Erkek egemen ya da daha çok erkek gücü ve zekasıyla anılan işlerin kadın ustası diyebiliriz onun için. Yapay zeka, yüksek teknoloji, bilim, iktisat, ekonomi; uzmanı olduğu işlerden sadece bazıları. Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, bu ay Platin Dergisi'nde #PlatinPortre'nin konuğu oldu. Hayatına dair sorularımıza içtenlikle yanıtlar verdi. Kendisinin ilham aldığı veya idolü olduğu kimse yokmuş ama sanırım bu röportaj, onu birilerine idol yapacak ya da ilham verdirecek türden bir sohbet oldu. O halde buyurun, güçlü bir kadın portresine...
* Nasılsınız, şu ara kafanızı neler meşgul ediyor Zehra Hanım?
Kendimi iyi hissetme modumu hayat boyu kaybetmedim. Kendini daima iyi hisseden biriyim, bugüne de çok güzel başladım. Her güne de çok güzel başlamak istiyorum. Gece yatarken film seyrederim, biraz geç yatarım, gececiyim. Kafamı boşaltmak için ise mücadele ederim...
Çünkü uyumadan önce çok iş düşünürüm, bu da benim uyku kalitemi çok etkiliyor. Birkaç senedir tamamıyla bıraktım bir şey düşünmeyi, mümkünse hiçbir şey düşünmeden uyuyorum.
ENERJİK, HIZLI VE DAYANIKLI
* Karakterinizde en öne çıkan özelliğiniz nedir?
Enerjim, hızım ve dayanıklılığım... Enerji yaşam gücü veriyor ve beni pozitif bir şekilde her şeye hazır hale getiriyor, aynı zamanda pes etmememi ve insanlara anlayış göstermemi sağlıyor. Enerji çok değişik bir şey. Sen seçiyorsun enerjini, ben de daima iyi ve güçlü enerjiyi seçiyorum. Enerji benim olmazsa olmazım, yenilenebilir ve temiz bir enerjim var da diyebiliriz. İkincisi hız; hayat çok hızlı ve teknoloji çağındayız. Her şey akıyor, dijital bir fanustayız adeta. Eğer onu tutamazsan ve o hızda olamazsan geride kalıyorsun. Çocukluktan beri hızlıydım. Hız benim hayatımı epey kolaylaştırıyor, hızlı olduğum zaman yapacağım işte ya da hayatımda daha çok etki bırakabiliyorum, daha kaliteli sonuçlar elde edebiliyorum. Üçüncüsü ise dayanıklılık... Türk insanı olarak bizler değişkenlerin bol olduğu, belirsizliklerin hayatımızın bir parçası olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Çocukluğumdan beri her zaman değişimi ve dönüşümü çok rahat kabul ettim. Bugün, şu an, her şey değişse bile hayatımda ben bu değişime uyum sağlar ve yaşayabilirim. Bu nedenle değişim ve dönüşüme ayak uydurmayı çok önemsiyorum. Her şekilde, her ortamda ve her yerde yaşayabilecek dayanıklılığa sahibim. Bedenim, aklım ve ruhum bunu hemen kabul ediyor ve asla bozulmuyor.
* Ailenizle diyaloğunuz ve ilişkiniz nasıl?
Ailemiz kalabalık, biz 4 kız kardeşiz, babam ve annem, halalarım var. Fakat çoğunu; annemi babamı, halalarımı, dayılarımı kaybettim. Maalesef aile büyüklerimiz artık yaşamıyor. Ablalarımla da ilişkim gayet iyi. Dört kız kardeşiz ve dört ayrı rengiz aslında. Aile ilişkilerimiz huzurlu ve iyi. Benim de bir kızım var. Çok değişik bir formülle yetiştirdim ve o formül işe yaradı. Ayakları üstünde duran, vicdanlı, iyi kalpli, insancıl ama bir o kadar da başarılı, kariyerinde iyi, güler yüzlü bir kız... Dertsiz masa örtüsü gibi. Hayatının hiçbir döneminde bana dert olmamış, tam tersi dertlerime ortak olmuş biri. İlişkim çok iyi. Tabii bizim aile hayatımızın içinde ofisimiz de var. Daha kompakt ve aile gibi çalışan bir grubuz. Aileye çok önem veriyorum, ailenin seni aşağı çekmesine ya da çok yukarı kaldırmasına karşıyım. Aile ile ilişkinin de çok stabil olması gerektiğini düşünüyorum. Aile ilişkilerinin de biraz kontrollü olması gerektiği kanaatindeyim.
* Peki 20'li yaşlardaki kendinize ne söylemek isterdiniz?
