Finans sektöründeki teknolojik dönüşüm hiç bu kadar hızlanmamıştı. Türkiye'de 1997'de internet bankacılığı, 2000'li yıllarda ise ilk kez hizmete alınan 'WAP bankacılığı'ndan 25 yıl sonra, şimdi, yapay zeka, üretken zeka, otomasyon, açık bankacılık gibi kavramlar finans sektörüne yön vermeye başladı. Türk finans sektörü uzun yıllar boyunca dijital alanda yaptığı yatırımların, dünyada kendisine kazandırdığı 'öncü' konumunun avantajıyla yeni dönemde de teknolojiyi en iyi kullanan ve en hızlı şekilde adapte olan sektör olmak istiyor. Sektörün isteği küresel öncülük rolünün devam etmesi. Keza son dönemde yapılan yatırımlar ve geliştirilen stratejiler de hep bu yönde. Ve elbette iklim değişikliği... Finans sektörünün geleceğinde önemli bir rol de iklim değişikliğine karşı alınan önlemler kapsamında uygulamaya konulan yol haritaları olacak. Sürdürülebilirliğin finansmanında önemli bir rol oynayan bankacılık sektörü gerek Avrupa Yeşil Mutabakatı gerek Türkiye'nin 2053 Net Sıfır hedefi doğrultusunda son derece önemli çalışmalar yapıyor, stratejiler geliştiriyor. Bakanlıklar ve BDDK, SEDDK gibi düzenleyici kurumlarla yapılan çalışmaların yanı sıra uygulamaya yönelik alınan kararlar finans sektörünün geleceğinde önemli bir rol oynayacak.
Kuşkusuz teknolojinin ve kullanıcı alışkanlıklarındaki değişikliğin getirdiği bu yeni dinamikler şimdinin ve geleceğin rekabet stratejilerinde önemli bir yere sahip. CEO'lar yapay zeka ile uyuyor, otomasyon ile uyanıyor. Ancak elbette daha çok perakende finansı etkileyen bu gelişmelerin yanında finans sektörünün sağlığı da son derece önemli bir nokta. Platin Dergisi olarak bu sayımızda finans sektörünü masaya yatırdık ve rekabetteki yeni koşulları, finans sektörünün yeni odaklarını araştırdık. Bankacılık, finansal teknoloji ve sigorta sektörlerine yönelik yaptığımız haberlerde önümüzdeki dönemin rekabet stratejilerini, gelişme alanlarını ve yeniliklerini araştırdık.
SADELEŞME DEVAM EDECEK
Yeni döneme geçmeden önce, halihazırdaki durumumuza ve beklentilere de bir göz atalım. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek haziran ayında Türkiye Bankalar Birliği'nin Yönetim Kurulu Toplantısına katıldığında Türkiye ekonomisinin yanı sıra Türk bankacılık sektörünün geleceği ile ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek konuşmasında, bankacılık sektörünün Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın programına çok güçlü destek verdiğini kaydederek, bu gerçek destekten dolayı müteşekkir olduklarını söylüyor ve "Makroekonomik finansal istikrarı sağlandığında ve bu program başarılı olduğunda bankacılık sektörü bundan olumlu etkilenecek. Sektör düzenlemelerde sadeleşme bekliyor, biz de sadeleşme sürecine devam edeceğiz" diyordu. Bakan Şimşek bankacılık sektörünün gücünü de vurgulamayı ihmal etmedi. Şimşek, yurt dışı borçlanmalarda artık çok daha uygun vadelerle ve faiz oranlarıyla borçlanılabildiğini, bankacılık sektörünün yurt dışında 4,7 milyar dolarlık sermaye benzeri kaynak sağladığını belirterek, "Küresel piyasalardan yaklaşık 5 milyar dolarlık uzun vadeli ve sermaye benzeri kaynağı makul maliyetlerle Türkiye'ye çekebildiyseniz bu, sektörün sağlamlığını ve güvenilirliğini yansıtıyor. Bu programın getirdiği birtakım maliyetler, ağırlıklar, yükler var, farkındayım ama ben inanıyorum ki bu programın sonucunda bu tür kanallardan çok daha güçlü destek bulabileceksiniz" ifadelerini kullandı.
(Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek)BANKACLIKTA AKTİF BÜYÜKLÜK 28.5 TRİLYON TL'YE ÇIKTI
Rakamlar ise sektörün güçlülüğünün önemli bir göstergesi. Yılın ilk yarısını baz alarak baktığımızda sektörün aktif büyüklüğü yıllık bazda yüzde 46.9 artışla 28 trilyon 56.2 milyar TL gerçekleştiğini görüyoruz. Aktiflerin yıllık artış hızı yüzde 46.9 ile Kasım 2021'den bu yana ki en düşük seviyede gerçekleşirken, söz konusu gerilemede kredilerin yıllık artış hızının gerilemesi etkili oldu. Krediler bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 38.4 oranında artarak 13 trilyon 851.9 milyar TL gerçekleşirken, kredilerin yıllık artış hızı Aralık 2021'den bu yana ki en düşük seviyeye geriledi. Uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının ve kredi faizlerinin yükselmesinin yanı sıra kurdaki sakin seyir de kredilerdeki yavaşlamada etkili oluyor. Aktif büyüklüğünün yüzde 49.4'ünü krediler, yüzde 16.4'ünü menkul değerler portföyü, yüzde 13.4'ünü nakit rezervler ve yüzde 20.9'unu diğer aktifler oluşturdu.
KREDİLER YAVAŞLADI
2024'ün ikinci çeyreğinde toplam kredilerin yüzde 76.7'sini oluşturan ticari krediler, yıllık bazda yüzde 35.6 artarak 10 trilyon 621.5 milyar TL gerçekleşti. Bireysel krediler ise yıllık bazda yüzde 48.2 artışla 3 trilyon 230.3 milyar TL'ye yükseldi. Faiz oranlarındaki yükselişle birlikte bireysel kredilerin yıllık artış hızındaki yavaşlama ikinci çeyrekte de devam ederken, ticari kredilerin yıllık artış hızındaki düşüşün ise ikinci çeyrekte belirginleştiği ve kredilerin yıllık artış hızındaki gerilemede belirleyici olduğu görülüyor. Böylece ilk çeyrekte yüzde 64.4 olan bireysel kredilerin yıllık artış hızı yılın ikinci çeyreğinde yüzde 48.2'ye geriledi. İlk çeyrekte yüzde 48.4 olan ticari kredilerin yıllık artış hızı ise ikinci çeyrekte yüzde 35.6'ya geriledi. Mevduatlar 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 41.3 artarak 16 trilyon 465.6 milyar TL gerçekleşti. Mevduatın yıllık artış hızı 2024 yılının ilk çeyreğindeki yüzde 55.4'ten ikinci çeyrekte yüzde 41.3'e geriledi. Mevduatın yıllık artış hızındaki gerilemenin sürmesinin etkisiyle mevduatın krediye dönüşüm oranı ise ilk çeyrekteki yüzde 83.6'dan ikinci çeyrekte yüzde 84.1'e yükseldi.
KÂRLILIKTA FAİZ ETKİSİ
Yılın ilk yarısında faiz dışı gelirlerdeki artış hızlanırken, faiz gelirlerinde de yıllık bazda hızlı artış yaşandığı görülüyor. 2023 yılının ikinci yarısında TCMB'nin hızlı faiz artırımları sonrasında bankacılık sektörünün net faiz gelirleri düşmeye başlamıştı. 2024 yılının ilk çeyreğinde yeniden artışa dönüşen net faiz gelirlerinin ikinci çeyrekte güçlü bir artış yaşamasında, faizlerin sabit tutulması ve geçen yıldan gelen baz etkisi etkili oldu. Böylece ikinci çeyrekte net faiz gelirleri yıllık bazda yüzde 72.3, faiz dışı gelirler ise yüzde 112.6 arttı. Kredi kullandırımının azalması sonucu kredilerden alınan ücret ve komisyon gelirlerinin yıllık artış hızı ikinci çeyrekte yüzde 57.9 ile 2021 yılı son çeyreğinden bu yana en düşük seviyeye geriledi. Enflasyonla birlikte artan harcamalar sonrası kredi kartı gelirlerindeki artış, sigorta gelirlerinin artması ve bankacılık hizmetlerindeki ücret güncellemeleri sonrası bankacılık hizmetleri gelirleri ikinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 213.3 arttı. Böylece ikinci çeyrekte net ücret ve komisyon gelirlerindeki artış yüzde 182.2 gerçekleşti.
