Özellikle kadın girişimciler, iş geliştirmenin yanı sıra 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 13 trilyon dolar kazandırma potansiyeline de sahip. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü özelinde iş dünyasında kadın yöneticilerin nasıl fark yarattıklarını uzmanların gözünden değerlendirdik ve faaliyet gösterdikleri sektörlerde inovatif atılımlarıyla öne çıkan kadın yöneticilerle bir araya geldik.
Derleme, toplama, bir araya getirme gibi yeteneklerinin yanı sıra, empati duygularının gücü, sakinliklerini koruyabilmeleri sayesinde kadınların iş dünyasındaki yerleri gün geçtikçe artıyor. Her ne kadar liderlik koltuğuna oturma oranları hâlâ dünya genelinde çok düşük olsa da buralardaki başarılarının dikkat çekmesiyle bu oranların da yükseleceğini söylemek yanlış olmaz.
Zehra Öney: "Geniş bir perspektifle karar verebiliyor"
Kadınlara fırsat eşitliğinin sağlandığı, çeşitliliğin olduğu şirketlerdeki başarı oranları ile verimliliğin, bunu yapmayan şirketlerden daha yüksek olduğunu gördüklerini anlatan Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, "Bu da kadının DNA'sında olan birçok özelliği işe yansıtmasıyla gerçekleşiyor. Toplumsal olarak ona biçilen rollere baktığımızda kadının bir anne olarak ailenin ve evin çekip çevrilmesinde büyük sorumluluklar aldığını, çocuğun hayata getirilmesi ve büyütülmesi konusunda muazzam bir dayanıklılık ve özveri gösterdiğini, birçok konuyu bir arada yönetebildiğini, gerektiğinde risk alabildiğini, takım olarak hareket etmeye yatkınlığı olduğunu ve olaylar karşısında geniş bir perspektifle karar verebilme yeteneğinin olduğunu görüyoruz. Kadın, aile içerisinde diğer bireylerin birbiri ile harmoni içerisinde yaşamasını sağlamak adına müthiş bir denge unsuru oluyor. Dolayısıyla, kadınların lider olduğu pozisyonlarda daha adil ve paylaşımcı olduklarını gözlemliyoruz. Becerilerini ve bilgilerini de işe verme, işlerini sahiplenme konusunda çok hırslılar" diyor. Kadın liderliğinin önümüzdeki dönemde şirketlerde ve ülkelerin yönetiminde giderek artacağının altını çizen Öney, "Bu da şirketlerin büyümelerine ve başarılarına katkıda bulunacak. Yapay zekanın statikleştirdiği dünyada kadınların duygusal yönetişim güçleriyle var olmaları, çalışan bağlılığını pozitif yönde etkileyecek ve daha başarılı olmalarını sağlayacak" yorumunu yapıyor.
Ayşe Öztuna Bozoklar: "Yüzde 20 daha fazla patent üretiyorlar"
Özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında konuyu ele aldığımızda dünyanın içinde bulunduğu değişim dalgasında kadınların masaya daha önce keşfedilmemiş perspektifler getirerek yeni olasılıkları yaratan güçler olarak etki yarattıklarına şahit olduklarını söyleyen Odgers Berndtson Türkiye Kurucu Ortağı Ayşe Öztuna Bozoklar da, "Kadın liderlerin, erkek meslektaşlarından farklı olan yaşam deneyimleri, zorlukları ve fırsatları daha zengin bir şekilde ele almayı sağlarken, bakış açısı ve zihniyet bağlamında ortaya çıkan bu çeşitliliklerin yaratıcı sorun çözme süreçlerini tetikleyerek geleneksel yaklaşımların gözden kaçırabileceği ezber bozan çözümleri teşvik ettiğini söylemek mümkün. Bununla birlikte, pek çok kadın liderin kapsayıcı ve iş birliğine dayalı kültürler inşa etme konusunda da güçlü bir potansiyel sergilediğini görüyoruz" açıklamasını yapıyor. Öztuna, "Kadınların toplumsal cinsiyet rolleriyle sosyalleşirken edindikleri empati ve aktif dinlemeyi vurgulayan iletişim tarzları, kendileriyle ve etraflarıyla ilgili yüksek farkındalıkları, farklı seslerin duyulduğu ve iş birliğinin geliştiği ortamları teşvik edebiliyor. Örneğin, Fortune 500 şirketlerini incelediğimizde, üst düzey yönetici rollerinde kadın liderlerin yer aldığı şirketlerin 'inovasyon yoğunluğu' dediğimiz bir fenomeni yaşadıklarını ve erkek egemen şirketlere nazaran yüzde 20 daha fazla patent ürettiklerini görüyoruz" bilgisini veriyor.
