Uluslararası başvuruların; 73 bin 434'ü Çin Ulusal Fikri Mülkiyet İdaresi'nden yapıldı. Onu; Amerika Birleşik Devletleri Patent ve Ticari Marka Ofisi (USPTO), Japonya Patent Ofisi (JPO), Avrupa Patent Ofisi (EPO) ve Kore Fikri Mülkiyet Ofisi (KIPO) izledi. Öte yandan; Çin merkezli telekom şirketi Huawei Technologies, 2021'de yayınlanan 6 bin 952 patent başvurusuyla sıralamada üst üste beşinci kez birinci oldu. ABD'li Qualcomm Inc. ikinci sırada yer alırken, onu Kore Cumhuriyeti'nden Samsung Electronics ve LG Electronics Inc. ve Japonya'dan Mitsubishi Electric Corp. izledi.
TÜRKİYE'DEKİ BAŞVURULARIN YÜZDE 22,4'Ü ÜNİVERSİTELERDEN GELDİ
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) verilerine göre; Fas'tan yapılan başvuruların yüzde 42'si, Peru'dan yapılan başvuruların yüzde 28,1'i ve Türkiye'deki başvuruların ise yüzde 22,4'ü üniversitelerden geldi. Bu noktada; özellikle Türkiye uluslararası patent başvurularında üniversitelerin önemli bir rolü olduğu görülüyor. Dijital iletişim alanında faaliyet gösteren şirketler, 2021'de uluslarası patent başvurusu yapan ilk 50 şirket listesinin başında yer aldı. İlk 10 başvurudan altısı yani; Ericsson, Huawei Technologies, Oppo Mobile Telecommunications, LG Electronics, Qualcomm Inc. ve Samsung Electronics olmak üzere ağırlıklı olarak dijital iletişim alanında başvuruda bulundu.
FİKRİ MÜLKİYET VE DEĞİŞEN YOL HARİTASI
Fikri mülkiyet hakları, mucitlerin yatırımlarının getirilerini kendilerine mal etmelerini sağlayarak yeniliği teşvik etmeyi amaçlıyor. Bugün geldiğimiz noktada ise inovasyonun değişen manzarası, pazarların küreselleşmesi ve üretim değer zincirlerinin parçalanması ve yeni oyuncuların ortaya çıkışı, pazar aktörlerinin fikri mülkiyet haklarını kullanma şeklini ve politika yapıcıların hakları ve rollerini anlama şeklini değiştiriyor. OECD verilerine göre; fikri mülkiyet sistemleri, ekonomik büyümeye ve toplumların refahına katkıda bulunmak için özel ve sosyal faydalar arasındaki dengeyi optimize etmeye çalıştıkları için sürekli değişikliklerden geçiyor. Yine OECD tarafından yakın zamanda yayınlanan rapor; dünyanın en büyük Ar-Ge yatırımcılarının iklim krizi ile ilgili küresel inovasyona önemli katkılar yaptığını gösteriyor. Buna göre; bu şirketler iklim değişikliğini azaltma ve uyarlama patentlerinin yüzde 70'ine sahipler.
İKLİM KRİZİNE ÇÖZÜM YARATACAK İNOVASYONLAR VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM ÖNE ÇIKIYOR
Buluş aşamasında dijital devrimin iklimle ilgili yeniliğe potansiyel katkısına bakıldığında, iklimle ilgili patentlerin yüzde 20'sinin dijital bir bileşeni bulunuyor. Bu, ekonominin karbon yoğun birçok sektöründe yeşil geçişi sağlayan dijital dönüşümle ilgili daha fazla potansiyel olduğunu gösteriyor. İklimle ilgili ticari markaların ise yüzde 60'ı aynı zamanda bilgi ve iletişim teknolojisiyle de ilgili. Bu nedenle, iklimle ilgili sorunları ele almak için dijital çözümlerin kullanımı özellikle ticarileşme aşamasında yaygın görünüyor.
ZORLUKLAR; BULUŞLAR İÇİN İTİCİ GÜÇ OLUYOR
İnovasyon; iklim değişikliği, eşitsizlik, daha fazla gıda üretimi ihtiyacı veya su, sağlık ve eğitime daha iyi erişim gibi dünyanın büyük zorluklarını çözmeye veya en azından hafifletmeye kesinlikle yardımcı olabilir. 21'inci yüzyılın üçüncü on yılına girerken, yeni ve itici güçler bilim, teknoloji ve tıpta inovasyona yön veriyor. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nün (WIPO), 'Dünya Fikri Mülkiyet Raporu 2022'de üç konu öne çıkıyor:
Covid-19 salgını, virüsün yayılmasıyla mücadele etmek ve enfeksiyonu tedavi etmek için yeni teknolojilere olan talebi yarattı ve kısmen hızlandırdı. Bilimsel ve teknolojik topluluk, önemli devlet desteğiyle rekor sürede bir dizi aşı geliştirerek bu zorluğun üstesinden geldi. İnovasyonu destekleyenler devreye girdi ve bu yeni ortamı güçlendirmek için gereken teknolojileri sağlamak adına önümüzdeki yıllarda daha da ileri gidecekler. İkinci olarak, iklim değişikliğiyle mücadele, dünya çapında politika gündemlerinin başında bir zorunluluk haline geldi. İddialı karbon emisyonu azaltma hedeflerine ulaşmak, yenilikçi teknolojilere ve bunların benimsenmesine bağlı olacak. Politika önlemleri ve kamu finansmanı, yeni teknolojilere yapılan yatırımlara giderek daha fazla öncelik verecek. Güneş panelleri gibi yenilenebilir enerji teknolojilerinin fiyatlarındaki düşüşün örneklediği gibi, şimdiden cesaret verici ilerleme işaretleri var. Yayılan karbon ile emilen karbonun dengede olduğu karbon nötrlüğe geçişin sağlanması, önümüzdeki on yıllarda yenilikçileri yönlendiren bir motivasyon olacak. Son olarak, dijital devrim süreci karşımıza çıkıyor. Eğilimleri ve insan etkileşimlerini analiz etmek için son derece büyük veri kümelerinin; her zamankinden daha karmaşık otomasyon ve yapay zeka süreçlerinin kullanıldığını görüyoruz. Teknoloji şirketlerinin yeni patentlerle süreci hızlandıracağı öngörülüyor.
PATENT İŞBİRLİĞİ ANTLAŞMASI NEDİR?
Patent İşbirliği Anlaşması (PCT), başvuru sahiplerine buluşları için uluslararası patent korumasında ve patent ofislerine patent verme kararlarında yardımcı olur ve bu buluşlarla ilgili çok sayıda teknik bilgiye halkın erişimini kolaylaştırır. Anlaşma kapsamında bir uluslararası patent başvurusunda bulunan başvuru sahipleri, aynı anda çok sayıda ülkede bir buluş için koruma talep edebilirler. Sözleşmeci devletler yani PCT'ye taraf olan devletler, Uluslararası Patent İşbirliği Birliği'ni oluşturur. PCT başvurusunun kendisi patent verilmesiyle sonuçlanmaz.