Yapay zeka dünyasında hızla artan yenilikler, teknoloji dünyasında önemli dijital dönüşümlere yol açtı. Bu değişimle birlikte, 'yapay zeka influencerları' da etkili bir güç olarak karşımıza çıkıyor. Bu influencerlar, yapay zeka alanındaki gelişmeleri takip eden, bu teknolojiyi kitlelere anlatan ve çeşitli sektörlerdeki dönüşümü yönlendiren önemli kişiler olarak göze çarpıyor. Blog yazıları, YouTube videoları, sosyal medya paylaşımları ve podcast'ler aracılığıyla yapay zekanın iş dünyası, sağlık, eğitim ve günlük yaşam üzerindeki etkilerini açıklıyor ve bu alanda farkındalık yaratıyor.
FORD TÜRKİYE ALIN İLE TARZINI YANSITIYOR
Yapay zeka tabanlı bir influencer ile çalışan Ford Türkiye, otomotiv sektöründe bir ilke imza atarak ve inovasyon ve ileri teknolojilere olan bağlılığını bir adım öteye taşıyarak, pazarlama stratejisinde büyük bir yeniliğe imza attı. Ford Türkiye'nin yenilikçi vizyonunu yansıtan sanal influencer Virtual Alin, markanın ruhunu yansıtarak geleceğe ışık tutuyor. Bu vizyoner adım, Ford Türkiye'nin geleceğe dair bakış açısını ve otomotiv sektöründeki liderlik hedefini yansıtan sanal bir marka elçisi olarak Alin'i hayatımıza soktu. Ford Türkiye Pazarlama Lideri Talat İşçioğlu, Alin'in Ford'un marka stratejisinden doğan ve yaşam stili ile personasının bu stratejiye göre şekillenen sanal marka elçisi olduğunu ifade ediyor.
INFLUENCER PAZARLAMASINDA YENİ BİR DÖNEM
İşçioğlu, Virtual Alin'in Ford Türkiye'nin yenilikçi bakış açısının somut bir yansıması olduğunu vurguluyor. "Ford'un ruhu, sanal bir elçide hayat buldu" diyen İşçioğlu, Alin'in sadece görsel bir temsil olmadığını, aynı zamanda varoluşsal olarak markanın DNA'sını taşıdığını belirtiyor. Unreal Engine'in MetaHuman eklentisiyle 3D olarak yaratılan Alin, Türkiye'de marka stratejisinden doğan ilk sanal influencer olma özelliği taşıyor. Alin'in yüzü, Ford'un ileri teknolojilere olan bağlılığını yansıtırken, ilgi alanları ve yaşam tarzı da hedef kitlenin dijital beklentileriyle birebir örtüşüyor. İşçioğlu, bu projeyle influencer marketing anlayışına yeni bir soluk getirdiklerini ve markalarının teknolojik imajını daha da güçlendirdiklerini ifade ediyor.
ALIN İLE GELECEĞE YOLCULUK
Virtual Alin, Instagram'da '@virtualalin' hesabıyla aktif olarak yer alıyor ve burada Ford'un teknolojiye dayalı inovasyonlarını dijital bir yaşam tarzıyla buluşturuyor. Alin'in hobileri ve ilgi alanları, Ford'un marka stratejisine uygun şekilde şekillendirilmiş. Teknolojiye ve otomobillere duyduğu ilgiyle öne çıkan Alin, dijital dünyayı sadece takip etmiyor, aynı zamanda bu dünyanın bir parçası olarak yaşıyor. Otomobil tutkusunu ve yenilikçi bakış açısını her yönüyle yansıtan Alin, markanın geleceğe dönük vizyonunu en iyi şekilde temsil ediyor.
