USD

38.0618
0.08%

EUR

43.1024
-0.39%

GBP

50.12
0.52%

ALTIN GR

3921.557
-0.95%

BIST 100

9443.19
0.66%

Portre

12 Nisan 2025 11:16

İş dünyasından koleksiyonerliğe, bir Mustafa Taviloğlu hikayesi

MUDO'nun kurucusu ve onursal başkanı; iş insanı ve koleksiyoner Mustafa Taviloğlu, #PlatinPortre'nin nisan ayı konuğu olarak sorularımızı içtenlikle yanıtladı. Yaşamına, iş vizyonuna ve sanata dair konuşan Taviloğlu; “Sanat daha farklı bir görme imkanı sunuyor insana. İnsanları başka türlü görmeye ve düşündürmeye sevk ediyor. Bu da yaşam içerisinde heyecan demek. Daha derin ve farklı bakıyorum sanat sayesinde. Tüm bu tutkumdan dolayı da hiç pişmanlık duymadım” diyor.

İş dünyasından koleksiyonerliğe, bir Mustafa Taviloğlu hikayesi

Platin Dergisi'nin devam eden #PlatinPortre köşesinde bu ayki konuğumuz MUDO'nun kurucusu ve onursal başkanı; iş insanı ve koleksiyoner Mustafa Taviloğlu oldu. Hem iş dünyasındaki özgün vizyonu hem de Türkiye sanat ortamındaki koleksiyoner kimliği ile çok özel ve farklı bir yerde duruyor Mustafa Taviloğlu. Geçmişten günümüze ortaya koyduğu ve yaşamına kattığı her şey bunu kanıtlar nitelikte. Son aylarda, koleksiyonundan yedi farklı mekanda sergilediği 2 bin 500'e yakın eser de onun nitelikli ve eşsiz koleksiyonerliğini gözler önüne seriyor. Buyurun hep birlikte Taviloğlu'nun güzel hikayesine ve derin portresine tanık olalım...

"GERİ DÖNÜŞLER BİZİ MUTLU EDİYOR, İYİ Kİ YAPMIŞIM!"

*Nasılsınız Mustafa Bey, şu ara gündeminizde neler var, kafanızı neler meşgul ediyor?

Teşekkür ederim, kendimi biraz yorgun hissediyorum. Bu sergiler biraz yordu beni. İşimi iyi yapmayı severim fakat sergi yapmak pek benim işim değildi. Sanat eseri alımlarına alışığım, sanatçı muhabbetlerine alışığım ama buna değil. Öte yandan elbette bütün koleksiyonumu sergilemek çok doğru bir iş oldu. 7 farklı yerde, bu kadar işi, bu kadar kısa bir sürede yapmak... Ancak ilk 10 günden itibaren beni üzdü. Bunun yanlış olduğunu çok başında anladım. Keşke en başında anlayıp da süreyi ona göre hesaplasaydık. O zaman doğru iş yapmış olacaktım. Sergi süresini yanlış hesapladık. En başta daha uzun tutmalıydık, işte tüm bu süreç beni yordu ve üzdü. Göze geldik diyelim... Ancak gezenler, görenler ve geri dönüşler de bizi mutlu ediyor. İyi ki yapmışım.

"SON 10 SENEDİR KAFAMDA İŞLERİ DEVRETMİŞTİM"

*Sergiden öncesinde peki, neler yapıyordunuz günlük hayatınızda?

Son üç senedir bu sergiye hazırlanıyordum. Aşağı yukarı son 10 senedir de kafamda işleri devretmiş durumdaydım. Son 5-6 senedir ise ağırlıklı olarak bu işe bakıyordum. Sanat, deniz, balık; daha fazla vaktimi alıyordu. Kendime daha fazla vakit ayırıyordum. Ama kendim dışında en fazla vaktimi alan da bu sanat işiydi. Nasıl yapacağım, nasıl olacak soruları kafamı meşgul ediyordu. Kendimce mutluyum, mutlu bir insanım.

"SANAT SAYESİNDE DAHA DERİN VE FARKLI BAKIYORUM"

*Peki sanat sizin için neden önemli bu kadar?