Enerjisi yüksek, coşkun bir kız çocuğuydum. Daha doğrusu ailenin en küçüğü olduğum için kısıtlanmadan büyüdüm. Yüzdüm, voleybol, basketbol oynadım, kayak yaptım, at bindim... Daha sonra kendi kendime ben hangi sporu yapmalıyım derken hentbola karar verdim. Yıllarca profesyonel hentbol oynadım. Milli takıma girdim, çok sıkı bir spor hayatım oldu. Bütün bu spor hayatı; benim taze bir insan olmamı sağladı. Çok eğlenceli ve komik bir kızdım... Çok taklit yapardım. Çok gülerdik, çok eğlenirdik. Kadıköy Kız Lisesi'nde okudum. Bayrağı kaldıran, okul başkanlığı yapan, ruhen cömert, yardımsever sivrilmiş bir kızdım. Ama öte yandan 19 yaşında annemi kaybettim ve büyük bir depresyona girdim. İlk ve tek depresyonum... Çok önemli bir annem vardı, ailenin en büyük enerjisi, dertlerimiz, tasalarımızın sahibi, müthiş bir anneydi. Öyle olunca çok kötü oldum, zayıfladım, okulu bırakmayı düşündüm. Mesela şimdi bunlar için pişmanlık duyuyorum, keşke hemen kabule geçseydim ve o yılları öyle yaşamasaydım. Daha kontrollü olsaydım. Mesela Amerika'da okuyabilirdim ama reddetmiştim. Bugünkü aklım olsa asla o yaptıklarımı yapmazdım ve çok daha güçlü davranırdım. Çünkü o durum hayatımı çok etkiledi.
"HER GÜN ÖĞRENME HOBİM VAR"
* Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne gibi farklı hobileriniz bulunuyor?
Seyahat etmeyi çok seviyorum, hele eşim ve sevdiğim dostlarımla olursa; bana çok haz veriyor. Ben İstanbul'cuyum bir de New York'cu, bu iki şehirde çok rahat yaşarım. Bunların yanı sıra Miami ve Bodrum da benim için vazgeçilmezdir. Beş sene önce de Bodrum'a yerleştik, evlerimiz var ve orada bir hayat kurduk kendimize. Bunun dışında da yeni hobim Türkiye'nin her tarafı... Mesela geçtiğimiz günlerde Van'daydık. Depremden sonra da 50 gün boyunca Hatay'da kaldık, orada çalışmalarımızı, yardımlarımızı yürüttük. Trabzon, Mardin, Gaziantep, Adana, İzmir gibi ülkemizin birçok şehrine gittim. Bir diğer hobim ise araştırmak... Her gün öğrenme hobim var. Onun dışında çok yemek yerim ama kilo almam çünkü yemeyi, bana şifa veren ve besleyen bir şey olarak alırım. Bir şey yediğimde asla kilo düşünmem, o an odaklandığım şey; mutluluğum ve lezzetim. Yemek benim için bir mutluluktur. Öte yandan insan ilişkilerine çok değer veririm.
HIZ VE OTOMOBİL TUTKUNU
* Aynı zamanda hız ve otomobil tutkunuz da var...
Doğru; hız tutkum vardır, akışkan araba severim. Bastın mı gider cinsinden. Hızlı ve rahat araba vazgeçilmezim. Mesela Bentley, Bugatti, Maserati ve Lamborghini'yi bunlara örnek verebilirim. Tasarım olarak hantal ve yuvarlak değil de geometrik ve köşeli araçları daha çok seviyorum. Arabaları renklerine göre de çok ayırırım, canlı ve fosfor renkler favorimdir. BMV kullanıyorum, bir BMV tutkunuyum. Bodrum için de Toyota Hybrid aldık, bakalım çok sevmesem de elektrikli araca alışmaya çalışıyorum.
* Kariyerinize şöyle bir baktığımızda teknoloji ve benzeri konularda; kısaca erkek egemen işlerde birçok başarıya imza atmışsınız. Bu süreci değerlendirir misiniz?
Bazı ortamlarda küçümsendiğimde, bu dediğiniz şeyi fark etmiş oldum. Ardından bu konuyu daha da ciddiye almaya başladım. Çok fazla çalıştım ve Teknolojide Kadın Derneği'ni kurdum. Tüm amacımız eğitim, sürdürülebilirlik ve araştırma... Bu üç odak dışında dernek adım atmıyor. Odaktan asla sapmıyoruz. Herkesin bir rolünün olduğu bir dernek burası. Adı dernek ama bir iş yeri gibi çalışan bir platform. Etkisiz iş yapmıyoruz. Üç senede 4 bin kişi. Yüzde 93'ü istihdamda ve yüzde 93'ü kadın. Neler yaptık? Veri uzmanı, robotik süreç otomasyonu, mobil uygulama geliştirmeci ve siber güvenlik uzmanı yetiştirdik. Mezun ettiğimiz öğrenciler farklı sektörlerde çalışıyor. Toplum görevi olarak kadınları, çocukları, özellikle kız çocuklarını teknoloji alanında güçlendirmek, bu alanda ya çok iyi yöneten ya da kullanan uzman haline getirmek, teknoloji sektöründe kadın sayısını artırmak kaygısındayım. Kadının ve erkeğin bu dünyayı teknolojiyle güçlendirmesini sağlayacak çalışmaları 100 yaşıma kadar yapmak istiyorum. Romantik projelere ve romantik dünya harcamaların karşıyım, çünkü böyle bir lüksümüz yok. Öte yandan şu an dernekte ne yapıyorsam, Türkiye için yapıyorum, Türkiye'nin refahı için yapıyorum. Gençlerimizin, çocuklarımızın ve kadınlarımızın bu çağa uyum sağlaması için çalışıyorum.