Kurukahveci Mehmet Efendi sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da yaşayan en eski kahve markalarından biri. Kahve kültürünün Osmanlı'dan bütün dünyaya yayıldığını belirten Kurukahveci Mehmet Efendi Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kurukahveci, "Bu aynı zamanda markamızın varlık sebebini ortaya koyan bir gerçek. 153 yıldır Türk kahvesi kokusunu Eminönü'ndeki Tahmis Sokağı'ndan dünyanın 60 ülkesine yayıyoruz" diyor.
"KURUKAHVECİLİK MESLEĞİNE SADIK KALDIK"
Bu uzun ömürde elbette yaşadıkları birçok zorluk olduğunu anlatan Kurukahveci, "İki dünya savaşı gördük. Kahve ithalatının durduğu ekonomik kriz dönemlerinden geçtik. Ancak kurukahvecilik mesleğine sadık kaldık, başka bir alana yönelmedik. Çünkü kahvenin ikramı, kültürümüzde her zaman sevginin, saygının ve konuğa verilen değerin bir göstergesi oldu. Kurukahveci ailesi olarak bizler de bu güzel değerlerle anılmak, her fincan kahveyle kahveseverlerin teveccühüne layık olmak idealiyle çalıştık. Bu uzun yolculukta çiğ kahve çekirdeğinin temininden, kavurma ve öğütmeye, ambalajlamadan dağıtıma kadar her aşamada kalite ve özen kavramları en büyük rehberimiz oldu" ifadelerini kullanıyor.
Kahvenin özen, uzmanlık, tecrübe ve sürekli ilgi isteyen çok özel bir ürün olduğunun altını çizen Kurukahveci; tecrübe ve deneyimin kuşaktan kuşağa aktarılmasının ve sürdürülebilir olmanın en önemli kurallarından biri olduğunu söylüyor. Nitekim Kurukahveci Mehmet Efendi'de de bu bilgi ve birikim kuşaktan kuşağa, babadan oğula, ustadan çırağa aktarılıyor.
"FARKLI DEMLEME METOTLARINA İLGİ ARTIYOR"
Yaptıkları araştırmalarda özellikle gençlerin günün farklı saatlerinde veya farklı okazyonlarda farklı kahveler tercih edebildiğini gördüklerinin bilgisini veren Kurukahveci, sözlerine şöyle devam ediyor: "Türk kahvesinin yeri bizim için ayrı, her zaman baş tacımız olacaktır. Bu geleneğin yurt dışına ve yeni nesillere tanıtılması için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Zira, dünyada farklı demleme metotlarına ilgi artıyor. Bizler de Türk kahvesini yurt dışındaki kahve meraklılarına tanıtmak için yeni projeler geliştiriyoruz."
İNOVASYONLA GELEN MARKALAŞMA
Ne kadar geleneksele sıkı sıkıya bağlı olsalar da yeni tarzlara da açık olduklarını söyleyen Kurukahveci, şunları kaydetti: "Bizim ana misyonumuz kahveseverlere hizmet etmek. Mehmet Efendi 1871'de dükkânı babasından devraldığında, kahveseverler kahveyi çiğ çekirdek olarak alıp, evde tavalarda kavurup el değirmenlerinde öğütürlermiş. Mehmet Efendi, çiğ kahveyi dükkânda kavurup öğütüp, müşterisinin gözü önünde kese kâğıtlarına doldurup satarak önemli bir kolaylık sağlamış. O dönem için çok büyük bir buluş ve yenilikti bu. Mehmet Efendi müşterisini dinleyip ihtiyaçlarını anlamaya çalıştığı için bu yeniliği yapmış. 1980 sonrası döviz darboğazının aşılmasıyla bizim tarafta da büyük yatırım hamleleri başlatıldı. Dudullu, son teknoloji kavurma, öğütme, yeni paketleme teknolojileri, lojistik, ilk ihracatlar bu dönemden sonra oldu. Aynı dönemde ürünlerimizi de çeşitlendirmeye başladık. Bugün ürün portföyümüzde Türk kahvesinin yanı sıra 'Colombian', 'Brazilian' ve 'Ethiopian' filtre kahveleri, öğütülmüş ve çekirdek 'Espresso' kahvesi, 'Press-Pot' kahvesi, kafeinsiz Türk kahvesi ve kafeinsiz filtre kahve çeşitleri de bulunuyor. Başlangıçtan günümüze üzerinde önemle durduğumuz kalite ve özen sayesinde ürünlerimiz kahve tutkunlarının beğenisini kazanmaya devam ediyor."
HER YERDE ULAŞILABİLİRLİK
Gelecek hedeflerinden de bahseden Kurukahveci, her şeyden önce üretimde yüksek kaliteyi tavizsiz bir şekilde korumanın ana amaçlarının başında geldiğini belirtiyor. Bunun için nitelikli çiğ kahve alımlarını sürdürdüklerini, tüm kahvelerde yüzde 100 Arabica çekirdeği kullanmaya devam edeceklerini vurguluyor. Dağıtımda da yaygınlıklarını geliştirerek ulaşılabilirliklerini sürdürmek istediklerini bildiren Kurukahveci, "Ürünlerimizin Türkiye'nin dört bir köşesinde, büyük zincir marketlerden en küçük bakkala kadar her yerde bulunabilmesi için tüm bölge satış ağımızla yoğun çalışmalar yürütüyoruz" bilgisini veriyor.