Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın mart ayında yaptığı açıklama, Türk tarım sektörü için önemli bir dönüm noktası oldu. Bakan Yumaklı, bu yılın eylül ayı itibarıyla bitkisel üretimin üç yıllık dönemler bazında planlanarak gerçekleştirileceğini açıkladı. 2024-2028 yılı yol haritasını belirlediklerini açıklayan Yumaklı, sektörün tüm paydaşlarıyla mutabık kalınarak hazırlanan yol haritasının özünü şöyle anlatıyor: "Hazırladığımız 2024-2028 yol haritası her şeyden önce 'planlamayı' içeriyor. 2024 yılı başından itibaren hayvansal üretim ve su ürünleri konusunda planlı üretimi tüm alt başlıklarıyla hazırladık, hayata geçiriyoruz. 2024 Eylül ayından itibaren de bitkisel üretimde planlama aşamasına geçmek istiyoruz. Bu geçişle birlikte nerede, ne kadar üretim yapılacak artık belli olacak. Üretim planımızın merkezine su konusunu aldık. Tarımsal planlama her sene üç yıl sonrası için yapılacak. Böylece çiftçi önünü görecek ve ne ekeceğini üç yıl önceden bilecek." Bakan Yumaklı'nın açıkladığı bu strateji, yıllardır Türk tarım sektöründen istenilen verimin alınamaması probleminin çözümü için atılmış çok önemli bir adım olacak. Ancak elbette konu sadece planlama değil, bu planlamanın nasıl yapılacağı... İşte bu noktada dünyada bir örneği olmayan üretim modeli için kollar sıvanmış durumda. Bakan Yumaklı, yeni sistemin alt yapısını şöyle anlatıyor: "Uydu görüntüleri İHA'lar ve farklı görüntüleme sistemleri ile bir araziden ne kadar üretim gerçekleşebileceğini çok küçük bir yanılma payı ile hesaplayacağız ve üretime göre destekler bu sayede verilebilecek. Mayıs ayında bu uygulama ile ilgili olarak pilot bölge olan Mardin'in sonuçlarını alacağız. Olumlu sonuçlar yakaladığımızda yapay zeka ve veriye dayalı sistemler ile verimli üretimin önünü açacağız."
SİSTEMİN TEMELİ 2019'DA ATILDI
"Uydudan gelen verileri yapay zeka işleyecek ve elde edilen sonuçlarla verim artışı sağlanacak" cümlesi, konuyu takip etmeyen pek çok kişi için oldukça hayal ürünü gibi gelebilir. Ne var ki bu sistemler halihazırda kullanılıyor. Türkiye'de devlet destekli hassas tarım çalışmaları 2000'li yılların başında başladı. İlk olarak 2002'de Ankara Atatürk Orman Çiftliği'nde Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü (MAE) tarafından 'Hassas Tarım Teknikleri Kullanılarak Hububat Ekim Alanlarında Verime Etki Eden Değişkenliklerin Belirlenmesi' projesi yürütüldü. Bu projenin uygulamaya aktarılması amacıyla 'Çukurova'da Sulu Mısır Tarımında Uydu ve Bilgi Teknolojileri Destekli Alana Özgü Değişken Oranlı Gübre Uygulaması ve İşletimi' projesi başlatıldı ve üç yıl devam eden çalışma sonuçlarına göre taban gübresinden ortalama yüzde 40, üst gübreden ise yüzde 5-22 arasında tasarruf sağlandı. Halen Konya ve Konya gibi erozyon ve kuraklıkla mücadele eden iller başta olmak üzere Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde hassas tarım yaygınlaştırma çalışmaları yürütülüyor. Bu anlamda bir diğer önemli çalışma ise Hassas Tarım ve Sürdürülebilir Uygulamaların Yaygınlaştırılması Projesi (HASSAS). Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ve TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü iş birliği ile geliştirilen GAPHASSAS yazılımı kullanılarak 9 ildeki (Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Mardin, Diyarbakır, Siirt, Batman, Şırnak) bin çiftçi ile yapılan eğitim çalışmalarında sadece bir sezonluk pamuk üretim alanlarında yaklaşık 10 milyon dolar gübre tasarrufu sağlanabileceği ve su kaynaklarının nitrat kirliliğinden korunabileceği görüldü. Temelleri 2019'da atılan bu proje ile elde edilen veriler, Bakan Yumaklı'nın yeni tarım stratejisinde önemli bir dayanak noktası oluşturuyor. Geçen yıl devreye alınan Tarım Cebimde isimli uygulama da Bakanlığın geliştirdiği bir örnek olarak verilebilir. Tarım Cebimde uygulamasından bugün 400 bin üretici yararlanıyor. Üretim planlaması için tasarlanan uygulamaya, tarımsal sulama modülü eklendi.
