Otomotiv sektörünün kökten değiştiği bu dönemin en önemli konularının başında elbette teknoloji geliyor. Tüketici talepleri, maliyetler, sürdürülebilirlik gibi faktörlerin ivme kazandırdığı dijitalleşme hamleleri sadece otomobillerde değil, aynı zamanda otomobillerin üretilme şeklinde de önemli bir rol oynuyor. MAİS Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş bu noktaya dikkat çekerek, "Dijitalleşme, fabrikalarda devrim niteliğinde bir dönüşüm sağlıyor. Özellikle dijital ikiz teknolojisiyle, fiziksel makinelerin ve süreçlerin sanal bir kopyası oluşturulabiliyor. Bu sayede, olası arızalar önceden tespit edilebiliyor ve üretim süreçleri daha verimli hale getirilebiliyor. Örneğin, bir hata simülasyon üzerinden görülebiliyor ve üretim anında bu hata meydana gelmeden önce gerekli müdahale sağlanabiliyor" diye anlatıyor sektörün üretim tarafındaki etkilerini. Bu sayede hem maliyetler düşüyor, hem de verimlilikte giderek artan bir ivme yakalanıyor.
Çağdaş'ın dijital dönüşümde önemle üzerinde durduğu bir başka nokta da son yıllarda emisyonları azaltmak için motor tiplerinde meydana gelen değişim oluyor. Çağdaş, "Benzinli ve dizel otomobiller yerine hibrit, plug in hibrit ve elektrikli araçlar gibi çok daha çevreci otomobiller görmekteyiz. Dönüşümün hızlı bir şekilde sağlanabilmesi için önemli devlet teşvikleri de veriliyor" diyor.
ŞARJ İSTASYONLARI GELİŞTİRİLMELİ
Türkiye bir otomotiv ülkesi. Kuşkusuz dünyadaki önemli otomotiv üretim merkezlerinden biri konumundayız. Yan sanayisiyle, tedarikçileriyle, yetişmiş insan gücüyle, bilgi birikimiyle uzun yıllardır önemli bir oyuncuyuz. Ve elbette yeni trendler Türkiye'de de hemen karşılık buluyor. Çağdaş, "Türkiye'de de elektrifikasyon en önemli trendlerden birisi haline geldi" diyor ve ekliyor, "Türkiye'de özellikle 160 kW güç ve altındaki elektrikli araçlara sağlanan düşük ÖTV sayesinde, geçtiğimiz yıldan beri elektrikli araçlara yönelim hızlandı. Aynı zamanda halka açık şarj istasyonları bakımından devletin sağladığı ciddi teşvikler sayesinde geçen yıldan beri çok hızlı bir yayılma oldu. Tabii ki şarj istasyonlarının devamlı olarak gelişmesi çok büyük önem arz ediyor."
BAĞLANTILI HİZMETLER YAYGINLAŞACAK
Bu değişim çağında yeni kavramlar da hayatımıza girmiş durumda. Paylaşımlı mobilite ve mikro mobilite açısından Türkiye'nin önemli bir gelişim gösterdiği de ortada. Bu alanda yapılan girişimler başarılı bir şekilde tutunmuş durumda ve şimdilik hizmetler yalnızca büyük şehirlerde sunulsa da zamanla tüm Türkiye genelinde yaygınlaşacağı öngörülüyor. Bağlantılı hizmetler konusunda ise trendi dünyaya kıyasla biraz daha geriden takip ediyoruz. Ancak Çağdaş özellikle bu yıl içinde markaların yavaş yavaş bu hizmetleri duyurmaya başladığına dikkat çekiyor ve "Biz de bağlantılı hizmetler servisini bu yaz itibariyle vermeye başladık. Eylül ayında lanse ettiğimiz Yeni Renault Rafale ve Yeni Renault Captur da bu hizmetlere sahip şekilde gelecek" diyor.
