Yapay zekanın yasallaşması ve düzenlenmesi konusunda 2024 yılında hem dünyada hem de Türkiye'de önemli gelişmeler yaşandı. Avrupa Komisyonu tarafından yapay zeka sistemlerinin piyasaya arzı, hizmete sunulması ve bazı uygulamaların yasaklanmasına dair kuralları belirleyen 'Yapay Zeka Hakkında Uyumlaştırılmış Kurallar Getiren ve Bazı Birlik Yasama Tasarruflarını Değiştiren (AB) 2024/1689 sayılı Tüzük', 1 Ağustos 2024'te yürürlüğe girdi. Böylece dünyanın ilk kapsamlı düzenlemesi olan Yapay Zeka Yasası (AI Act) ile Avrupa Birliği sınırları içinde geliştirilen veya kullanılan yapay zeka sistemlerini kapsayan ayrıntılı bir düzenleme getirildi.
TÜRKİYE'DE SON DURUM
Yasada, yapay zeka sistemleri için risk seviyelerine göre risk sınıflandırması yapıldığı dikkat çekiyor. Örneğin; insan haklarını ihlal eden sistemlerin yasaklandığı, sağlık, eğitim, altyapı gibi kritik alanlarda kullanılan yapay zeka uygulamalarının ise denetleneceği vurgulandı. Sohbet botları gibi sistemlerin ise şeffaflık kuralları çerçevesinde kullanılabileceği açıklandı. Bu denetimler sonucunda belirtilen kurallara uyulmaması durumunda çok ciddi para cezası yaptırımlarının gerçekleştirileceği de aşikâr. Halihazırda Türkiye'de yapay zeka odaklı bir yasa bulunmasa da yapay zeka teknolojilerinin etik biçimde kullanılmasına yön vermek, gizlilik haklarının ihlal edilmesini önlemek ve verilerin korunmasını sağlamak amacıyla Haziran 2024'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Yapay Zeka Kanunu tasarısı sunuldu.
ETİK VE YASAL ZORLUKLAR BULUNUYOR
Hukuk dünyası, yapay zeka odaklı uygulamaların artışıyla farklı fırsatlarla karşı karşıya... Yapay zeka teknolojileri her ne kadar iş süreçlerini daha verimli kılsa da beraberinde etik ve yasal zorlukları da getiriyor. Bu noktada dikkat edilmesi gereken beş önemli konu gündeme geliyor.
1-Veri koruma ve etik: Yapay zeka firmalarının kullandığı veri setleri, kişisel verileri koruma açısından yeni hukuki soruları gündeme getiriyor. Özellikle, veri koruma düzenlemeleri ve GDPR gibi küresel standartlar, avukatların bu alanı yakından takip etmelerini gerektiriyor.
2-Fikri mülkiyet hukuku: Yapay zeka teknolojileri, özellikle görüntü üretiminde kullanılan veri setleri ile ilgili davalarda fikri mülkiyet ihlallerine yol açabiliyor. Bu konudaki yasal süreçler, gelecekte yapay zeka modellerinin nasıl eğitileceğine dair yeni yasal düzenlemeler getirebilir.
3-Teknoloji entegrasyonu ve risk yönetimi: Yapay zeka teknolojilerini hukuk bürolarına entegre etmek, etik standartlara ve müvekkil ihtiyaçlarına uyum sağlama gerekliliğini doğuruyor. Aynı zamanda teknolojinin potansiyel riskleri de dikkatlice analiz edilmeli.
4-Düzenleme ve uyumluluk: Yapay zekanın gelişimiyle birlikte yeni düzenlemelerin ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor. Hukuk profesyonelleri, hem kendi firmalarının hem de müvekkillerinin bu yeni yasal düzenlemelere uyumlu olmasını sağlamak için hazırlıklı olmalı.
5-İş modeli inovasyonu: Yapay zeka teknolojilerinin hukuki sektöre etkisi, hizmet sunumu ve iş modellerini yeniden düşünmeyi gerektirecek. Firmalar yapay zeka teknolojilerini müvekkil hizmetlerini iyileştirmek ve operasyonel verimliliği artırmak için kullanmanın yollarını keşfetmeli.