Bir Kızıldereli atasözü der ki; "Dünyayı atalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan ödünç aldık." Bu, dünya çapında kırmızı alarm verilen iklim değişikliğindeki bireysel rolümüzün yanı sıra kolektif bir etkiyle yarına güzel bir dünya bırakma sorumluluğunu hatırlatan en net çağrılardan biri. Çok uzun yıllardır gündemde olan iklim değişikliğiyle mücadele çağrısı yanıtsız kalmıyor ancak bu devasa sorun karşısında atılan adımların yetersiz kaldığı da bir gerçek. Bundandır ki endüstrilerin karbon nötr geçişini sağlayan her girişim çok kıymetli. Bu noktada inşaattan otomotive, elektronikten beyaz eşyaya dek pek çok sektörde kullanılan küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 7 ila 9'unu oluşturan, en büyük karbondioksit yayıcılarından biri olan çeliğin 'yeşil çeliğe' dönüşümü küresel iklim geçişini sağlamak için tarihi bir fırsat.

DAHA AZ EMİSYONLA DAHA ÇOK ÇELİK ÜRETİMİNE İHTİYAÇ DUYULUYOR

Zira Uluslararası Enerji Ajansı'na göre 2050 yılına kadar talebin 3 kat artması öngörülen çelik sektörünün emisyon oranının yarı yarıya düşmesi ve ardından düşüş trendini sürdürmesi gerekiyor. Yani daha az emisyonla daha çok çelik üretimine ihtiyaç duyulan bir senaryo mevcut. Tam da böyle bir ortamda çeliği yüzde 95'e kadar karbondan arındıran yeşil hidrojen üretimiyle H2 Green Steel çıkıyor ortaya... 2020 yılında hayata geçen girişim, İsveç'in kuzeyindeki Boden'deki 5 milyon Euro'luk tesisini kurdu. Şirketin kurucusu ve en büyük hissedarı, aynı zamanda İsveçli pil üreticisi Northvolt'un kurucu ortağı ve en büyük hissedarlarından biri olan Vargas Holding.

ÇELİK SADECE BAŞLANGIÇ

2030 yılına kadar 5 milyon tona kadar yeşil çelik üretmeyi planlayan şirket; Electrolux, Miele, BMW Group, Porsche, Mercedes-Benz, Demeter, Lindab, Purmo Group, Ikea'nın en büyük franchise holding şirketi olan Ingka Group gibi pek çok şirketle iş birliği duyurdu. Yani sektör liderlerinin karbon nötr hedeflerine yeşil çelik güncellemesi eklendi. Bu da H2 Green Steel'in yıldızını parlattı. "Çelik sadece başlangıç; yeşil hidrojen alanındaki uzmanlığımız, diğer ağır endüstrileri de karbon nötr hale getirmemize olanak sağlayacak" diyen marka, sürdürülebilirlik hassasiyetine kurum kültüründe de büyük bir yer veriyor ve bunu "Birlikte, müşterilerimiz, yatırımcılarımız ve gezegenimiz için sürdürülebilirliği merkezine alan bir etki şirketi inşa ediyoruz" sözleriyle açıklıyor. Bu kapsamda şirket, daha temiz ve sağlıklı bir gezegene kavuşmak için duyduğu inancı yalnızca çevresel etkiyi, kirliliği ve atığı minimize eden bir üretim süreci kurgulamakla sınırlı tutmuyor ve inancını iş modelinden tedarik zincirlerine dek, bulunduğu topluluklar üzerindeki etkiye kadar her şeyi kapsayan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler ve politikalarda da yaşatıyor.