Ateş, "Bankacılık Söyleşileri" kapsamında AA muhabirine, DenizBank ve sektörün yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dönemindeki çalışmaları hakkında bilgi verirken, geleceğe ilişkin öngörülerini paylaştı.
2020 yılı için büyüme beklentilerinin yukarı yönlü olduğunu ancak salgınla beraber ülkelerde; üretimin durması, tüketim ve güvende düşüş ve artan belirsizlikler sebebiyle büyük bir ekonomik kriz yaşandığını ifade eden Ateş, yaşam ve çalışma şekillerinin etkilendiğini söyledi.
Ateş, salgının yol açtığı sağlık krizinin küresel bazda ekonomi, istihdam ve enflasyon göstergeleri üzerinde ağır baskı yaratmaya devam ettiğini aktardı.
Para politikası tarafında, 2008-2009 finansal krizinden alınan dersler sayesinde merkez bankalarının çok hızlı davrandığına dikkati çeken Ateş, ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi önemli kurumlar ve onları takiben gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalardaki merkez bankalarının, faizi aşağı çekerek ve parasal genişleme ile daralan ekonomik aktiviteye tepki gösterdiğini kaydetti.
Ateş, maliye politikası tarafında ise kredi garantileri, kredi ertelemeleri, vergi ertelemeleri, işveren maliyetlerine yönelik düzenlemeler, çalışanlara ve düşük gelirli vatandaşlara sağlanan sosyal transferlerin öne çıktığını söyledi.
Bunun da ülkelerin bütçe kaynaklarını zorladığını ifade eden Ateş, sonuç olarak dünya milli gelirinin yüzde 14'üne, 12 trilyon dolara ulaşan bir mali destek harcaması yapıldığını ve küresel negatif getirili tahvil stokunun 17 trilyon dolara ulaştığını kaydetti.
Ateş, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
"Global olarak senkronize gerilemenin ve 2020'nin 3. çeyreğindeki hızlı toparlanmanın ardından zorlu dönem 2021'de başlıyor. Gelişmiş ülkelerin tasarrufları, borçlanma olanakları, üretim gücü ve eğitimli nüfus olanakları varken, gelişmekte olan ülkelerde farklı sorunlar mevcut. Mali kaynakları zayıf, emtia (petrol), turizm geliri gibi bağımlılıkları var, dünya genelinde düşük faiz sayesinde yüksek borç yükü altındalar. Dolayısıyla 2021 yılında gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin arasının açıldığını göreceğiz.
Küresel salgın krizi sonrası toparlanma sürecinde sektörler arası ayrışma da çok belirgin olacak. En çok etkilenen yeme-içme, konaklama, ulaştırma, eğlence gibi hizmet sektörlerinde toparlanma 2023'ü bulabilir. Diğer taraftan, aşının yakın zamanda geleceğine ilişkin umut verici gelişmeler olmakla birlikte dünya genelinde aşılama yapılabilmesi için ucuz, üretim kapasitesi yüksek ve lojistik imkanları geniş aşılara ihtiyaç var. Bu durum da salgının yarattığı etkilerin en azından aşıya ulaşabilen ülkeler açısından 2021 yılının ikinci yarısına kadar devam edeceği ve merkez bankalarının kısa vadede politika değişikliğine gitmeyeceğine de işaret ediyor."
- "Yapısal reform programlarının uygulamaya konması kritik öneme sahip"
Hakan Ateş, 2020 yılında küresel ekonomiyi etkisi altına alan küresel salgının yarattığı endişe ve belirsizlik ortamının maalesef büyüme beklentilerini negatif yönde etkilediğini söyledi.
Bu yılın başında küresel ekonomide yüzde 3'lük büyüme beklendiğini hatırlatan Ateş, "Tersine, yılın yüzde 4 küçülmeyle tamamlanması muhtemel görünüyor. Ülkeler, ekonomik sıkıntılarını aşmak için bu süreçte güçlü mali önlem paketleri uygulamak durumunda kaldı. Gelişmiş ülkelerde ortalama GSYH'nin yüzde 20'si, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 6'sı kadar harcama yapıldı. Ülkemizde de bu oran yüzde 12-14 aralığında. Ağırlıklı olarak da kredi mekanizmaları ile hem şirketleri hem hanehalkını desteklemeye çalıştık. Beklentilerin aksine alınan önlemlerin etkisi ile 2020'nin pozitif büyüme ile tamamlanmasını öngörüyoruz." ifadelerini kullandı.