Bir şey bilerek yola çıkmadım. Sadece sanat farklı bir ortamdı, burada bir şey olduğunu düşünmüştüm. Sanat daha farklı bir görme imkânı sunuyor insana. İnsanları başka türlü görmeye ve düşündürmeye sevk ediyor. Bu da bir yaşam içerisinde bir heyecan demek. Sonra benim işime çok katkısı oldu. Ben arkamda gözüm var derim, işte bu sanata ilgimden dolayı. Baktığımı daha iyi görürüm anlamında söylüyorum bunu. Daha derin ve farklı bakıyorum sanat sayesinde. Tüm bu tutkumdan dolayı hiç pişmanlık duymadım... Biraz mizacım olarak asabiliğim ve tez canlılığım var ama işte sanat bunları da biraz frenledi. Sanat insanları sakinleştiriyor aynı zamanda.

"HER ŞEY EVLENDİKTEN SONRA BAŞLADI"

*Aileniz nasıl bakıyordu tüm bunlara?

Ben kendi hayatımı kendim kazandığım için ailem hiçbir zaman hiçbir şeye karışmadılar. 17 yaşında, liseyi bitirdikten sonra evden çıktım. Kendi hayatımı kazandım ama dürüst satıcıydım, dürüst alıcıydım. Aileme her adımda çok dikkat ederdim çünkü önemli bir ailem vardı, bunun farkındaydım. Ailemden Allah razı olsun... Ancak bizim ailede sanat yoktu. Ben evlendikten sonra başladım bu işe. Zaten eşimin ailesinde gördüm ilk sanatı. Bizim evde tablo yoktu, daha çok gemilerin fotoğrafı vardı, ailenin fotoğrafları vardı. Eşimle beraber başladık, beraber götürdük, sonra da ben devam ettim.

*Karakterinizde en öne çıkan özellik nedir Mustafa Bey?

Alışılmış bir şeyi, yapılmış bir şeyi sevmem. "Dün dünde kaldı cancağızım, şimdi yarına dair yeni şeyler söylemek lazım" sözü varya Mevlana'nın, o beni çok etkiler. Ben ya hep ya da hiççiyim. Spor ve rahat olmayı seviyorum. Her gün yeni bir şey yapmayı severim. Öğrenmeyi, bilmeyi ve haberdar olmayı çok severim. Tezcanlıyım açıkçası.

(Mustafa Taviloğlu ve Ali Demirtaş)

"YAPILMIŞ, DENENMİŞ ŞEYLER İLGİMİ ÇEKMEZ"

*Bir eser alırken veya bir eser sizin dikkatinizi çektiyse o eserde mutlaka ne vardır?

İlk olarak esinlenmenin çalışırken olduğunu hissetmem gerekiyor. Esinlenme, herkeste vardır ama çalışırken gelmiş olması lazım bunun. Yani o eserin dünyalı olması isterim. Kopya olsun istemem. Açıkçası bir eserin özgünlüğüne bakarım, ne kadar özgün? Ne kadar günümüzün işi veya ileriye dönük, bunları önemserim. Eski bir şeyi almamaya çalışırım. Yapılmış, denenmiş şeyler ilgimi çekmez. Fark bulmam gerek.

"AİLE ÇOK ÖNEMLİ VE ÇOK KUTSAL"

*Ailenizle diyaloğunuz ve ilişkiniz nasıl? Çocuklarınıza küçüklüğünden beri sürekli söylediğiniz şeyler oldu mu?

İyi bir insanım, herkesle diyaloğum iyidir. Esasında iyiyim ama bazen de adamı deli ediyorlar, o başka. Ama ailemde deli olmam, aileme karşı bunu yapmam. Ailemle hep beraberiz, torunlarım da var, aile çok önemli ve çok kutsal. O kutsallığa elimden geldiği kadar dikkat etmeye çalışıyorum. Çocuklara öğretilere gelince; dikte ettiğim bir şeyler olmadı ama görmelerini ve hissetmelerini sağladım hep. Mesela oğlum spor aşığı biri, bu benim sayemde oldu. Onu küçük yaşlarda maçlara götürüyordum. Yürümeyi seviyor, denizi seviyor, hep yanımdaydı ve bunları ona hep gösterdim. Ben çok koyu Fenerbahçeliyim, o da çok koyu Beşiktaşlı. Dünya böyle işte... Birbirimize saygı duymamız gerekiyor. Birlikteysek aileyiz ama fikirlerimiz ayrı olabilir.