DEĞİŞİM İHTİYAÇTAN ÖTE BİR ZORUNLULUK
Kuşkusuz açlık ve kıtlık dünya tarihinin önemli bir bölümüne hükmetmiş iki önemli gerçek. Nüfus artışı, coğrafi anlaşmazlıklar, finansman yetersizliği ve yanlış uygulamalar, bu iki hayati etkenin insanlığı sürekli tehdit etmesinde önemli rol oynuyor. Üstelik iklim değişikliğinin etkileri de artık tarım sektöründe kendini iyice hissettirmeye başladı. Birleşmiş Milletler (BM) dünya nüfusunun 8 milyarı aştığını açıklarken, 2050'de ise nüfusun 10 milyara ulaşacağını tahmin ediyor. BM Gıda Örgütü (FAO) ise 2050'deki nüfusun kıtlıktan korunması için 2006'dan itibaren tarım üretiminin yüzde 70 daha fazla olması gerektiğini söylüyor. 191 ülkenin benimsediği Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Hedefleri'nin ikinci maddesi, 'açlığı bitirmek, gıda güvenliğini sağlamak, beslenme imkanlarını geliştirmek ve sürdürülebilir tarımı desteklemek' olarak belirlendi. Ancak 2030'a sayılı günler kala bu hedefin hâlâ çok uzağındayız. Üstelik 21'inci yüzyılda tarım ve gıda sektörü birçok zorlukla karşı karşıya. Artan nüfusu daha küçük (ve daha yaşlı) bir kırsal iş gücü ile beslemek için daha fazla gıdanın yanı sıra başta tekstil sağlık ve kimya olmak üzere pek çok sektöre girdi üretmesi gerekiyor. Dünya genelinde küresel iklim değişikliğinin ana sebeplerinden biri olan sera gazı emisyonuna yol açmadan, biyolojik çeşitliliği yok etmeden, giderek artan nüfusun adil biçimde erişebileceği sürdürülebilir bir gıda güvenliği sisteminin geliştirilmesi artık bir zorunluluk.
TÜRKİYE TARIM İHRACATINDA REKOR KIRIYOR
2022 verilerine göre Türkiye'de 238.5 milyon dekar ekilebilir tarım alanı bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı yaptığı arazi toplulaştırma çalışmaları ile bu alanı artırmayı hedefliyor. Bitkisel üretimde ise yıllara sari sürekli artış trendi dikkat çekiyor. TÜİK'in açıkladığı son verilere göre 2023 yılında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde (yem bitkileri hariç) yüzde 10,3; sebzelerde yüzde 0,6; meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 2,3 oranında artış sağlandı. Buna göre 2023'te tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 77.7 milyon ton; sebzelerde 31.8 milyon ton; meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 27.4 milyon ton üretim gerçekleşti. Yine TÜİK'in açıkladığı istihdam verilerine göre 2023'te 4 milyon 695 bin kişi tarım sektöründe çalışıyor. Tarım sektörünün son yıllardaki ihracat performansındaki artış da dikkat çekiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Türkiye'nin tarım ihracatı 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 28 artışla 35 milyar 164 milyon 253 bin dolara yükselerek rekor seviyeye ulaştı. Tarım ihracatı geçen yılki ülke ihracatının yüzde 15,9'unu oluşturdu. Geçen yıl dört sektör ihracatta rekor kırdı. Hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri 12 milyar 378 milyon 672 bin dolar yaş meyve ve sebze 3 milyar 492 milyon 314 bin dolar kuru meyve ve mamulleri 1 milyar 610 milyon 304 bin dolar zeytin ve zeytin yağı sektörü 871 milyon 666 bin dolarla tüm zamanların en yüksek ihracatına imza attı. Geçen yıl hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri yüzde 8 yaş meyve ve sebze yüzde 183 kuru meyve ve mamulleri yüzde 27 zeytin ve zeytin yağı sektörü yüzde 759 ihracat artışı kaydetti. TÜİK'in hazırladığı Dış Ticaret Verileri'ne göre 2023'te Türkiye tarım, gıda ve içecek sektöründe toplam 21.13 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. Bir önceki yıl 4.82 milyar dolar ihracat fazlası elde edilirken, 2023'te bu rakam 5.36 milyar dolara çıktı.
