İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz; bu yeni uygulamanın, tekstil ve hazır giyim sektöründe sürdürülebilirliği artıracağını ve çevresel etkilerin daha iyi yönetilmesini teşvik edeceğini belirtiyor. Öksüz, ürünlerin tüm yaşam döngüsü boyunca takip edilmesi sayesinde geri dönüşüm süreçlerinin daha verimli hale geleceğini ve tasarım aşamasında döngüselliği artıracak önlemler alınabileceğini vurguluyor.
"SÜRDÜRÜLEBİLİR TEKSTİL ÜRÜNLERİNE TALEP ARTACAK"
Gelecekte sürdürülebilir tekstil ürünlerine olan talebin artacağına işaret eden Öksüz, DPP'nin markalar için rekabet avantajı sağlayacağını ve döngüsel kapsamında ürünlerin daha az kaynak kullanılarak, sektörün dönüşümünde temel bir rol üstleneceğini belirtiyor. Türkiye'nin, pamuk üretiminden hazır giyime kadar tüm aşamaları gerçekleştirebilen birkaç ülkeden biri olduğunu hatırlatan Öksüz, geçmişte küresel talep daralmalarıyla karşılaşıldığını ancak özel sektör ve devlet iş birliği sayesinde bu zorluklardan güçlenerek çıkıldığını ifade ediyor. Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün rekabet avantajlarını kullanarak pazar çeşitlendirmesi, inovasyon, sürdürülebilir üretim ve kalite odaklı stratejilerle küresel pazarda güçlü bir konum elde etmeyi hedeflediğini belirten Öksüz, özellikle AB pazarlarında çevre dostu üretim ve karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik taleplerin arttığını şu sözlerle dile getiriyor: "Bu bağlamda yakın tedarik stratejilerinin de önemi artıyor. AB pazarına yakın konumumuz, sürdürülebilir üretim süreçlerimizle birleştiğinde ciddi bir rekabet avantajı yaratıyor."
"KÜRESEL PAZARDA İLK ÜÇTE YER ALMA HEDEFİ GERÇEKÇİ"
Türkiye'nin, Güney Kore'yi geride bırakarak dünyanın en büyük beşinci tekstil ihracatçısı ve üreticisi konumuna yükseldiğini belirten Öksüz'e göre güçlü üretim altyapısı, beşeri sermayesi ve modern üretim tesisleriyle Türkiye'nin küresel tekstil pazarında ilk üçte yer alma hedefi oldukça gerçekli ve ulaşılabilir. Öksüz, bu başarıyı kalıcı kılmak için firmaların daha fazla Ar-Ge, inovasyon, sürdürülebilirlik çalışmalarına yönelmesi gerektiğini ve markalaşmanın öneminin her geçen gün daha da arttığını söylüyor. "Katma değerli, çevreye duyarlı ürünler üreterek rekabet gücümüzü artırabiliriz" diyen Öksüz şöyle devam ediyor: "Mevcut yöntem ve araçlarla doğal sınırımıza ulaşmış durumdayız. Dolayısıyla başta küresel markaları satın alma, küresel markalarla ortaklık olmak üzere artık doğrudan markalı ihracata yönelmemiz gerekiyor."