SİGORTADA AKTİF BÜYÜKLÜK 1.7 TRİLYON TL OLDU
Sigorta sektörünün rakamları da bankacılık gibi oldukça sevindirici. Sektörün aktif büyüklüğü yılın ilk yarısında 1.7 trilyon lirayı aştı. Sektördeki prim üretimi yılın ilk yarısında, geçen senenin aynı dönemine oranla toplamda; yüzde 80,7 oranında nominal büyümeyle 380.4 milyar lira oldu. Yılın ilk yarısında hayat dışı branşlarda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 81,3 oranında prim üretimi gerçekleşti. Reel de ise bu oran yüzde 5.7'lik büyümeyle 337 milyar lira oldu. Oto sigortaları toplamda 131,4 milyar lira prim üretimi ile sektörün toplam prim üretiminin yüzde 39'unu gerçekleştirerek, bu anlamda sektörün lokomotifi olmaya devam etti. Sağlık sigortalarında ise altı ayda 63 milyar lirayı aşan prim üretilirken, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100,4 oranında; reelde de yüzde 16,8 büyüme yaşandı. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası'nda ise 6 ayda 19.4 milyar lira prim üretimi olurken, bu alanda reel büyüme 42,3 oldu. Sektördeki 2024 hedefi ise yüzde 80 oranında büyüyerek enflasyonun üzerinde performans göstermek ki bu da yıl sonunda 900 milyar liraya ulaşan prim üretimi demek.
DÜZENLEMELER SEKTÖRÜ DESTEKLİYOR
Teknoloji ve iklim değişikliği konusundaki gelişmeler yeni dönemin rekabet kurallarını yazarken düzenleyici kurumların da tüm dikkatlerini bu iki konuya verdiğini söyleyebiliriz. Nitekim BDDK Başkanı Şahap Kavcıoğlu, TBB'nin genel kurulunda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in arkasından yaptığı konuşmada bu iki konuya odaklandıklarını söyleyerek, "Dijital bankacılık hizmetleri, müşterilere daha hızlı, daha güvenli ve daha kullanıcı dostu çözümler sunarken, özellikle mobil bankacılık uygulamalarının yaygınlaşması, uzaktan müşteri edinimi imkanı finansal kapsayıcılığı artırmakta ve bankacılık hizmetlerine erişimi kolaylaştırıyor. Benzer şekilde, ilişkili risklerin de yönetilmesi kaydıyla, yapay zeka uygulamaları gerek müşteri hizmetlerinde gerekse risk yönetiminde hızı, etkinliği ve kaliteyi artırıyor" diyordu. Bankacılık sektörünü ilgilendiren diğer bir dönüşüm sahasının sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye geçiş süreci olduğunu belirten Kavcıoğlu, "Finans sektörü iklim değişikliğinin ve yeşil ekonomiye geçiş sürecinin etkilerine maruz kalıyor. Diğer yandan, yönlendirici ve dönüştürücü gücü sayesinde bu sürecin hızı ve başarısı açısından da kilit bir konumda bulunuyor" açıklamasında bulundu. BDDK olarak, dönüşüm süreçlerinin önünü açmak ve karşılaşılan belirsizlikleri ve riskleri azaltarak yönetebilmek için gereken düzenlemeleri hayata geçirdiklerini, gerekli görülen yerlerde buna devam edeceklerini belirten Kavcıoğlu, "Dijital dönüşüm alanında son yıllarda hayata geçirdiğimiz dijital bankaların faaliyet esasları, uzaktan kimlik tespiti yöntemleri, elektronik ortamda sözleşme ilişkisi kurulması, servis modeli bankacılığı, elektronik bankacılık hizmetlerinde işlem güvenliği gibi düzenlemeler bunun en somut örnekleri. Ayrıca, sürdürülebilir finansı da ülkemizin ekonomik ve finansal gelişimi açısından stratejik öneme sahip bir konu olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim. Zira çevresel, sosyal ve yönetişimsel kriterlere uyum uluslararası fon akımlarında yaygın olarak gözetilen bir şart halini almaktadır" dedi.
