Bankacılık

24 Eylül 2024 09:33

TSKB, SKA odaklı finansman hedefinin yüzde 40'ını gerçekleştirdi

TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç, "2030 yıl sonuna kadar 4 milyar ABD doları tutarında iklim finansmanı ve SKA odaklı 10 milyar ABD doları finansman sağlama taahhüdümüz bulunuyor. 2024 yılı ikinci çeyrek sonuçlarımız itibarıyla SKA odaklı finansman hedefimizin yüzde 40'ını gerçekleştirmiş bulunuyoruz" diyor.

Sürdürülebilirlik alanında ortaya koyduğu tüm çalışmaları yönetim kurulu seviyesinde ele alan ve Sürdürülebilirlik Komitesi gözetiminde yürüten TSKB bugün, yüzde 53 kadın çalışan oranı ve yüzde 52 yönetimde kadın çalışan oranıyla sektörde pozitif ayrışıyor. 0.02 cinsiyete dayalı ücret farkına ek olarak Yönetim Kurulu'nda Çeşitlilik Politikası ile uyumlu biçimde kadın üye oranının yüzde 36'ya yükselmesinden büyük bir mutluluk duyduklarını ifade eden TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç, "2030 yılsonuna kadar 4 milyar ABD doları tutarında iklim finansmanı ve SKA odaklı 10 milyar ABD doları finansman sağlama taahhüdümüz bulunuyor. 2024 yılı ikinci çeyrek sonuçlarımız itibarıyla SKA odaklı finansman hedefimizin yüzde 40'ını gerçekleştirmiş bulunuyoruz" diyor.

* Dünyada ve Türkiye'de bankacılık sektörünün son 10 yıllık dönüşümünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye bankacılık sektöründe 2014 ve izleyen yıllarda ılımlı ve istikrarlı bir büyüme tablosu gözlemlendiğini söyleyebiliriz. 2018 sonrasında regülasyonların arttığını, para politikaları paralelinde krediler ve mevduatlarla birlikte kredi ve mevduat faiz oranları, menkul kıymet tesisine ve liralaşma kapsamında TL mevduatına yönelik destekleyici kararlar alındığını görüyoruz.

Yakın geçmişimizdeki en önemli kırılma noktalarından biri olan pandemiden bu yana bankacılık sektörü alınan kararların etkisinde faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Bütün bu gelişmelere her geçen yıl etkisini artıran iklim krizini de eklediğimizde dünyanın finans lokomotifi bankacılık sektörünün de bu paralelde gelişmeyi sürdürdüğünü bizzat deneyimliyoruz. İklim krizine karşı mücadele çerçevesinde sektörün geliştirdiği sürdürülebilir finansman enstrümanları sayesinde çevre dostu proje ve yatırımlara olan destek de gün geçtikçe büyüyor. Kaynak çeşitliliğinin artması, ESG temalı kaynakların gelişimi, yeni ürünlerin ortaya çıkışı, sürdürülebilir finans çerçevelerinin yaygınlaşmasını örnek olarak verebiliriz.

* Türkiye'de sektörün en önemli bankalarından biri olarak bankanız bu dönüşümünde nasıl bir rol üstlendi?

Türkiye'de iklim ve çevre konusunu gündemine alan ilk kurumlardan biriyiz. İklim değişikliğini temel stratejimiz ve bir başarı kriteri olarak ele alıyoruz. Kalkınma ve yatırım bankacılığı alanındaki birikimimiz, vizyoner yaklaşımımız ve köklü uluslararası iş birliklerimizden güç alan finansman ve danışmanlık çözümlerimizle ülkemizin kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınması için değer yaratmaya odaklanıyoruz.

Uluslararası kalkınma finansmanı kurumlarından temin ettiğimiz fonlar ve sermaye piyasaları aracılığıyla getirdiğimiz kaynaklarla ülkemizin ekonomik, çevresel ve sosyal kalkınması için öncülük ediyoruz. Fonlarımızın sanayicilerle buluşturulması noktasında da kurumsal bankacılık faaliyetlerimiz devreye giriyor. Bu alanda kurumsal bankacılık ekiplerimiz, paydaşlarımıza yeşil dönüşümü anlatmak, firmaların yatırımlarındaki faydaları ortaya çıkarabilmek için mühendislik departmanımızdan uzmanlar ile saha ziyaretleri yaparak, yatırımcıların yeşil dönüşüm yolculuklarında onlara rehberlik ediyor. Enerji ve kaynak verimliliği, döngüsel ekonomi gibi çeşitli temalarla ilişkilendirdiğimiz kaynaklarımızı yatırımcılara aktararak uygun yatırımları mühendislik ekiplerimiz ile sahada değerlendiriyoruz. Hem kendi danışmanlık ekiplerimiz hem de sürdürülebilirlik danışmanlığı alanında uzmanlaşmış iştirakimiz Escarus ile potansiyel gördüğümüz şirketlere de finansmana hazırlık sürecinde iş birliği fırsatı sunuyoruz.