OTOMOTİV SEKTÖRÜNDEKİ İLK SANAL INFLUENCER
Ford Türkiye'nin bu sanal marka elçisi, aynı zamanda 'Türkiye'nin otomotiv sektöründeki ilk sanal influencer'ı' olarak da tarihe geçti. Alin ayrıca Ford Mustang Mach-E ile bir reklam filminde buluşarak Türkiye'nin virtual karakterle yapılan ilk otomotiv reklam filmine imza attı. Bu reklam filmi, Ford'un elektrikli araç segmentindeki iddiasını ve çevre dostu teknolojilere olan bağlılığını gözler önüne serdi. Detaylara indiğimizde Alin'in hobileri ve yaşam stili tamamen Ford'un marka stratejisine göre şekillendi. "Alin, geleceği bugünden yaşatma mottomuzun bir sembolü" diyen İşçioğlu, Alin'in kısa sürede büyük bir başarı elde ettiğini ve hedef kitleyle güçlü bir bağ kurduğunu belirtiyor. Gelecek projelerde Alin'in daha fazla yenilikçi ve etkileyici projeyle izleyici karşısına çıkacağını da müjdeliyor. Ford Türkiye'nin inovasyon yolculuğu hız kesmeden devam ederken, Virtual Alin'in hikayesi de henüz yeni başlıyor.
SANAL INFLUENCER TRENDİNİN MARKALARA SUNDUĞU 7 FIRSAT ALANI
Strateji Danışmanı-Trend Uzmanı Özgür Alaz, Sanal influencer trendinin markalara sunduğu fırsat alanlarını şöyle ele alıyor: "Milyonlarca takipçisi olan sanal influencer'ları, her ay on binlerce ve hatta milyonlarca dolar kazanan sanal influencer'ları görmüşsünüzdür. Hatta belki sosyal medya üzerinden size de 'Siz de kendi sanal influencer'ınızı yapay zeka sayesinde hemen üretin ve kazanmaya başlayın' mesajlı reklamlar ile karşılaşmışsınızdır. Trendleri ve bunun gerisindeki güçleri yakından takip edip tüm bunlar ile stratejiler geliştiren biri olarak sanal influencer'lar trendinin, biz markalara ve iş dünyasına verdiği mesajları 7 madde ile sıralamak isterim.
1-Hayal gücünüzü genişletin: Sanal influencer yaratmak deyince aklınıza direkt olarak güzel bir insan ve bu insanın, bildik influencer'lar gibi yaşamı gelmesin. Sanal dünyada yaşayan karakteriniz neden gerçek dünyanın limitlerine tabi olsun ki? Söz gelimi, moda markasıysanız, bir influencer sizin için kıyafetlerinizle poz verebilir. Sanal influencer ile de aynı şeyi yapıyorsanız, bir şeyleri gözden kaçırıyorsunuz demektir.
2-Sosyal medya sizden daha fazla hayal gücü istiyor: Fotoğraf makinesi icat olduktan sonra resim sanatı dönüştü. Yapay zeka, içerik dünyamıza icat edilen fotoğraf makinesi gibidir. Artık markamızı olabildiğince iyi anlatmak ya da olabildiğince gerçek anlatmak yetmeyecek. Bu içerikler, ilgi çekmeyecek. Yapay zeka devrimi ile içerikler kat kat daha fazla üretiliyor. Bizlerin markalar olarak hayal gücüne dayalı, daha gerçeküstü içeriklere yer açmamız gerekiyor.
3-Temsil edilemeyenleri temsil edebilme fırsatı: Sanal influencer'ların yaratımının kolaylaşması, daha önce iletişim dünyasında temsil edilemeyen yaşamların temsil edilebilmesinin önünü açtı. Üretim maliyeti çıtası azaldığı için sözgelimi nadir hastalıklar yaşayan bireylerin, çeşitli meslek gruplarının veya farklı niş toplulukların temsilleri artık iletişim dünyasında kendisine daha yer bulabilecek.
4-Yapay zeka ile birlikte yaşamak: Yapay zekayı şimdiye kadar kullanıyorduk. Yapay zeka ile işlerimizi daha verimli kılmanın yollarını arıyorduk. Bence, ChatGPT 4o lansmanı ile birlikte yapay zekaya daha insani atıflar da yapmaya başladık. Zaten, ChatGPT bu modeli lanse ederken, yapay zekasına aşık olma fikrinin işlendiği 'Her' filminden bolca alıntı vardı. Yapay zeka ile birlikte yaşıyoruz (gitgide daha fazla) bu evrede.