Esra Bezircioğlu: Kadın yönetici oranı yüzde 7'den yüzde 20'ye çıktı
Son yıllarda kadınların iş gücüne katılımını artırmak için girişimci kadınlara eğitim ve destekler artıyor. Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu, kadın istihdamı ve girişimcilik konusunda Türkiye'nin karnesinin maalesef hâlâ çok iyi olmadığını belirterek, geçtiğimiz aylarda Sabancı Üniversitesi iş birliği ile hazırladıkları 'Türkiye'de Kadınların İş Gücüne Katılımı: Genel Eğilimler, Bölgesel ve Demografik Farklar, Tutumlar' başlıklı rapordan örnekler veriyor. Rapora göre; Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki iş gücüne katılım oranı toplam yüzde 51.4. Bu oran erkeklerde yüzde 70.3, kadınlarda ise sadece yüzde 32.8. OECD ortalamasının çok altında kalıyor. Son yıllarda kadınların nitelikli işlerde istihdamının azaldığı ve düşük nitelikli işlerde istihdamının arttığı görülüyor. 2004-2021 yılları arasında niteliksiz işlerde kadın istihdamı yüzde 3 artarken, nitelik gerektiren işlerde kadın istihdamı yüzde 21'lerden yüzde 11'lere geriliyor. Yönetici pozisyonundaki kadınların oranı 2004 yılında yüzde 7 seviyesinden 2021 yılında yüzde 20 seviyesine ulaşıyor. Bu oran 2021 yılı için OECD ülkelerinin ortalamasının (yüzde 33.7) altında.
6 kadından 1'i iş kurmak istiyor
Kadın girişimcilerde de durumun çok farklı olmadığını söyleyen Bezircioğlu, bundan 21 yıl önce KAGİDER kurulduğunda yüzde 4 olan girişimcilik oranının pandemi döneminde yüzde 14'e ulaşabildiğini açıklıyor. Ancak Ağustos ayında açıklanan TÜİK istatistiklerinde bu oran, yüzde 11.5'lere kadar düşüyor. Kasım 2023'te yayınlanan GEM Kadın Girişimciliği'ne (Küresel Girişimcilik İzleme Raporu) göre ise; dünyada 42 aydan uzun süre hayatta kalan işletmelerin sadece üçte birinin kadın girişimcilerin girişimleri olduğu görülüyor. Küresel olarak kadınların tek başına girişimci olma olasılığı erkeklerden daha yüksek. Dünya çapında her altı kadından biri yakın gelecekte bir iş kurma niyetinde olduğunu belirtiyor ve raporda kadınlarda en yüksek girişimcilik eğilimi kadınların yaklaşık yüzde 28'inin iş kurma niyetini ifade ettiği düşük gelirli ülkelerde gözlemleniyor.
"13 trilyon potansiyele sahip"
Bezircioğlu; McKinsey'nin raporuna göre kadın girişimciler iş yaratan, yenilikçiliği teşvik eden ve eşitsizlikleri azaltan çarpan etkileri yaratmalarının yanı sıra 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 13 trilyon doları ekleme potansiyeline sahip olduğunun da altını çizerek, "Bu da bize gösteriyor ki kadın girişimcilerin desteklenmesi, sadece toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değil ekonomik açıdan da kritik bir rol oynuyor. Kadınların iş gücüne katılmaları ve girişimci olmaları sadece kendileri için değil, ülke ve dünya ekonomisinin büyümesi için de çok önemli. Bu nedenle kadın girişimciliğini cesaretlendirip girişimci kadınların güçlenmesi için projeler geliştiriyor, iş birlikleri yaparak çalışmalarımıza devam ediyoruz" diyor.
"Fırsat eşitliği sağlanmalı"
Kadının iş gücüne katılımının artması için önümüzde gidilmesi gereken uzun bir yol olduğunu anlatan Bezircioğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Öncelikle eğitimde, istihdamda, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda kadınlara fırsat eşitliği sağlanmalı. Kadınların ve kız çocuklarının geleceğe dönük olarak ekonomik ve sosyal açılardan güçlendirilmesi için dijitalleşme, yeşil gündem ve küresel tehditlerle mücadele politikalarında ve her aşamada toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme gerekiyor. İster girişimci olsun ister profesyonel çalışsın, kadınların ekonomiye katılımının önünde finansa ve eğitime erişimdeki zorluklar, rol model ve network eksikliği, çocuk ve yaşlı bakım sorumluluğu, kadına karşı şiddet gibi birçok engel var. Sosyal ve kültürel ön yargılarla kararlı bir şekilde mücadele edilmeli. Nüfusunun yarısını oluşturan kadınları kalkınma sürecine eşit koşullarda katmadan, sosyal ve siyasi yaşamda kadınların eşit koşullarda temsil edilmesini sağlamadan ve başta yaşama hakkı olmak üzere onların temel haklarını güvence altına almadan Türkiye ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan dünyada hak ettiği konumu elde edemeyecektir."