TSKB'yi ayrıştıran bir diğer özellik de Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) odağında şekillendirdiğimiz kredi portföyümüz. Mevcut kredi portföyümüzün yüzde 91'ini SKA bağlantılı yatırımlar oluştururken, yüzde 60'ı ise doğrudan çevre ve iklim yatırımlarını destekliyor.

* Bugün Türk bankacılık sektörünün dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık alanlarında geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz? Önümüzdeki dönemde hangi kavramları konuşmaya başlayacağız?

Türk bankacılık sektörü rekabetin çok yoğun olduğu bir alan. Ekonominin büyüklüğü ve bankacılık sisteminin çok daha fazla kesimlere yaygınlaşma potansiyeli gerek dijitalleşme, gerekse de yeni ürünlerin geliştirilmesi konusunda sektörü dünyadaki muadillerine göre daha ileri taşımış durumda. Türk bankacılık sektörünün dijitalleşme konusunda ülkemizdeki birçok sektöre de ilham verdiği, yenilikçi ürünler açısından da Avrupa'daki birçok ülkeyle yarışır durumda ve hatta bazı alanlarda önde olduğu söylenebilir.

Diğer taraftan son yıllarda etkisini her zamankinden daha çok hissettiğimiz iklim değişikliği konusu da bankacılık sektörünü doğrudan ilgilendiriyor. Öncelikli ihtiyaçlara çözüm noktasında sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve dijital uygulamalara ağırlık verildiğini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde Türk bankacılık sektörünün emisyon azaltımının ötesinde, konuyu ekosistem krizi ekseninde ele almasının gerekeceği bir döneme doğru gittiğimizi söyleyebiliriz. Bu kapsamda yatırımların doğa, doğanın da yatırımlar üzerindeki etkisi daha fazla izleneceği bir dönemdeyiz. Afet dayanıklılığını artırma gerekliliğinin de bankacılık sektörünün gündeminde daha fazla yer edinebileceğini düşünüyoruz.

* ESG ve Yeşil Mutabakat ile ilgili hangi çalışmalara odaklanıyorsunuz?

Nitelikli kalkınma kavramını ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimin iç içe geçtiği bütünsel bir yaklaşımla ele alıyoruz. Bu anlayışla, çevresel konuları olduğu kadar sosyal meseleleri de büyük bir hassasiyetle ele alıyoruz. Sürdürülebilirlik Politikamızın tamamlayıcı politikaları arasında Fırsat Eşitliği ve Kapsayıcılık, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Sorumlu İletişim Politikası bulunuyor. Sosyal uzmanlarımız kredi değerlendirme, tahsis ve izleme süreçlerinde projeleri sosyal boyutuyla ele alıyor. Bunun bir sonucu olarak, Hollanda merkezli bağımsız veri şirketi Equileap tarafından gerçekleştirilen "Gelişmekte Olan Piyasalar Cinsiyet Eşitliği Endeksi"nde en yüksek skoru elde ederek birinci sırada yer aldık.

Fon yapımızın yüzde 80'i sürdürülebilirlik bağlantılı iken kredi portföyümüzün yüzde 90'ı BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) ile bağlantılı, yüzde 60'ı ise iklim ve çevre odaklı SKA'lara destek veren kredilerden oluşuyor.

"YÜKSEK EMİSYONLU SEKTÖRLERİ DÖNÜŞTÜRMEYİ HEDEFLİYORUZ"

2022 yılı NZBA taahhüdümüz sonrası Bilim Temelli Hedefler Girişimi'ne emisyon azaltım hedeflerimizi onaylatarak net sıfır geçiş planımızı belirledik. 2035 yılına kadar kömür finansmanını kademeli olarak azaltmayı, yüksek emisyonlu sektörlerdeki riskimizi aktif yönetmeye odaklandık. Geliştirdiğimiz Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme aracına bir yenisini daha ekledik ve İklim Riskleri Değerlendirme Aracını kredi süreçlerine entegre ettik. Net sıfır taahhüdümüz doğrultusunda yüksek emisyonlu sektörlerden çıkmayı bir seçenek olarak görmüyor, bu sektörlerin de dönüşüm yolculuğunda en önemli paydaşları olmayı, yeşil yatırımlarını finanse etmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, yeşil, sosyal ve sürdürülebilir yatırımlara ek olarak "geçiş finansmanı" kriterlerini de entegre ederek güncellediğimiz Sürdürülebilir Finans Çerçevemizi kısa bir süre önce yayımladık. İklim değişikliği kadar önemli gördüğümüz bir diğer konu da su. Suyun verimli kullanımı ve geri kazanılması gibi temel sanayi yatırımlarının finansmanını içeren suyun finansmanı teması iklim değişikliğini konuştuğumuz ilk günden beri adaptasyon çatısı altında çalıştığımız alanlar arasında yer alıyor. Önümüzdeki dönemde bu alanda finansman sağlamayı hedefliyoruz.

EN ÇOK OKUNANLAR