5-Sanal influencer yaratmak yetmez, sanal dünyalar yaratmak gerekir: Barbie, geleneksel dünyanın sanal influencer'ı gibidir. Barbie'yi Barbie yapan, Barbie'nin dünyasıdır. Mansiyonu, arabası, yaşadığı yer ve verdiği partiler hep Barbie fikrinin devamıdır. Sanal influencer yaratmayı, aslında Barbie yaratmak gibi görün.
6-Sanal influencer'ları iletişimin ötesinde kullanmak: Sanal influencer'lar fikrini neden sadece Instagram'da kullanmak isteyesiniz ki? Sanal influencer'lar; sanal karakterler olarak satış takımınızın eğitiminde, şirket içi hazırladığınız senaryo planlarında, şirket içi dijital dönüşümünüzün iletişiminde vb. de kullanılabilir.
7-Gençlere genççe ulaşmak: Sanal influencer'ların daha genç ve teknoloji meraklısı kitlelerde güçlü bir yankı uyandırdığı görülüyor. Gençlerle ilgi çekici buldukları bir formatta etkileşim kurma fırsatını rakiplerinizden erken keşfetme fırsatınız var."
(Strateji Danışmanı-Trend Uzmanı Özgür Alaz)
GERÇEKLİKLE SANALLIK ÇİZGİSİNDE DANS EDEN YENİ YÜZLER: YAPAY ZEKAHer şey, sosyal medya platformlarının hayatımıza derinlemesine sızmasıyla başladı. Facebook, Instagram, Twitter derken insanlar kendilerine dijital bir dünya inşa etmeye başladılar. Bir yandan günlük yaşantımızı paylaşıyor, diğer yandan ilgi alanlarımızı, beğenilerimizi geniş kitlelere duyuruyorduk. İşte tam da bu noktada, bazı insanlar büyük kitlelerin ilgisini çekmeye başladı; kimileri moda hakkında konuştu, kimileri seyahat önerileri verdi. Başlangıçta oldukça organik olan bu süreç, kısa sürede markaların dikkatini çeker oldu. Yeni medyanın gücünü fark eden markalar ve ajanslar, geleneksel reklamcılığın bir adım gerisinde kaldığını anlamaya başladılar.
MARKALAR VE INFLUENCERLAR: BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜ
Influencer'lar, markalar için reklam bütçelerini günümüzde daha akıllıca kullanmanın bir yolu oldu. Televizyon reklamlarına milyonlar harcamak yerine, hedef kitlenin birebir takip ettiği isimlerle anlaşarak ürünlerini doğrudan kullanıcıya ulaştırmak çok daha verimli bir strateji haline geldi. Aslında bu, markaların pazarlama stratejilerine sızmanın ilk adımıydı. İlk başlarda markalar sadece birkaç popüler influencer'la çalışırken, zamanla bu iş profesyonel bir boyuta evrildi. Artık yüzlerce, hatta binlerce influencer'la yapılan kampanyalar sıradan hale geldi. Zamanla influencer'ların sayısı arttı, içerik bolluğu yaşandı ve sosyal medya platformları reklamlarla doldu taştı. Bir bakıma da büyük bir influencer gürültüsü oluşmaya başladı. Aslında işin başında organik olarak büyüyen influencer oluşumlarında yapaylaşmaya gözlemlenmeye başladı. Kitlelerin açısından güven duygusu ve inanılırlık noktalarında; markalar açısındansa tutarlılık ve ROI noktalarında artık daha kuşkulu bakılan bir noktaya geldi. Bu sırada arka planda muhteşem bir hızla yürüyen bir gelişme, yeni bir trend devreye girdi: Sanal influencer'lar ve yapay zeka influencer'ları.
YAPAY ZEKA INFLUENCER'LARI: GERÇEK Mİ, HAYAL Mİ?