YENİ TREND TARIM TEKNOLOJİLERİ
İyi planlanmış bir üretim ve yine Bakan Yumaklı'nın önemle üzerinde durduğu tarım desteklerinin üretim artırıcı hale getirilmesiyle birlikte Türkiye önümüzdeki dönemde daha fazla üretim ve istihdam olanağına kavuşmuş olacak. Elbette sadece ekilebilir alan büyüklüğünü artırmak değil, yeni teknolojiler kullanarak üretimde kalite, katma değer ve verimi de artırmak amaçlanıyor. Gerek Tarım ve Orman Bakanlığı gerek Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gerekse TÜBİTAK gibi devlet kuruluşlarının yanı sıra üniversiteler ve özel sektör de bu amaçla harıl harıl çalışıyor. Nitekim bu yılın başında TÜBİTAK 2023 Yapay Zeka Ekosistem Çağrısı kapsamında 55 milyon liralık destek 16 şirkete verildi. Bu 16 şirketten üçü akıllı tarım. Geçen ay İstanbul Teknik Üniversitesi, 1773 İTÜ Teknopark ve Agrotech arasında tarım teknolojileri gıda mühendisliği ve yapay zeka gibi alanlarda verimliliği artırmaya yönelik üçlü bir iş birliği protokolü imzalandı. Keza pek çok Teknokent tarım teknolojilerini geliştiren girişimleri desteklerken KOSGEB gibi kuruluşlar özellikle Ar-Ge ve inovasyon konusundaki programlarıyla hassas tarım için çalışıyor. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne (TAGEM) bağlı 48 araştırma enstitüsü, 28 ileri Ar-Ge merkezi ve 47 özel sektör Ar-Ge merkezi ve 32 gen bankasında akıllı tarım uygulamaları ile sulama ve gübrelemeye yönelik çalışmalar yürütülüyor. TAGEM ayrıca hayvanların güvenilir olarak özelliklerinin belirlenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla Küçükbaş Hayvan Islahına Yönelik Akıllı Ölçüm Platformu Prototipinin Geliştirilmesi Projesi yürütüyor. Ayrıca bağcılıkta ilaçlama, gübreleme ve toprak işleme gibi faaliyetlerde kullanılmak üzere Bağcılığa Uygun Tarımsal Otonom Robot Projesi üzerinde çalışılıyor. Projelerde, hastalıkla mücadele de önemli yer tutuyor. Hastalık bulaşmış alanların ve hastalık şiddetinin tespiti amacıyla başlatılan Otonom İlaçlama Robotu Projesi'nin prototip aşamasını başarıyla geçtiğini de ekleyelim.
ÖZEL SEKTÖR DE YATIRIM YAPIYOR
Özel sektörün de elini artık taşın altına koyduğu görülüyor. Sözleşmeli tarım yapan büyük şirketlerin çiftçi eğitim ve destek programları, teknolojinin hızla üretim saflarında kullanımını destekliyor. Halihazırda PepsiCo, Migros gibi birçok şirket bu alanda anlaşmalı oldukları çiftçilere destek sağlıyor.