2021 yılına bakıldığında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan (TCMB) gelen açıklamalara istinaden enflasyonla mücadelenin öncelikli hedef olacağını aktaran Ateş, "Bu sebeple yılın ilk yarısında yüksek faiz ortamının devam etmesini ve yavaş bir büyüme bekliyoruz. Yılın ikinci yarısından itibaren ise finansman koşullarındaki rahatlamaya paralel ekonomik aktivitenin toparlanmasını, 2021 yılı genelinde büyümenin yüzde 3-4 aralığında tamamlanmasını bekliyoruz. Sıkı para politikası ve enflasyonla mücadele programının enflasyon üzerindeki aşağı yönlü etkisini, maliyet yönlü baskıların da hafiflemesiyle yılın ikinci çeyreğinden itibaren göreceğimize inanıyorum." şeklinde konuştu.
Ateş, 2020 yılında özellikle altın ithalatı ve turizm gelirlerindeki kayıp sebebiyle cari açığın arttığını bildirdi.
2021 yılında özellikle para politikasındaki sıkılaşma ile ithalatın gerilemesini, mevcut seviyedeki kurun ihracata olumlu yansımasını ve turizm gelirlerinin artmasını beklediklerini aktaran Ateş, tüm bunlar sayesinde cari açığın GSYH'nin yüzde 2'sine kadar gerileyeceğini söyledi.
Ateş, krizlere karşı dayanıklı Türk ekonomisinin, 2021 yılının ikinci yarısına kadar belirgin şekilde hissedilecek olan bu salgın sürecini, sıkı para politikasını tamamlayıcı maliye politikasının yanı sıra dinamik özel sektör ve güçlü bankacılık sektörünün desteğiyle en az hasarla atlatacağına inandığını ifade etti.
Orta-uzun vadede bakıldığında, Türkiye'nin, 1980'lerden beri içinde bulunduğu orta gelir grubundan çıkması için reformlara ağırlık vermesi gerektiğinin altını çizen Ateş, "Önümüzdeki dönemde hızla eğitim, hukuk, vergi sistemi ve istihdam piyasasında yapısal reform programlarının uygulamaya konması kritik öneme sahip." dedi.
- "Bankalar, problemin kaynağı değil, çözümün parçası rolünde"
DenizBank Genel Müdürü Ateş, 2008-2009 krizinin aksine bu dönem mevcutta yaşanan finansal sistemde değil, kamu sağlığı kaynaklı bir kriz olduğunu vurguladı.
Bankaların, ülkelerin maliye politikalarının uygulanmasına özellikle kredi genişlemesi ile aracılık ederek problemin kaynağı değil, aksine çözümün parçası rolünde olduğunu belirten Ateş, "Yılbaşından bu yana TL kredi artışı yüzde 40'ı geçti. Dolayısıyla takipteki kredi oranı artışının 2021 yılında mevcut duruma göre daha yukarıda olacağını öngörüyoruz. Diğer taraftan bankalarımız yüzde 19 sermaye yeterlilik oranları ve ihtiyatlı olmak adına önden yüklemeli karşılıklar ile süreci yönetebilecek durumdalar" dedi.
Ateş, gelirler tarafında, geçen dönemde faizlerdeki gerilemeye paralel net faiz marjında iyileşme sağlandığını ancak tekrar faizlerin yükselme eğiliminin marjları aşağıya çektiğini söyledi.
Faiz dışı gelirler tarafında ise hizmet gelirlerine ilişkin düzenlemenin gelir azaltıcı etkisi olduğunu ifade eden Ateş, "Sonuç olarak, artan karşılıklar ve azalan gelirlerle mücadele, 2021 yılında bankalarımızın önceliği olacak. Artan faiz oranları sebebiyle 2020 yılının sonuna paralel olarak 2021 yılında kredi genişlemesinin yavaşlamasını bekliyoruz. Sektörde TL kredi büyümesinin yüzde 13-15 civarında olmasını, buna mukabil yabancı para kredilerin mevcut 165 milyar dolar seviyesinde kalmasını, TL mevduatların ise faize paralele artmasını öngörüyoruz." diye konuştu.
Ateş, 2021 yılında DenizBank olarak ana stratejilerinden ödün vermeden yola devam edeceklerini söyledi.
Müşterilere sundukları ana avantajın; Türkiye'nin 81 iline yaygın şube ağı, yurt dışındaki bankalar da dahil tüm iştirakler ve destek birimleri arasındaki kuvvetli sinerji, iletişim ve geniş ürün yelpazesi sayesinde sürdürdükleri finansal süpermarket anlayışı olduğunu belirten Ateş, DenizBank'ın hedeflediği müşteri segmentleri için ulaşılabilir şube ve ATM ağının oluşturulması, müşterilerin şube deneyiminin tasarlanması ve kendilerine uygun tekliflerin oluşturulması için büyük veri ve veri analitiğinden faydalanılmasının, 2021'de de stratejilerinin bir parçası olacağını kaydetti.
Ateş, kuruluşundan bu yana destekledikleri niş sektörler turizm, eğitim, sağlık, enerji, altyapı, tarım ve denizcilik sektörlerini desteklemeye, perakende tarafta KOBİ bankacılığı, bireysel bankacılık ve özel bankalar arasında yüzde 45 ile lider oldukları tarım bankacılığı alanında pazar payını korumaya devam edeceklerini bildirdi.
