Sektörler

15 Kasım 2024 11:10

“Yeşil ve dijital dönüşümün takipçisi olacağız"

Dünyanın büyük bir değişim ve dönüşüm içerisinde olduğuna dikkat çeken Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Fikret Kileci, “Pandemi süreciyle başlayan bu değişim, bizlere doğru bildiklerimizin yanlış olabileceğini çok iyi gösterdi.İhracatçılarımız en temelinde bu değişime ayak uydurmanın çabası içinde. En temel gündemimiz ise hem yeşil hem de dijital dönüşümün takipçisi olmak” yorumunda bulunuyor.

Tekstil ve ilgili sektördeki ham maddeler, ihracatımızın en önemli başlıkları arasında yer alıyor. Önemli bir ticaret hacmine sahip olan bu alanda en öne çıkan şehirlerin başında ise Gaziantep geliyor. Biz de Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Fikret Kileci bir röportaj gerçekleştirdik ve Türk tekstil sektörüne, sorunlarına, rakamlara ve Kileci'nin çalışmalarına dair konuştuk. Kileci, Türk tekstil ihracatında 2024 yılını şöyle değerlendiriyor: "Tekstil ve ham maddeleri sektörü yılın ilk 9 ayında 2 milyon ton ürün karşılığında 8.5 milyar dolarlık ihracata imza attı. Geçen yıl aynı dönemde bu rakam 8.7 milyar dolardı. İhracatta geçen yılın aynı dönemine göre az da olsa bir gerileme yaşandı. Küresel ekonomik durumlar ve değişen talep dengesi bunun başlıca faktörleri arasında yer alıyor. İhracattaki veriyi kapasite kullanım oranları ve sanayi üretim endeksi de destekliyor. Sektörün çehresini orta-uzun vadeli planlarla değiştirmemiz gerekiyor. Üretim modelleri dijital ve yeşil dönüşüm ekseninde gözden geçirilmeli."

EN FAZLA GELİR DOKUMA KUMAŞTAN

*Türk tekstil ihracatında öne çıkan ürünler ve ham maddeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Sektör en fazla geliri 1 milyar 719 milyon dolarla dokuma kumaş ihracatından elde etti. Bu ürünü 1 milyar 678 milyon dolarla teknik tekstiller ve 1 milyar 635 milyon dolarla iplik takip etti. Bu kalemler, üretim kültürümüz oluştuğu ve devam ettiği için ihracatta ön plana çıkıyor. Geleneksel ürünlerimizin yanı sıra son dönemde teknik tekstiller alanında yaşanan gelişmeler sektörümüz adına sevindirici.

*İlgili sektörde 2025 yılından ihracat anlamında beklentileriniz ve öngörüleriniz nedir?

Ülkenin en üst kademesinden en alt kademesine kadar herkes, ülke menfaatleri için bir mücadele içinde. Biz ihracatçılar da bu mücadelenin önemli bir parçasıyız. Enflasyonla mücadele özellikle önümüzdeki iki yıl için çok önemli. Orta Vadeli Program'da önemli revizyonlar yapılıyor. Hedefin düzeltilmesi çok doğru ve akıllıca bir adım. Genel düzeyde 2025 yılı için ortaya konan 279 milyar dolarlık ihracata ulaşmak için gayret edeceğimiz aşikâr. Tekstil ve ham maddeleri sektörümüz için ilk hedefimiz, negatif göstergeleri tersine çevirmek. Biliyorsunuz ki sektörümüz için önemli üretim ve ihracat şehirlerimiz büyük bir deprem yaşadı. Sektör olarak önceliğimiz 2022 seviyelerine tekrar ulaşmak. Sektörümüz 2022 yılında 12.9 milyar dolarlık ihracata imza attı.

"GAZİANTEP GEÇMİŞTEN BUGÜNE BİR TİCARET ÜSSÜ"

*Gaziantep Türk tekstil ihracatında neden öne çıkan bir şehir?

Gaziantep geçmişten bugüne önemli bir ticaret üssü... Bu özelliğiyle birlikte asırlardır üretimin odak noktalarından biri oldu. Şehrimizin tekstil ihracatında önemli bir aktör olmasının birden fazla sebebi bulunuyor. Ham madde üretimine yakın olmamız bizi avantajlı kılıyor. Bununla beraber üretim ve ihracat kültürünün şehrimizde yerleşik olması ve uzun yıllardır biriktirdiğimiz know-how, bizim bugün bu konumda olmamızı sağlıyor.

"YENİ DÜNYAYA AYAK UYDURAMAYANLAR SİSTEM İÇERİSİNDE YOK OLACAK"

*İhracatçıların şu an en temel sorunları nedir?

Dünya büyük bir değişim ve dönüşüm içerisinde. Haliyle bu dönüşüm de sancılı oluyor. Pandemi süreciyle başlayan bu değişim, bizlere doğru bildiklerimizin yanlış olabileceğini çok iyi gösterdi. Süreç içerisinde hiçbir kaynağın sonsuz olmadığını öğrendik. Dünyanın her yerinde olan bu değişim dalgası bizleri de etkisi altına aldı. İhracatçılarımız en temelinde bu değişime ayak uydurmanın çabası içinde. Çünkü biz biliyoruz ki er ya da geç bu dönüşüm sağlanacak.