Lil Miquela, Imma, Seraphine... Belki de birçoğunuz bu isimlere aşinasınız. Bu dijital influencer'lar, birer yapay zeka harikası gibi görünüyor olabilirler ama aslında arka planda, yaratıcı ekipler, bilgisayar tasarımı ve algoritmalar yatıyor. Lil Miquela (@lilmiquela) , Los Angeles'ta yaşayan 21 yaşında bir robot. Şimdi bir durup düşünelim, gerçekten mi? Hayır, kurgusal bir karakter. Ama yansıtmaktan çekinmediği huyları var, sevdiği ve sevmediği şeyler, savunduğu haklar gibi... Bir personası var, empati uyandıran. Ve takipçileri onun paylaşımlarını izliyor, günlük hayatını merak ediyor ve hatta onun reklamını yaptığı ürünleri satın alıyor. Yapay zeka influencer'ları, CGI (bilgisayar grafikleri), hareket yakalama ve yapay zeka teknolojileri kullanılarak yaratılıyor. Bu karakterlerin en büyük avantajı, insan influencer'lar gibi yorulmuyor, hata yapmıyor ve sürekli aktif olabiliyor olmaları. Ayrıca markalar, bu dijital varlıkların görüntüsünü ve kişiliğini tam kontrol altında tutarak istedikleri mesajı kusursuz bir şekilde iletebiliyorlar. Prada, ve Calvin Klein gibi markalar, kendi yarattıkları veya anlaştıkları sanal influencerlarla kampanyalar yürütmeye çoktan başladılar bile.
SANAL INFLUENCER'LARIN AVANTAJLARI: NEDEN YAPAY ZEKA?
Bu dijital kişiliklerin en büyük avantajlarından biri, insan sınırlarının ötesine geçebilmesi. Lil Miquela gibi bir influencer, dünyanın herhangi bir yerinde 'yaşayabilir', her dili konuşabilir ve asla yaşlanmaz. Bu özellikler markalar için büyük bir fırsat anlamına geliyor. Örneğin, aynı influencer'ı farklı ülkelerde kullanarak, dil bariyerini aşabiliyor ve küresel çapta aynı karakteri pazarlamada kullanabiliyorlar. Bir diğer büyük avantaj ise kontrol; markalar, sanal influencer'ların her hareketini yönetebiliyor. İnsan influencer'lar gibi skandallardan etkilenmiyorlar ve içerikleri kusursuz bir şekilde markanın taleplerine göre hazırlanıyor. Her ne kadar bu dijital varlıklar markalara büyük fırsatlar sunsa da, riskler de yok değil. Şeffaflık ve güven konusu büyük bir endişe kaynağı. İnsanlar, sahte ya da yapay içerikleri ayırt edememeye başladığında, bu markalar üzerinde olumsuz bir algı yaratabilir. TikTok, platformunda sanal influencer'lar kullanarak reklamcılıkta yeni bir döneme adım atıyor gibi gözüküyor. Geliştirdiği AI avatarlar, TikTok Shop satıcılarının ve reklamcıların hazırladığı senaryoları okuyarak ürün tanıtımları yapacak. Henüz test aşamasında olan bu özellik, insan influencer'larla rekabet edebilecek yapay zeka yaratıcıları sunmayı amaçlıyor.
GELECEKTE HİBRİT BİR YAPI OLUŞACAK
Yakında hayatımıza gerçekten de sanal karakterler mi yön verecek? Yapay zeka influencer'ları, şu an için insan influencer'ların yerini tamamen alacak gibi görünmüyor. Ancak kesin olan şu ki, sosyal medya dünyasında hibrit bir yapı kurulacak: İnsan ve dijital influencer'lar bir arada var olmaya başladı bile. Markalar, bu iki gücü birleştirerek hedef kitlelere daha etkili bir şekilde ulaşabilecekler. Sonuç olarak yapay zeka günümüzde birçok alanı yönlendirmeye başladığı gibi yapay zeka influencer'larının yükselişi, pazarlama dünyasında da yeni bir dönemin ufukta olduğunu gösteriyor. Ancak bu dijital personalar ile kurulan bağın ne kadar güçlü olacağı ve insanların bu trendi ne kadar benimsediği önümüzdeki dönemlerde daha netleşecek.
(Atlas Space CEO'su Burçin Gürbüz)