Vodafone Türkiye ve tarım teknolojileri şirketi TABİT ortaklığıyla Aydın'da kurulan 'Vodafone Akıllı Köyü'nde sulama, bitkisel ve hayvansal üretim maliyetlerinin en az yüzde 10 düşürülmesi hedefiyle dijital tarım uygulamaları teşvik ediliyor. 'Vodafone Dijital Tarım' uygulaması ise kullanıcılarına meteorolojik bilgi sunuyor, sulama ve gübreleme miktarı konusunda tavsiyelerde bulunuyor. Bir nesnelerin interneti uygulaması olan Turkcell Filiz ise gerçek zamanlı toprak ve hava ölçüm cihazlarıyla çiftçiye sulama, gübreleme ve ilaçlama konularında anlık bilgi sağladığı gibi, gerektiğinde uzman ziraat mühendisleriyle uzaktan danışmanlık hizmeti sunuyor. Türk Telekom ise ekili alanlar, seralar, su kaynakları ve canlı hayvan varlıklarının anlık takibi hizmetleri sağlıyor. Doktar, nesnelerin interneti, uydu verileri, büyük veri ve makine öğrenmesi ile çiftçilere dijital toprak analizinden, dijital haşere ve zararlı kontrolüne, ziraat mühendisi destek hattından anlık uydu verilerine kadar geniş bir yelpazede hizmet sunuyor. Tarım ve Sensör Sistemleri (TARSENS) uzak kızılötesi, termal ve multispektral kameralar ile bitkilerin gelişim ve sağlığını takip eden sensörler geliştirdi. STM Savunma Teknolojileri tarafından geliştirilmiş olan LAGARİ uydusu; sahada taktik görüntü ihtiyacının yakın gerçek zamanlı karşılanması, genel haritalama, orman ve bitki örtüsünün takibi, tarım alanlarının incelenmesi, afet takibi gibi amaçlara yönelik olarak görev yapacak keşif gözetleme takım uydu sisteminin ilk uydusu olma özelliğini taşıyor.
HOLDİNGLERİN 360 DERECELİK YAKLAŞIMI
Büyük holdinglerin de ana iş kollarının yanı sıra tarım ve hayvancılık yatırımları yaptığı görülüyor. Bu yatırımların temelinde aslında Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın izlerini görmek mümkün. Çünkü belirlenen hedefler, karbon emisyonu sınırlamaları gibi yeni meydan okumalarla başa çıkmak o kadar kolay değil. Bu nedenle fırsatları değerlendirmek isteyen büyük sermayenin devreye girerek yatırımlar yapmaya başladığını görüyoruz. Tarım yatırımı yapan şirketlerin bir bacağının enerji olması artık kimseyi şaşırtmıyor. Çünkü tarımda karbon salımı kullanılan enerji ile doğrudan bağlantılı. Tekfen Tarım, Alarko Tarım gibi şirketlerin gübrelemeden enerjiye, üretimde kalite artışından verimliliğe kadar farklı stratejilerle pek çok bileşeni bir araya getiren büyük yatırımlar yaptığı görünüyor.
GELECEKTE (TEKNOLOJİYLE) UMUT VAR
Türk tarım sektörü kamu, üniversiteler ve özel sektör iş birliğiyle yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Akıllı tarım, hassas tarım, dijital uygulamalar, sensörler, otonom araçlar, uydu verileri ve yapay zeka ile algoritmaların egemenliğindeki bu yeni dönemde amaç verimli ve kaliteli ürün üretmek. Gerek ithalat kalemlerini (buğday, ayçiçeği...) azaltmak gerekse ihracatta (özellikle meyve ve sebze) ön plana çıkan ürünlerimizin kalitesini artırarak dünya pazarından aldığımız payı yükseltmek amaçlanıyor. Platin Dergisi olarak bu ayki sayımızda yeni dönemin formüllerini araştırdık. Özellikle tarım sektörüne hevesli genç girişimcilerin yol haritası oluştururken dikkat etmesi gereken önemli noktaları inceledik (sf. 66). Özel sektörden örnek stratejileri uygulayıcılarından aktardık (sf. 76). Niş tarım ürünlerini (sf. 102), organik tarımı (sf. 94) inceledik ve sektör bazında gelişmeleri, beklentileri aktardık (sf. 110). Evet, iklim değişikliği, nüfus artışı, savaşlar ve finansman gibi olumsuz etkiler tarım sektörünü derinden etkiliyor. Ancak teknolojideki gelişmeler ve Türkiye'nin bu gelişmelere adaptasyonundaki hızı, tarım sektörü adına gelecekten umutlu olmamızı sağlıyor.