Otomotivin dijital dönüşümü: Geleceğe hazırlık

Otomotiv sektöründeki dijital dönüşüm, çevreci ve teknolojik çözümlerle birlikte hız kazanıyor. Elektrikli araç teknolojileri, sürdürülebilir mobilite çözümleri ve otonom sürüş geleceği şekillendiriyor.

Otomotiv sektörü, hızla dijitalleşen dünyada önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Elektrikli ve hibrit araçlar, sürdürülebilir mobilite çözümleri ve otonom sürüş teknolojileri bu dönüşümün temel taşları arasında yer alıyor. Türkiye'nin bu küresel değişime nasıl uyum sağladığını ve mobilite vizyonunu anlamak, sektörün geleceğini daha iyi kavramak için önemli bir pencere sunuyor. Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış CEO'su Ali Haydar Bozkurt'a göre, sektör şu anda hızlı bir dönüşüm sürecinde. Bozkurt, ülkelerin ve kullanıcıların altyapılarına göre bu dönüşümün farklılık gösterdiğini belirtiyor. "Mobilite kavramı artık çok daha farklı bir hale büründü. Toyota, 2018 yılında araç üreten bir şirketten, herkes için eşit hareket özgürlüğü sunan bir mobilite şirketine dönüşme vizyonunu duyurdu. Bu taahhüt, markanın sektörde öncü konumunu daha da güçlendirdi" diye aktarıyor.

TÜRKİYE OTOMOTİV DÖNÜŞÜMÜNÜ YAKALAMADA HANGİ NOKTADA?

Ali Haydar Bozkurt'a göre Türkiye, otomotiv sektöründeki dijitalleşme ve mobilite dönüşümünü yakalamak adına son yıllarda önemli adımlar atıyor. Bozkurt, Türkiye'nin stratejik coğrafi konumuna dikkat çekiyor ve Türkiye'nin lojistik avantajları ve üretim kalitesinin sadece Çinli değil, Avrupa ve diğer global markalarının da dikkatini çektiğini aktarıyor. Türkiye'de hibrit, şarj edilebilir hibrit ve elektrikli araç üretimi, yerli bir mobilite ekosisteminin oluşturulması gibi adımların, ülkenin bu dönüşümde nerede durduğunu gösterdiğini ifade eden Bozkurt, elektrikli araçlar için gerekli olan şarj altyapısının oluşturulması, şarj istasyonlarının yaygınlaşması ve çevreci araçlara olan teşviklerin artırılmasının bir ihtiyaç olarak öne çıktığını belirtiyor.

TOYOTA'NIN ELEKTRİKLİ VE HİBRİT ARAÇLARDA ATTIĞI ADIMLAR

Bozkurt, "İlk tam hibrit aracımız olan Prius'u 1997'de piyasaya sürdük. O zamandan bu yana bu alanda lideriz. Bugün Türkiye'de hibrit araç pazarında yüzde 61'lik bir pazar payına sahibiz" diye belirtiyor ve Toyota'nın 2026 yılına kadar 6 yeni tam elektrikli model geliştirmeyi hedeflediğini aktarıyor. Toyota'nın gelecekte hidrojen yakıt hücreli araçlara da büyük yatırım yapacağını anlatan Bozkurt, "Bu teknoloji sıfır emisyonla uzun menziller sunarak sürdürülebilir mobilite çözümlerine katkıda bulunacak" diye belirtiyor.

OTOMOBİLLERİN YAŞAMDAKİ YERİ DEĞİŞİYOR

Bozkurt, Toyota'nın herkesin özgürce hareket etmesini sağlayacak çözümler sunma yaklaşımının, robot teknolojisinden otonom araçlara, yapay zeka uygulamalarından mobilite çözümlerine kadar birçok alanı kapsadığını ifade ediyor.

Woven City adlı projeden de bahseden Bozkurt, Fuji Dağı'nın eteklerinde kurulacak bu şehrin, geleceğin şehirlerine öncülük edeceğini vurguluyor. "0 emisyonlu hidrojen yakıt hücrelerinden güç alan ve tamamen bağlantılı bir ekosisteme sahip olan Woven City, günlük yaşamı kolaylaştıracak en son teknolojilerle donatılacak" diye aktarıyor. Ayrıca, E-Care Konsept Aracı ve insansı robot T-HR3 gibi projelerle Toyota'nın sadece otomobil üreticisi olmaktan öteye geçerek insan hayatına yönelik geniş çözümler sunduğunu belirtiyor.

Toyota'nın deneyim teknolojileri konusunda kendini yenileyen bir marka olduğunu söyleyen Bozkurt, bu gelişimin sadece çevreci ve verimli araçlar üretmekle sınırlı olmadığını, aynı zamanda sürüş keyfi ve deneyimini artırmaya yönelik olduğunu ifade ediyor. Bozkurt, otonom araçların yaygınlaşmasıyla araç içi deneyimlerin tamamen değişeceğini, yolcuların araçlarını mobil ofis veya eğlence merkezi kullanabileceğini düşünüyor.

EN ÇOK OKUNANLAR