- "2021 ve sonrası için odağımız dijital ve önceliğimiz mobil odaklı hizmetler olacak"
Hakan Ateş, 2020'nin genel anlamda olduğu gibi bankalar için de zor bir yıl olduğunu ancak her kriz döneminde olduğu üzere burada da farklı fırsatların karşılarına çıktığını belirterek, "Yıllar içinde gerçekleşmesini beklediğimiz dijital dönüşümü, küresel salgının etkisiyle birkaç ayda tecrübe ettik. 2020 yılının, dijitalde zorunluluğun yılı olarak tarihe geçeceği düşüncesiyle, biz de önceliğimizi, müşterilerimize en hızlı ve çevik şekilde hizmet vermeye devam edebilmek olarak belirledik ve bu yönde yatırımlar yaptık." dedi.
Yapay zeka, veri bilimi ve blockchain gibi teknolojilerin artık bankalar ve hatta tüm endüstriler tarafından kullanıldığına işaret eden Ateş, DenizBank olarak bu alanlara yatırım yapma konusunda lider bankalardan biri olduklarını söyledi.
Ateş, 2021 ve sonrası için odaklarının dijital ve önceliklerinin mobil odaklı hizmetler olacağını vurguladı.
2021 yılını şekillendirecek gelişmeler içerisinde bankalar için kritik iki karar olduğunu aktaran Ateş, şunları kaydetti:
"Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) dijital müşteri kimlik tespiti konusunda yaptığı değişiklik sayesinde artık herkes şubeye gitme ihtiyacı duymadan banka müşterisi olabilecek. Bu, bankalar ve fintekler arası rekabet şartlarını eşitlemenin yanında potansiyel müşterilerimizin de sağlık endişesi duymadan bünyemize katılması adına kolaylaştırıcı bir adım oldu. TCMB'nin Fonların Anlık ve Sürekli Transferi (FAST) sistemi sayesinde artık e-para kuruluşları gibi bankalar da 7/24 EFT yapabilecek. Bu noktada TCMB ve BDDK'nın Türkiye açık bankacılık ekosistemi için aldığı kararların da sektörü değiştireceği görüşündeyim. Merkez Bankası'nın Bankalararası Kart Merkezi'ni (BKM) bünyesine katarak API teknolojisinin kullanımına bir standart getirmesi ve BDDK'nın yayımladığı yönetmelik ile açık bankacılığın sınırlarını net şekilde çizmesi, bankaların bu alanda fintekler ve diğer tüm teknoloji şirketleriyle iş birliği yapmasının önünü açıyor. DenizBank olarak 380'den fazla API noktamız ile geleceğe hazırız."
- "KOBİ ve tarım bankacılığında şu ana kadar aktardığımız kaynak 50 milyar TL'ye ulaştı"
Hakan Ateş, DenizBank olarak mevsimsel iş yapan ve salgından etkilenen tüm sektörlerin kredilerini yapılandırmaya gayret ettiklerini, 2020 yılı nisan-ağustos aralığındaki 5 aylık dönemde toplam turizm kredilerinin yüzde 42'sinin yapılandırmasını/modifikasyonunu sonuçlandırdıklarını bildirdi.
KOBİ ve tarım bankacılığında şu ana kadar aktardıkları kaynağın 50 milyar TL'ye ulaştığını aktaran Ateş, bu bağlamda tek banka olarak katıldıkları Nefes Projesi ve Çek Ödeme-OPEX Programı kapsamında Kredi Garanti Fonu (KGF) desteğiyle toplam 55 bin KOBİ'ye 6 milyar TL kredi imkanı sağladıklarını kaydetti.
Ateş, salgın sürecinde sadece yeni kredi vererek değil, mevcut kredileri öteleyerek de dükkanlarını açamayan, gelir yaratmakta güçlük çeken KOBİ'lerin ve çiftçilerin yanında olduklarını söyledi.
Bu şekilde yaklaşık 4 milyar TL tutarındaki krediyi de ertelediklerini belirten Ateş, "Üreticinin tarımsal faaliyetini sürdürmesi için 6 aya kadar faizsiz dönem ile finanse ettiğimiz Üretici Kart tarafında yüzde 25 ciro artışı ile de desteğimizi sürdürüyoruz." dedi.
Türkiye'de toplumun tüm kesimlerine ulaşan bir hizmet ağına sahip bir kurum olarak salgın süresince hem çalışanlarının hem de müşterilerinin sağlığını ön planda tutarak kesintisiz hizmet vermeye devam ettiklerini aktaran Ateş, evden/uzaktan çalışma ve sağlık tedbirleri gereğince dijital bankacılık kanalına DenizBank ailesi olarak tam entegre ve yeni normaldeki bankacılık dinamiklerine, değişen geleceğe hazırız olduklarını sözlerine ekledi.