Işıl Hasdemir: "Hedefim, sektörde kadın temsilini artırmak"
İnsan odaklılık, tutarlılık, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik gibi başlıkların hem kendisi hem de çalıştığı Dell Technologies'in öncelikleri arasında olduğunu belirten şirketin Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir, teknoloji sektöründe kadın temsilini artırmak için projeler üretiyor
Mühendis bir anne-babanın kızı olarak mühendis olma hayaliyle büyüdüğünü anlatan Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir, ODTÜ'de Elektrik Elektronik Mühendisliği okumuş. Pek çok yaşıtının aksine bu alanda çalışmaya çok kararlı olduğunu söyleyen Hasdemir, "Kadınlar çoğu sektörde zorluk yaşıyor. Bu zorlukların erkek egemen olan teknoloji sektöründe daha da katlandığını söyleyebilirim. Ücret eşitsizliğine de maruz kaldım, kadın olduğum için sesimi bastırmak isteyenlerle de karşılaştım. Ama 20 yılı aşkın süredir var olduğum bu sektörde pes etmeyi bir gün bile aklımdan geçirmedim" diyor.
"Kız çocuklarının teknolojiye ilgisi artmalı"
İnsan odaklılık, tutarlılık, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik gibi başlıkların hem kendisi hem de çalıştığı Dell Technologies'in öncelikleri arasında olduğunun altını çizen Hasdemir, "Kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda cinsiyet eşitliği konusuna ayrı bir parantez açmak isterim. Dünya Ekonomik Forumu'nun her yıl yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporu bize bu konuda önemli veriler sunuyor. 2022'deki verilere göre Türkiye, 146 ülke arasında 124. sıradaydı. 2023'te yayınlanan rapora göre ise 129. sıraya gerilemiş durumdayız. Hem bir kadın hem de Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü olarak sektörde kadın temsilini arttırmanın önceliğimiz olduğunu belirtmeliyim. Türkiye'de teknolojide kadın oranı hâlâ yüzde 10 civarında. Biliyorum ki bunu değiştirmenin yolu, kız çocuklarının teknolojiye duyduğu ilgiyi arttırmaktan geçiyor. Dell Technologies'in hedefleri arasında dünya genelinde iş gücünün yüzde 50'sinin ve liderlerin yüzde 40'ının kadın olması var. Türkiye ekibi gerek iş gücünü gerek yönetici koltuklarını inovasyon gücüne, zekasına ve potansiyeline güvendiği kadınlara emanet etme konusunda kararlı ve belirlenen hedefe hayli yaklaşmış durumda" yorumunu yapıyor. Hasdemir, Habitat Derneği ile birlikte hayata geçirdikleri 'Future 4 Girls' (Kızlar İçin Gelecek) projesi ile 1.000'in üzerinde genç kızı STEM alanlarıyla tanıştırdıklarından da bahsediyor.
"Dell Career ReStart ile işe dönebiliyorlar"
Hasdemir, inovatif yönetim modelleri hakkında ise şu bilgileri veriyor: "45'i aşkın ülkede, 6 bin 600 çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz 'Dell Technologies İnovasyon Endeksi' adlı araştırmamıza göre Türkiye'deki katılımcıların yüzde 85'i, insanların inovasyon yapma yetkisine sahip olacaklarına inandıkları için şirketlerine katıldıklarını düşünüyor. Yüzde 52'lik bir kesim ise insanların umdukları kadar inovasyon yapamadıkları için şirketlerinden ayrıldıklarını söylüyor. Araştırmaya katılanlar, yer aldıkları ekipler için inovasyonun önündeki en önemli engeli, inovasyon yapmak için zamanın olmaması şeklinde açıklıyor. Ülkemizdeki katılımcıların yüzde 31'i, liderlerinin inovasyondan ziyade işin günlük işleyişine odaklandığını söylüyor. Bu sayede 10 yıldan fazla zamandır ekip arkadaşlarımızın kendileri için uygun olan şekilde, zamanda ve yerde çalışma özgürlüğü içinde olmasını gururla anlatıyoruz. 2018'de başlattığımız Dell Career ReStart adlı programımız da bizim için gurur kaynağı. Bu programla, özellikle kadın çalışanların bir yıl veya daha uzun süre işten ayrıldıktan sonra Dell Technologies'te yeniden çalışmaya başlamasına olanak tanıyoruz. Dijital dönüşümün başrolde olduğu bu dönemde kadınları teknoloji alanında tutabilmenin kıymetinin farkındayız."