"OLUMLU BAKIN, ŞÜPHECİ OLMAYIN"

*Şimdiden 20 yaşındaki kendinize ne söylemek istersiniz? Bir de elinizde herkese ulaşacak bir mesaj olsaydı bu ne olurdu?

"Dengeli olmaya devam et" derdim. Her şeyde. Ailene karşı, kendine karşı... Mesaja gelince, "İyi gözle bakın" derdim sanırım. "Olumlu bakın, şüpheci olmayın" derdim. İyi bakın da yanılın... Şüpheci baktığınız zaman iyileri de bozmuş oluyorsunuz.

*Siz vakti zamanında nasıl bir iş insanıydınız peki?

Ben hep tesadüflerle iş insanı oldum. Hayatımı kazanayım diye oldum. İyi bir okulda okudum. Kendi hayatımı kazandım. Vizyonum da hep genişti. Yapılmamışı yapmak isterdim, kazanmayı ve harcamayı çok severdim. Açıkçası ben serbestliği de çok seviyorum.

*Bütün bu anlattıklarınız paralelinde; tüm bu yolculuğa baktığınız zaman nasıl tanımlıyor ve görüyorsunuz bu süreci?

Allah'ıma şükür diyorum. İçimdeki sıkıntılardan ve kötü gözlerden korusun beni. Ben böyle şeylere inanıyorum. Moral çok önemli, fiziğin dışında bir şeyler var. Morali kaybedersek her şeyi kaybederiz. Moralin ehemmiyetini bilen bir insanım.

Demek ki moral diye bir şey varsa nazar diye de bir şey var. Allah kötü güçlerden insanları korusun. Kısacası şükür diyorum, çok mutluyum. Bundan sonrasını da iyi geçireyim. Allah nasip ederse hayatı uzatayım istiyorum çünkü seviyorum.

*Gençler için bir şeyler söylemek ister misiniz?

Mucize yok. Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Bir şeyi bir yerden beklemeyin, kendin kazanacaksın, kendin yapacaksın. Ben de çalışmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Gençler oturdukları yerden hiçbir şey beklemesinler, bir şeyi yaratmaya çalışsınlar.

"TÜRKİYE'YE YENİ BİR SANAT MERKEZİ KAZANDIRMAK İSTİYORUM"

*Bundan sonrası için kaygınız nedir?

Sağlıklı olmak istiyorum. Buna sanırım daha fazla vakit ayırmam gerekiyor. Bir de Türkiye'ye yeni bir sanat merkezi daha kazandırayım istiyorum. Dünyanın her yerinde çok var ama Türkiye'de çok yok. Ben de kendi çapımda bir merkez yapmak istiyorum. Bütün amacım bu. Taviloğlu Koleksiyonu'nun bir merkezi olsun istiyorum. Hem eserlerim muhafaza edilsin hem de bu merkez yaşayan bir merkez olsun...

"ÇOCUKLARIM BENDEN DAHA İYİ YÖNETİYORLAR"

*MUDO'nun şu anki yolculuğunu nasıl görüyorsunuz Mustafa Bey?

Bunu içtenlikle söylüyorum ki çocuklarım benden daha iyi yönetiyorlar. Bu kadar teknolojinin ilerlediği ve herkesin her şeye ulaştığı bir ortamda; Allah nazardan saklasın gayet de güzel götürüyorlar. Oğlum çok önemli bir kültürden geliyor. Hakikaten çok emek verilmiş bir altyapısı var. Bir de babası benim, daha ne olsun? Allah'a şükür, bunu da söylemeden edemeyeceğim.

EN ÇOK OKUNANLAR