliyette sadece bakır mı çıkarılacak? Başka ürünler de olacak mı?
Cevher, içinde ekonomik ürün ihtiva eden bir kayaçtır aslında. Buradaki polimetalik bir cevher. Yani birden fazla ürün ihtiva ediyor. Öncelikle bakır ve kobalt, sonra bir miktar demir de içeriyor. Ayrıca altın ve gümüş de sayılabilir. Ama teknolojik olarak hepsini, bir anda, ve aynı oranda alamıyorsunuz. Değişik kazanımları oluyor proses sürecinde. Burada üreteceğimiz bakırla yaklaşık 200 milyon dolarlık bir cari açığın kapanmasına katkımız olacak. Şu anda işletilebilir olarak öngördüğümüz miktar 35 milyon ton cevher yani içinde metal içeriği olan kayaç. 35 milyon ton cevherin içeriğindeki diğer metalleri de hesaba eklersek, kabaca söylemek gerekirse 1.1-1.2 milyon ton civarında metal oluyor. 35 milyon ton kayaçtan, 1.1 milyon ton metal elde edeceğiz.
* Madenin üretim hacmi ne olacak?
Burada yapacağımız üretim yılda yaklaşık 30 bin ton metale tekabül ediyor. Şu anki üretimimiz yaklaşık 80 bin ton civarında. Tabii biz bunu üretene kadar belki bazı madenlerimizde üretim bitecek. Diğer madenler yerine burası ikame edilebilecek. Önemli olan sürdürülebilir olmak. Etibakır olarak yılda yaklaşık 350-400 bin ton üretiyoruz. Belli bir miktar kapasite artışına gidebiliriz. 30 bin ton metal 120-130 bin ton konsantre yapar. Yıllık üretime artı 30 bin ton ekleyeceğiz.
* Yapılacak üretimin iç piyasa-ihracat oranı nasıl olacak?
Çok büyük bölümü iç piyasa yönelik ve ihracat çok az olacak. İç talep yüksek. Bakır, yeşil enerjinin olmazsa olmazı. Yenilenebilir enerji sistemlerinde çok fazla kullanılan bir metal olduğu için bakıra çok ihtiyacımız var. Batarya elementlerinde kobaltı, lityumu birbirinin yerine ikame edebiliyorsunuz ama depolanan enerjinin iletiminde bakıra alternatif yok.
İSTİHDAMDA ÖNCELİK ELAZIĞ'IN
* Tesisin Elazığ'a katkıları konusunda ne söylersiniz?
Mart ayında bölgeye geldik ve birbuçuk ay önce başvuru ofisi açtık. Bu süre içinde altı bine yakın başvuru aldık. Buradaki operatörlere eğitim kursları açıyoruz ve belge vermeye çalışıyoruz. Hepsi konusunda yetkin eğitimcilerimiz mevcut. Pek çok gence de meslek kazandırmak istiyoruz. Şu anda her şeyin çok başındayız ancak tam kapasiteye ulaştığımızda 750 kişilik bir istihdam yaratmış olacağız. Ayrıca tüm ihtiyaçları yerelden satın almaya çalışıyoruz. Önce Elazığ diyoruz.
TÜRKİYE'NİN ARKEOLOJİSİNE ETİ BAKIR DESTEĞİ
Toprağın altındaki cevheri ekonomiye kazandırırken aynı zamanda zengin tarihimizi de ortaya çıkarmak ve dünyaya tanıtmak için çalışan Eti Bakır, Harput Kalesi'nin kazı çalışmalarının da sponsoru. Geçtiğimiz ekim ayında ziyaret etme şansı bulduğumuz Harput Kalesi arkeoloji çalışmalarının geldiği noktayı, Harput İç Kale Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç'tan dinledik.
Binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu'nun zengin kültürel mirası ve geleceğe ışık tutan tarihi gün yüzüne çıkıyor. Anadolu'da hâlâ ortaya çıkmayı bekleyen çok sayıda değer var. İşte bu değerleri gün yüzüne çıkarmaya ve Anadolu'nun bu zengin tarihini gelecek ile birleştirmeye kararlı şirketlerden biri de Eti Bakır. Faaliyet sürdürdüğü her bölgede ekonomiyi canlandırmanın yanı sıra doğaya, topluma ve insana katkı sunmayı amaçlayan Eti Bakır, 3 yıldır desteklediği Samsun İkiztepe Höyüğü'nde arkeolojik çalışmalara Elazığ Harput Kalesi çalışmalarını da ekledi.
GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA KÖPRÜ OLACAK
Eti Bakır Elazığ İşletme Müdürü Cem Yüceer, şirketin arkeoloji kazılarına desteğiyle ilgili olarak "Ülkemizin geleceğine verdiğimiz değerin aynısını tarihine ve geçmişine de gösteriyoruz. Anadolu'da yerin altında bakır cevherinin yanı sıra pek çok tarihi cevher de yatıyor. Biz de buradan hareketle yerin altındaki tüm cevherleri çıkarmak, ekonominin yanı sıra tarihe ve kültüre de katkıda bulunmak için ülkemizin arkeolojik kazılarına sponsor olmaya karar verdik" dedi.
5000 YILLIK YERLEŞİM
Harput İç Kale Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç ise Harput Kalesi kazılarıyla ilgili şunları söyledi: "Harput, M.Ö. 3000'lerden başlayıp, M.S. 1900'lere kadar kesintisiz olarak süren yaklaşık 5000 yıllık yerleşime sahip. Harput'ta yaşamın başladığı nokta olarak bilinen kale; sadece bölgesel olarak değil, bilinenlerin ötesinde çok sayıda kültürel varlığı barındıran toplumsal bir yapı aynı zamanda. Döneminin garnizonu olan kale, gizli geçitleri, zindanları, surları, inanç merkeziyle henüz ortaya çıkmamış birçok tarihi içinde barındırıyor. Harput Kalesi'nin UNESCO Asıl Listesi'ne girmesini, Türkiye'nin bu çok önemli değerinin kültür tarihinde hak ettiği yere kavuşmasını istiyoruz" diyerek kıymetli desteklerinden dolayı Eti Bakır'a teşekür etti.
ORCİK YAPIMI İÇİN ZERTERİÇ KÖYÜ'NDEYİZ
Elazığ'ın vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan orcik yapımı için Zerteriç Köyü'nde yaşayan üreticilerden Faik ve Şefika Çetintaş'ın bağına misafir olduk.
Anadolu'nun zengin toprakları bizi bu kez eşsiz bir lezzetle buluşturdu; orcik... Bağbozumu sonrasında orcik yapımı için Elazığ'ın Zerteriç (Değirmenönü) Köyü'ndeyiz. Faik-Şefika Çetintaş ve Mail-Refika Savıcı çiftleri yıllardır geçimlerini orcik üretiminden sağlıyorlar. Yaklaşık 70 dönüm arazisinde tarım ve meyvecilik yapan Faik Bey, son yıllarda orcik üretimine yoğunlaştığını söylüyor. Orcik üretiminde kullanılan tüm ürünleri kendi arazisinde yetiştiren Çetintaş yılda yaklaşık 600 kg üretim yapıyor. Elazığ yöresinin geleneksel lezzetlerinden olan orcik, oldukça zahmetli bir yapım süreci olduğu için son derece sabır ve emek isteyen bir tatlı. Orcik; yaklaşık 50 çeşit üzümün yetiştiği Elazığ'da üzüm şırasından yapılan ve bulamaç olarak adlandırılan karışıma, ipe geçirilen ceviz tanelerinin batırılmasının ardından güneşte kurutulmasıyla elde ediliyor. Yörede eylül ayı sonunda bağ bozumuyla beraber başlayan orcik yapımı, hava koşullarının uygun olması durumunda sonbahar mevsiminin sonuna kadar devam edebiliyor. Orcik, yöre halkının önemli gelir kaynaklarından biri.
(Zerteriç Köyü'nden üreticiler Şefika-Faik Çetintaş ve Refika-Mail Savıcı çiftleri ile orcik yapımı sonrasında...)