Yeni dünyaya ayak uyduramayanlar sistem içerisinde yok olacak. En temel gündemimiz hem yeşil hem de dijital dönüşümün takipçisi olmak. Bununla beraber küresel ve bölgesel siyasi olayları da yakından takip ediyoruz. Uzun süredir hem globalde hem de yerelde uygulanan daraltıcı para ve maliye politikaları bizi derinden etkiliyor. Ancak bu gibi dönemlerde gerekli finansal enstrümanları kullananlar, yani finansal okuryazarlığı daha yüksek seviyede olanlar, bu durumdan görece daha az etkileniyor. Bu durum da yetişmiş insan kaynağının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

*Tüm dünyanın ve Orta Doğu'nun içerisindeki durumlara bakacak olduğumuzda; Türkiye'nin ihracat anlamındaki şimdiki ve gelecek süreçteki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Olumsuz durumlar ülkemize ve dünyaya nasıl yansır? Transit ve köprü bir konumda olmamız bize ne anlamda geri yansır?

Yakın coğrafyamızda uzun yıllardır süregelen siyasi bir istikrarsızlık mevcut. Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere öğrettiği gibi tek temennimiz başta bölgemizde ve dünyanın geri kalanında barışın sağlanmasıdır. Herkesin özgürce yaşadığı ancak bunu yaparken başkalarının özgürlüğünü ihlal etmediği bir dünyayı diliyoruz. Biz her türlü duruma karşı çözüm geliştirebilen bir milletiz. Bizim genlerimizde bu var. Bölgedeki konumumuzu ticari anlamda aynı şekilde sürdüreceğiz; bu konuda bir şüphemiz yok. Olumsuz bir durum olması halinde ise hem sektörümüzün hem bölgemizin pazar çeşitliliği yüksek düzeyde. Bir ihracatçı kendisi için en uygun pazarları sürekli arar, kovalar ve müşteri çeşitliliğini artırmaya gayret eder.

"KUMAŞLARIMIZI ÖNCE ENDÜSTRİYE KAZANDIRMALIYIZ"

*Türk kumaşı sizce dünyaya açıldı ve gerekli üne ulaştı mı?

Anadolu her alanda çok zengin bir geçmişe sahip. Tekstil alanında da bizlerin bildiği bilmediği geleneksel yöntemlerle üretilen birçok kumaşa sahibiz. Bunların bir kısmı maalesef unutulmaya yüz tutmuş durumda. Buradaki kumaşları önce endüstriye kazandırmamız, sonrasında da ihracat pazarlarımıza taşımamız gerekiyor. Bunun için de önemli tanıtım faaliyetleri yapmamız şart. Ticaret Bakanlığımızın desteklediği tasarım yarışmaları da bu amaca hizmet ediyor.

"DOKU, TEKSTİL SEKTÖRÜNDEKİ YERİNİ HAK EDEREK ALDI"

*DOKU Kumaş Tasarım Yarışması'nın geçmişten günümüze yolculuğunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yarışmanın sektöre yönelik katkılarını özetler misiniz?

Yarışmamız ilk başta kumaş tasarımının değerini ortaya koymak ve genç yeteneklere bir fırsat sunmak amacıyla hayata geçirildi. O günden bu yana katılımcı sayısının artışı ve ortaya çıkan yaratıcı kumaş tasarımları, DOKU'nun sektördeki etkisini her geçen yıl daha da güçlendirdi. Zamanla, DOKU Kumaş Tasarım Yarışması Türkiye'de tanınan bir marka haline geldi ve Türkiye tekstil sektöründeki yerini hak ederek aldı. Bu süreç, bizler için büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Her yıl, farklı kültürlerden gelen tasarımcıların yaratıcılıklarını sergilemesi, yarışmayı zenginleştiriyor ve heyecan verici bir etkinlik haline getiriyor. Ayrıca, DOKU'nun eğitici yönü de oldukça önemli. Yarışmamız, katılımcılara sadece ödül kazanma fırsatı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda atölye çalışmaları, firma ziyaretleri ve mentorluk gibi desteklerle onların gelişimlerine katkıda bulunuyor. Bu sayede, genç tasarımcıların yeteneklerini geliştirmesi ve sektördeki profesyonellerle tanışması için eşsiz bir ortam sağlıyoruz.

"BEYAZ VE MAVİ YAKA İNSAN KAYNAĞINI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMALIYIZ"

*Yeni hedeflerinizden, hayallerinizden ve potansiyel yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Daha önce de sıklıkla üzerinde durduğumuz bir konu var: Artık kaynaklarımız sonsuz değil. Bunu pandemi döneminde anladık. Kaynaklarımızı etkin kullanmamız gerekiyor. Bir dönüşüm şart ancak bu, bir günde akşamdan sabaha olacak bir durum değil. Birey ya da şirket düzeyinde de yapılabilecek şeyler kısıtlı. Geleceğe dair bir projeksiyon ortaya koyabilmek için ilk yapmamız gereken şey envanter çalışması yapmak. Makine-teçhizat olarak, üretim tesisi olarak neyimiz var ortaya koymamız gerekiyor. Bunu yaparken bir yandan da hem beyaz hem mavi yakadaki insan kaynağımızı göz önünde bulundurmalıyız. Sonrasında yüzümüzü globale çevirip, dünyadaki talep durumunun geçmişini, bugününü ve yarınını tespit edip analiz etmemiz gerek. Neyi ne kadar üreteceğimize ancak böyle karar verebiliriz. Yeni yatırımlarımıza bu şekilde yönelmek en akılcı hamle olacaktır. Bu çalışmayı da kamu otoritesi ile birlikte yapmamız ve bunun bir ekonomi politikası haline gelmesi gerekiyor.

EN ÇOK OKUNANLAR