Otomotiv Sanayii Derneği'nin (OSD) 50'nci Olağan Genel Kurulu, İstanbul Sanayi Odası Fazıl Zobu Meclis Salonu'nda, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, burada yaptığı konuşmada, üretim süreçlerinde yeniliği önceleyenlerin rekabet arenasında bir adım öne çıktığına şahit olduklarını söyledi.
Bakan Kacır, "Araştırma ve inovasyon ekosistemi, planlı sanayi alanları, girişimcilik kültürü ve nitelikli insan kaynağıyla Türkiye'yi küresel bir üretim üssü haline getirdik. Türkiye artık Çin'den sonra Orta Avrupa'ya kadar uzanan kuşakta en fazla çeşit ürünü rekabetçi şekilde en fazla sayıda ülkeye ihraç edebilen ülkedir. Küresel değer zincirlerinin güçlü ve güvenilir halkasıdır. Bakınız Avrupa'nın önde gelen ülkeleri salgının sanayi üretiminde yarattığı tahribatı atlatamamışken ülkemizde sanayi üretimi salgın öncesi döneme göre yüzde 27 artış gösterdi. Bu başarı hikayesi, asla tesadüf değil. Bu tabloda, geçtiğimiz 22 yıl boyunca bu ülke için taş üstüne taş koyan her teşebbüsü tüm mekanizmaları ile destekleyen, özel sektörünü devletiyle bir araya getirerek, omuz omuza çalışmasını mümkün kılan bir anlayışın eserini görüyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, icat ve ihracat gücümüzün önde gelen lokomotiflerinden otomotiv sanayimiz zikrettiğimiz bu tarihi başarılarda elbette özel bir paya sahip." şeklinde konuştu.
Bakan Kacır, sektör paydaşlarının alın ve akıl teriyle, 22 yılda otomotiv üretiminin yıllık 357 binden 1 milyon 365 bine yükseldiğine dikkati çekerek, ihracatın 37 milyar doları aşarak yeni bir rekora ulaştığını anımsattı.
Otomotiv sektörünün zirvedeki konumunu geçen yıl da koruyarak Türkiye'nin ihracat şampiyonu olmayı sürdürdüğünü anlatan Kacır, Bakanlık olarak, sektörün ihtiyaç duyduğu her hususta destek ve teşvikleri harekete geçirmeye devam ettiklerini belirtti.
Kacır, "2002'den bugüne otomotiv ana ve yan sanayisinde gerçekleştirilen yatırımlar için 3 bin 742 yatırım teşvik belgesi düzenledik. 954 milyar liralık sabit yatırımı teşvik ederek 184 bin yeni istihdamın önünü açtık. Otomotiv teknolojilerinde AR-GE ve yenilik kapasitemizin gelişiminde teknoparklar bünyesinde inovatif çalışmalar yürüten 260 firmamız kilit rol üstleniyor. Otomotiv ana ve yan sanayinde faaliyet gösteren 203 AR-GE ve tasarım merkezinde 14 binin üzerinde AR-GE personeli tarafından gerçekleştirilen projeleri destekliyoruz. Türk otomotiv sektörünün marka değerini güçlendirmek ve rekabetçiliğini artırmak adına, küresel otomotiv endüstrisindeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Otomotiv sektörü farklı devrimleri eş zamanlı yaşıyor." şeklinde konuştu.
Sensör, haberleşme ve yapay zeka teknolojilerinin entegrasyonunun, araçları, çevresiyle ve birbirleriyle haberleşen akıllı otonom sistemlere dönüştürdüğüne vurgu yapan Kacır, batarya maliyetlerindeki düşüşün ve enerji yoğunluğu yüksek, uzun ömürlü bataryaların sağladığı genişletilmiş menzilin elektrikli araçları kullanıcılar için daha cazip ve erişilebilir bir alternatif haline getirdiğinden bahsetti.
"ÜLKEMİZ, YENİ MOBİLİTE EKOSİSTEMİ DÖNÜŞÜMÜNE LİDERLİK ETMEYE HAZIR"Kacır, yaşanan eş zamanlı dönüşümlerle beraber geçen yıl 17 milyon elektrikli araç satışının gerçekleştiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Elektrikli araçların küresel otomotiv pazarındaki payı yüzde 20'ye ulaştı. Tüketici tercihleri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla değişiyor. Bu yılın ilk iki ayında hibrit araç satışı bir önceki yıla göre yüzde 74,5, elektrikli araç satışı ise yüzde 71 arttı. Türkiye otomobil pazarında, aynı dönemde hibrit araçların payı yüzde 14,8'den yüzde 28,7'ye, elektrikli araçların payı ise yüzde 6,7'den yüzde 12,7'ye yükseldi. Elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araçların payının mevcut yüzde 17 seviyesinden 2030'da yüzde 35'i aşmasını yüzde 40'lara 50'lere ulaşmasını bekliyoruz. Bu trendin otomotiv tedarik zincirlerinin tüm halkalarındaki firmalar için önemli sonuçlar doğuracağı kaçınılmaz bir gerçek.
İçten yanmalı motorlara kıyasla elektrikli araçlar, daha az sayıda hareketli parçaya ve daha fazla elektronik bileşene sahip. Elektrikli araçların giderek yazılım tabanlı sistemlere dönüşmesiyle girişimcilik ekosistemi ve otomotiv sanayisi arasında işbirliği zemini güçleniyor. Batarya teknolojisinin otomotiv sektöründe temel değer unsuru haline gelmesi batarya tedarik sürecinin üretim planlamasıyla entegre yürütülmesini kaçınılmaz kılıyor. Ülkemiz, son 22 yılda adeta sıfırdan inşa ettiği AR-GE ve inovasyon altyapısı, güçlü ve köklü üretim altyapısıyla otomotiv sektöründe yeni mobilite ekosistemi dönüşümüne liderlik etmeye hazır."