(BDDK Başkanı Şahap Kavcıoğlu)FİNTEKLERİN POZİTİF ETKİSİ
Türk finans sektörünün dijital hareket kabiliyeti 2000'li yıllardan bugüne son derece yüksek oldu. Ancak küresel olarak yaşanan teknolojik devrimi yakından takip etmek ve bu yenilikçi teknolojiler üzerine yatırım kararları almak elbette kolay değil. Pandemi süreciyle birlikte 20 yılda yaşanacak teknolojik ilerleme 2-3 yıla sığdı. Ve açıkçası pencerenin sonuna kadar açıldığını da görüyoruz. Ancak güvenlik, uyum ve adaptasyon en önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor (Sf 94'teki haberimize bir göz atın). Böyle bir dönemde düzenleyici kurumların hamleleri büyük önem taşıyor. Türkiye'deki düzenleyici kurumlar gelişimin farkında ve elini son derece hızlı tutarak sektörlerin önünü açmaya çalışıyor. Ne var ki asıl işi mevduat toplayıp kredi vermek olan veya riskleri hesaplayarak sigorta poliçesi hazırlamak olan şirketlerin bu düzeyde teknolojik yatırımlar yapması, insan kaynağını bu alana ayırması elbette mümkün değil. Zaten bu ihtiyaç finansal teknoloji şirketlerinin (fintek) doğmasına neden oldu. Türkiye'de de daha çok ödeme sistemleri üzerine yoğunlaşan dev bir fintek ekosistemi oluşmuş durumda. Pazar her geçen gün büyüyor ve yeni oyuncular katılıyor. Açık bankacılığın sağladığı imkanlara açık veri stratejileri ekleniyor. Böylece banka ve sigorta şirketleri fintek işbirlikleri ile ihtiyacı olan alanlarda rekabette yer alabiliyor hatta fark yaratabiliyor. Sf 144'te hazırladığımız dosya haberinde Türkiye fintek ekosistemini ve finans sektöründe oynayacakları önemli rolü detaylarıyla okuyabilirsiniz.
Sektördeki dinamikleri değiştiren bir diğer konu ise yapay zeka ve otomasyon. Halihazırda risk yönetimi, derecelendirme ve dolandırıcılık tespiti gibi konularda kullanılan yapay zekanın kısa bir süre içinde farklı alanlarda devreye girdiğini göreceğiz. Keza TBB, yapay zeka kullanımının düzenlenmesi için BDDK ile birlikte önemli bir çalışma yapıyor. Sigorta sektöründe de özellikle fiyatlandırma ve risk belirleme gibi alanlarda yapay zeka kullanımının başladığını görüyoruz. Sayfa 134'teki haberimizde okuyacağınız gibi bu alanda en doğru stratejiyi izleyecek olan şirketlerin rekabette bir adım öne geçeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
MÜŞTERİ DENEYİMİ TEKNOLOJİYİ YÖNLENDİRİYOR
Bugün kullandığımız akıllı telefonlar sayesinde şirketlerin kullanabileceği veri sayısı o kadar çok arttı ki artık şirketler bu veriler sayesinde 'kişisel hizmet' ve 'müşteri deneyimi' stratejileri üzerinden rekabet savaşı veriyor. Finans kuruluşları da bu akımın öncüleri arasında yer alıyor. Şu anda prematüre olan fikirler ve uygulamalar önümüzdeki dönemde başarı ya da başarısızlığın önemli faktörleri olarak rekabet tarihine yazılacak. Bu gerçeği en iyi bilen şirketler veri ve veri toplama-işleme konusunda önemli yatırımlar yapıyor, özgün stratejiler geliştiriyor. Sayfa 102'te işlediğimiz bu konu için önemli stratejileri haberimizde okuyabilirsiniz.
YENİ KURALLAR YENİ UFUKLAR
Türk finans sektörünün teknolojiye adaptasyonundaki hızı önümüzdeki dönem için hem şirketler hem de kullanıcılar adına önemli gelişmeler vadediyor. Bankacılık, sigorta, fintek ve InsurTech şirketlerinin ürünleri harmanlayarak hizmet yarışına gireceği bir dönemden bahsediyoruz. Geliştirilecek -halihazırda örnekleri uygulanmaya başlandı- SuperApp'ler ile banka, sigorta, alışveriş gibi pek çok hizmeti tek bir uygulamadan yapabileceğimiz bir dönem. Ödeme sistemlerindeki alt yapı yatırımlarıyla birlikte artık kullanıcıların paraya pek de elinin değmediği, finans şirketlerinin ise pek çok fintek ile ortaklıklar yaparak strateji geliştirdiği bir dönem olacak. Bu dönemde doğru stratejiyi belirleyen finans şirketleri rekabette ön plana çıkacak.