Ünlü fotoğrafçı Isabel Muñoz Göbeklitepe ve çevresini konu alan çalışmalarıyla Pera Müzesi'nde sanatseverlerle buluşuyor. Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye başlıklı sergi, dünyanın en eski kült alanı olabileceği düşünülen ve 2018'den bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Taş Tepeler'den Göbeklitepe, Karahantepe ve Sayburç'u, Muñoz'un etkileyici bakış açısından keşfetme imkânı sunuyor.
Farklı coğrafyalardan insanları ve kültürleri konu alan monokromatik portreleriyle tanınan Isabel Muñoz, sık sık ziyaret ettiği Türkiye'de semazenlerden zeytinyağı işçilerine, yağlı güreşlerden Sulukule Romanları'na farklı konular üzerine eğilmişti. Sanatçı, Pera Müzesi'nde ziyarete açılan yeni sergisinde, çok etkilendiği Göbeklitepe ve çevresinde, gizem, köken ve sonsuzlukla ilgili soruların peşinden gidiyor.
KADİM YÖNTEMLER VE YENİ TEKNİKLER BİR ARADA
Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye - Göbeklitepe ve Çevresinden Fotoğraflar, Muñoz'un etkileyici bakış açısından insanlık tarihinin bu gizemli coğrafyasını keşfetme imkânı sunarken, ünlü fotoğrafçının kullandığı yeni yöntem ve baskı teknikleri açısından da sürprizler içeriyor. Sanatçının kadim zamanlarda kullanılan yöntemlerden ilhamla geliştirdiği "Tepetype" tekniğini ilk defa kullandığı fotoğraflar ve Karahantepe'deki insan başı figürüne EEG yardımıyla beynindeki elektrik dalgalarını yansıttığı sıra dışı otoportreyi de içeren ilgi çekici eser, bu yenilikçi çalışmalar arasında yer alıyor. Sergiye eşlik eden katalogda, François Cheval'in küratoryal metniyle birlikte, Yekhan Pınarlıgil'in fotoğraf pratiğinin ışıkla ilişkisini ve Muñoz'un çalışmalarında hafızanın rolünü inceleyen yazısı ve Merve Akar Akgün'ün sanatçıyla gerçekleştirdiği söyleşi yer alıyor.