Teamfluencer Kurucu Ortağı ve CEO'su Dilara Bostancıoğlu, influencer kavramının günümüzde ulaştığı noktayı ve influencer pazarlamasını Platin'e şöyle değerlendirdi:

"İlk başlarda 'Influencer' dediğimiz noktada bloggerlar ve YouTuberlar vardı hayatımızda. Bunu bir meslek olarak yapan, içerik üretmeye kendi adayan çok fazla isim yoktu. Şimdi geldiğimiz noktada birçok platform ve her platformda tahmin ettiğimizden çok daha fazla içerik üreticisi var. Bu denklemler değişirken, pazarlama tarafından influencerlara bakış açısı da değişiyor. Influencer pazarlaması, dijital dönüşümle birlikte pazarlama dünyasının en etkili stratejilerinden biri haline geldi. Sosyal medya platformlarının günden güne artan kullanıcı kitlesi, bu stratejinin hem B2C hem de B2B markaları için vazgeçilmez bir araca dönüşmesine yol açtı. Dijital dönüşüm dediğimiz kavram ise durmadan devam ediyor. 2023 yılından beri sıklıkla konuştuğumuz, 2024 yılına damgasını vuran 'yapay zeka', bu yıl da gelişerek sektörde etkisini göstermeye başlıyor.

ÖNEMLİ BİR DÖNÜŞÜMDEN GEÇİLİYOR

Yapay zeka, pazarlama dünyasının neredeyse her alanına şimdiden entegre olmuş durumda. Influencer pazarlaması da bu gelişmelere ayak uydurarak önemli bir dönüşüme tanıklık ediyor. Influencer pazarlaması alanında, markaların en zorlandığı konu, doğru influencerı bulmaktı. Yapay zeka ile bu konu da çözüme kavuşuyor. Markalar, hedef kitlelerine en uygun influencerları belirlemek için yapay zeka destekli analiz platformları kullanıyor. Yapay zeka, çok sayıda veriyi analiz ederek influencerın takipçi profili, etkileşim oranları ve niş alanları hakkında detaylı bilgiler sunabiliyor. Yapay zekanın öneminden bahsediyoruz. Fakat, unutmayalım ki sosyal medya kullanıcısı gerçek insanlar tarafından üretilen içerikler görmek istiyor. Bu sebeple influencer yerine yapay zeka değil, influencer pazarlaması sürecine entegre edilmiş yapay zekadan söz ediyoruz.

NANO VE MİKRO INFLUENCERLAR DEVREDE

En başta da bahsettiğim gibi ilk başlarda parmakla sayılacak kadar az influencer vardı. Bu influencerlar yıllar sonra, sektördeki ilk influencer olarak macro ve mega influencerlara dönüştüler. Fakat, arkalarından gelen içerik üreticileri oldu ve hala her gün yeni içerik üretmeye başlamış kişilerle karşılaşıyoruz. Peki, bu yeni içerik üreticileri neleri farklı yapıyor? Macro ve mega influencerlar, yüksek takipçi kitlesine sahip. Bu takipçi kitlesinin içerisinde her yaştan, coğrafyadan, ilgi alanlarına sahip kullanıcılar bulunuyor. Bu sebeple bilinirlik hedefiyle hareket edildiğinde, markanın geniş bir hedef kitleye ulaşmasını sağlıyorlar. Diğer taraftan nano ve mikro influencerlar belli bir takipçi kitlesine sahip. Bu takipçi kitlesi de markalara hedefleme yapma imkanı sunuyor. Ayrıca bu içerik üreticileri, takipçileriyle çok daha yakın temas içerisinde oluyor. Böylece takipçi kitlesiyle etkileşimleri de artıyor. Özetlemek gerekirse nano ve mikro influencerlar genellikle spesifik niş alanlarda uzmanlaşıyor. Bu da markaların hedef kitleye doğru mesajları iletmesini kolaylaştırır. Nano ve mikro influencer'lar, takipçileriyle daha köklü ve samimi ilişkiler kurabiliyor. Takipçi kitlesi, bu influencer'ların önerilerini gerçek bir arkadaştan gelen tavsiye gibi algılıyor.

B2C VE B2B'DE INFLUENCER PAZARLAMASI

Geçmişte influencer pazarlama daha çok B2C (Business-to-Consumer) markalar için önemliydi. Ama artık B2B (Business-to-Business) dünyası da influencerların gücünü fark ediyor. Örneğin, teknoloji veya yazılım sektöründe faaliyet gösteren bir B2B markası, sektörel otoritelerle çalışarak güvenilirliğini artırabilir. LinkedIn, Twitter ve diğer platformlardaki sektör odaklı içerik üreticileri, B2B influencer pazarlaması için kritik öneme sahip. Özellikle LinkedIn, profesyonel iş ağı oluşturma ve şirketlerin hedef kitlelerine ulaşma konusunda etkili bir kanal sunuyor. Linkedln influencerları ve bu platformlarda yapılan influencer iş birliklerinin gelecek yıllarda artacağını da tahmin ediyoruz."

(Teamfluencer Kurucu Ortağı ve CEO'su Dilara Bostancıoğlu)