Esra Yazıcı : "Yönetme becerisi kadının DNA'sında var"
Evi, aileyi, çocuğu, yaşlanınca ebeveynlerini yönetenin hep kadın olduğunu belirten Polisan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Esra Yazıcı, "Artık şirketler de yönetme becerisinin kadınların DNA'sında olduğunun farkına vardılar" diyor.
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü'nü tamamladıktan sonra finans sektöründe kariyer yapan, ardından da bilgi ve tecrübeleriyle danışmanlık sürecine geçen Polisan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Esra Yazıcı, şirket yönetiminde daha çok sosyolojik, yapısal, hatta karakteristik detaylara odaklandığını söylüyor.
"Başarının sırrı 'custom made' tasarımlar"
Şirketlerin finansal tablolarının elbette önemli bilgiler verdiğini belirten Yazıcı, "Ancak her şirket kendine özgü bir karaktere sahip. Finansal tabloların yanında şirketlerin normlarını, kökenlerini ve güç dağılımlarını anlamak, daha kapsamlı ve etkili çözümler üretmenin yanı sıra daha derin bir anlayış geliştirmek konusunda bana çok yardımcı oldu. Yol haritasını belirlerken standart bir şablondan ziyade, aileyi çok iyi tanımanın önemine inanıyorum. Dolayısıyla başarının sırrı 'custom made' tasarımlardan geçiyor ve benim odaklandığım nokta da burası. Altı yıldır yönetim kurulu üyesi olduğum Polisan Holding'te yönetim kurulu, hissedar, aile ve güvendiğimiz tecrübeli iş insanları ile beyin fırtınası yaparak özel bir reçete uyguluyoruz. Ve bu hep yaşayan bir reçete, gerektiğinde planlarımızı revize ederek yol alıyoruz" diyor.
"Sürdürülebilir büyümeyi teşvik ediyor"
Şirketleri gemilere benzettiğini, gemilerin okyanuslarda yol alırken bazen sakin bazen fırtınalı havalarda yol aldıklarını belirten Yazıcı, zor zamanlarda, kaptanın ve ekibin becerilerinin, kararlılığının kritik önem taşıdığını söylüyor. "Halka açık şirketlerde patronlar kadar küçük hissedarların da güvende olmasını sağlamak gerekiyor" diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: "Polisan, 60 yıllık bir deneyime sahip ve yeni rotalara yol alırken pek çok fırtınayı geride bırakmış bir marka. Bitlis ailesinin beklentileri ile doğru orantılı olarak nasıl bir yapı tasarlanması gerektiği üzerine çok düşündük, araştırdık ve tartıştık. Sonunda inovatif bir yönetim modeli geliştirdik. 23 Haziran 2023'te aile üyeleri kendi yerlerine birer temsilci atayarak Holding'in yönetim kurulundan çıktılar. Bu noktada, iş hayatında kadının öneminin de öne çıktığını düşünüyorum. Her ne kadar kadın erkek eşitliğini savunsak da kadın ve erkek birbirinde olmayan özellikler taşıyor. Kadınlar empatiye daha yatkın, anlayışlı ve iş birlikçi olma eğilimindeler. Kadınların, başkalarının duygularını daha iyi anlayabilme ve kolay iletişim kurabilme yeteneği, onları, çalışanların ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilen ve onlarla daha yapıcı iletişim kuran yöneticiler haline getiriyor. İş hayatında yönetici denince uzun yıllar boyunca akla hep erkekler geldi. Geçmişte, iş dünyası büyük ölçüde erkek egemen bir ortamdı. Fakat kadınların yöneticilik rollerinde daha fazla yer almasıyla bu durum değişti. Aslında evi, aileyi, çocuğu, yaşlanınca ebeveynlerini yöneten hep kadın ve artık şirketler de yönetme becerisinin kadınların DNA'sında olduğunun farkındalar. Bu nedenle yönetim kurullarında kadın temsiliyetinin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kadın yöneticilerin liderlik yetenekleri ve sektöre getirdikleri farklı bakış açıları, şirketin rekabet gücünü artırıyor ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik ediyor."