YENİ MODELLERİN BÜYÜK ETKİSİ
Renault, global çapta elektrikli araçlara en erken ve en ciddi yatırımı yapan markalardan biri olma özelliği taşıyor. Çağdaş "Bu vizyonun bir sonucu olarak, 2012'de Fluence Z.E. ile Türkiye'de ilk kez elektrikli bir otomobili pazara sunan marka olduk. Fluence'in ardından, 2014'te ZOE modelimizi piyasaya sürdük. O günden bu yana ZOE, 4 binden fazla satış adediyle büyük bir başarı elde etti ve sektörde önemli bir yer edindi. Renault markası olarak, elektrikli araçlara yaptığımız yatırımlar hız kesmeden devam ediyor. 2023 yılı itibarıyla, efsanevi modelimiz Megane'ı elektrikli versiyonu olan Megane E-Tech ile pazara sunduk. Bu modelle bugüne kadar 3.500'den fazla satış gerçekleştirdik ve 2023 yılında en çok satan 3. elektrikli araç modeli olmayı başardık" diyor. 2023'te Renault bir diğer modeli olan Kangoo E-Tech'i de satışa sundu. Böylece bu modelle birlikte dördüncü elektrikli aracı pazara girdi. Ancak Renault sadece yüzde 100 elektrikli araçlara değil, hibrit teknolojilere de ciddi yatırımlar yapıyor. 2023 itibarıyla, geleceğin teknolojisi olan hibrit motorları Austral modeli pazara sunuldu. Ardından, Yeni Renault Clio'nun hibrit motorlu versiyonunu da Türkiye'deki kullanıcılarla buluşturuldu. Renault, 2024 içinde hibrit araç hamlesini sürdürmeye devam ediyor. Uluslararası Oyun Planı 2027 kapsamında OYAK'ın, Renault Group ile birlikte gerçekleştireceği 400 milyon euro'nun üzerinde yatırımın ilk ve en önemli adımı olan Yeni Renault Duster ile birlikte hem Renault'nun hem de Türkiye'nin uluslararası konumu daha da güçlenecek. Renault, 2027 oyun planında sekiz araç üretmeyi planlıyor. Bu araçlar hibrit ve elektrikli olacak. Bunun dört tanesi ise Türkiye'de üretilecek. Çağdaş, "Bu başarı, OYAK Genel Müdürümüz Sayın Süleyman Savaş Erdem'in büyük çabasıyla gerçekleşti. Renault, Türkiye'yi bir üretim merkezi olarak görmeye başladı. Yeni Renault Duster, hem Türkiye'de üretilecek olması hem de sahip olduğu güçlü miras nedeniyle bizim için çok önemli bir model. Ayrıca, Yeni Renault Captur ve Yeni Renault Rafale modellerimizin lansmanlarıyla birlikte her segmentte hibrit motor seçeneklerini müşterilerimizle buluşturmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yıllarda da hem hibrit hem de %100 elektrikli yeni modellerimizi sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz" diyor.
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ VE SÜREKLİ BAĞLANTILI OTOMOBİLLER
* Otonom sürüş, yapay zekâ, bağlantılı servisler ve elektrifikasyon; son yıllarda otomotiv sektörünü şekillendiren en önemli gelişmelerden oldu.
* Yakın gelecekte de bu değişim ve dönüşümün hızla devam edeceğini söylemek mümkün. Gelecekte otomobiller sürücülerin ihtiyaçlarına anında yanıt veren, kişiselleştirilmiş hizmetler sunan ve sürekli bağlantıda kalabilen teknolojik cihazlara dönüşecek.
* Kullanıcı deneyiminin başında ilk olarak araç içi geliştirmeler yer alıyor. Dokunmatik multimedya ekranlarının daha standart hale gelmesinin ötesinde, bu ekranların işlevlerinin genişlemiş ve daha sezgisel hale gelmiş olması oldukça önemli.
* Yapay zekânın da entegre edilmesi ve giderek gelişmesi aracılığıyla araç içi kişisel asistan; sesli komutlarla müzik seçimi, navigasyon, telefon aramaları ve sunduğu daha birçok farklı özellik ile yolculuk sırasında daha güvenli bir sürüş olanağı sunuyor.
* Benzer şekilde sürüş destek sistemlerinin gelişimi ile bağlantılı ve otonom araçların yaygınlaşması, kullanıcı deneyiminin konfor ve güvenlik açısından gelişimine önemli katkılar sunuyor.
* Gerçek zamanlı trafik bilgileri ve hava durumu verileri sürüş rotalarının belirlenmesinde; otonom sürüş ve araçlar arası bağlantı teknolojisi ise sürücüsüz yolculuğa kadar uzanan konforun gelişiminde anahtar role sahip.