Nur Kanık: "Kadın veya erkek işi' kalıp yargıları olmamalı"
Ağır sanayide kadın lider olmanın günümüzde başlı başına kalıpların dışında olduğunu belirten Özka Lastik Yönetim Kurulu Üyesi Nur Kanık, "Özellikle 'erkek işi' tabularını yıkarak üreten gelecek nesillere bir nebze olsun umut verebildiğim için gururluyum" yorumunda bulunuyor.
Kanık Şirketler Grubu olarak başarı yolculuklarının 1983'te babası Mehmet Şerif Kanık'ın büyük fedakarlıklarla ticaretten sanayiciliğe geçiş yaparak İlka Plastik markasını kurması ile başladığını, 1991 yılında ise İlka Plastik içinden Özka Lastik markasının doğduğunu anlatan şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Nur Kanık, "Kurucumuzun onursal başkanlığa geçişi ile birlikte diğer birinci nesil Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve kendilerinin tecrübeleri ile beraber ikinci nesil olarak yönetimde aktif rol oynuyoruz. İkinci kuşağın ilk temsilcisi ben olduğum için ilkler hep benimle yaşandı diyebiliriz. Kurucu kuşağın, aile mensuplarının geleceğini inşa etme konusunda bir misyonları olması gerektiği farkındalığını ve benim de birebir içinde bulunduğum 'Aile Şirketinde Kurumsallaşma' faaliyetlerini oluşturmakla başladık. Anayasamızı yazdık, aile konseyini oluşturduk, katılım şartlarını ve değer zincirini kurduk. Şu an ikinci nesilden 6 kişi olarak grup şirketlerimizde farklı pozisyonlarda çalışmaya devam ediyoruz" bilgisini veriyor.
"Kadın çalışan sayımız yüzde 25 artacak"
Değişen dünya dinamiklerini yakından takip ederek, teknolojinin getirdiği faydaları lehine kullanarak sürdürebilir bir büyüme sağlamanın en büyük amacı olduğunu belirten Kanık, "Firmamızın geleceğini çevreye duyarlı bir şekilde ve yeşil ekonomi şartlarında kurmak ve geliştirmek öncelikli hedefim... Ayrıca insan kaynağında kariyer gelişimi ve fırsat eşitliğine yönelik etkin çalışmalar içinde bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıl başlatmış olduğumuz üretim süreçlerinde kadın istihdamına yönelik projemiz oldukça dikkat çekti ve birçok sanayi şirketi tarafından örnek alınmaya başladı. Erkek egemen bir sektör olarak görünmesine rağmen Özka Lastik fabrikasında artık tasarımdan üretime, kaliteden sevkiyata, kimya hazırlamadan lastik yapıma, bant yapımdan çapraz kesime kadar birçok üretim sürecinde kadın çalışma arkadaşlarımızın emeği göze çarpıyor. Grup şirketlerimizde kadın çalışan sayımız 173. Hedefimiz üretim süreçlerinde görev alan kadın çalışan sayımızı yüzde 25 artırmak" diyor.
"İşimize sanat katıyoruz"
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Dünyada her şey kadının eseridir..." sözlerine işaret eden Kanık, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Türkiye'de kadının ekonomik ve sosyal hayata katılımı, gelişmekte olan ülkelerin altında seyrediyor. Kadınların istihdam ve iş gücüne katılım oranları yüzde 30'lar seviyesinde. Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitlik Endeksi'ne göre Türkiye'de yönetici kadrolarının sadece yüzde 12'si kadın. Ağır sanayide kadın lider olmak ise günümüzde başlı başına kalıpların dışında olmak demek. Özellikle, 'erkek işi' tabularını yıkarak üreten gelecek nesillere bir nebze olsun umut verebildiğim için gururluyum. Hiçbir sektörde 'kadın veya erkek işi' şeklinde bir kalıp yargı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kadın lider olarak olaylara düz bakmak yerine her ayrıntıyı görüyor, her olasılığı fark ediyor, farklı bakış açıları ve alternatif senaryoları hesaba katarak hareket ediyoruz. En önemlisi işimize sanat katıyoruz. Bunu birebir reklam çalışmalarımızda sanat teması üzerinden giderek, Van Gogh ve Andy Warhol etkisini kullanarak kanıtladık. Zirai lastik sektöründe bir ilk olarak sanatı sahiplenmek heyecan vericiydi."