USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Dr. Deniz  Gökçe

YAZARLAR

3.02.2016 10:33:00

Japon, Çinli'ye ne tavsiye etmiş?

1961 yılından beri bildiğimiz bir gerçek var. Robert Mundell hepimize öğretti. Ne demişti? “eğer bir ülkede sermaye hareketi serbestisi var ise hem faizi hem de dövizi, yani ikisini birden yönetmek mümkün değildir. Bu durumda birini yönetebilirsin ama ikincisini de piyasaya bırakacaksın”

Robert Mundell’in öğretisi anlaşılınca  gelişmiş ülkeler döviz kurunu piyasaya bırakıp, faizi yani para politikasını yönetmeye çalıştılar. Bu durumda da Merkez Bankaları’nın rolü daraldı. Bu ortamda Merkez Bankaları zaten enflasyondan başka bir şeyi pek kontrol edemezler dendi ve ortaya ‘enflasyon hedeflemesi’ denen para politikası yaklaşımı  çıktı. Ancak gelişen ülkelerin durumu farklı. Gelişen ülkelerde mesela Türkiye’de kur çok oynak. İç ve dış siyasi olgulardan çok etkileniyor. Bu nedenle de hem faizi hem de kuru kontrol etmek zaman zaman gerekiyor. Hele bir de ülke çok erken sermaye hareketi serbestisine geçmişse, ‘Tarzan’ zor duruma düşüyor! Türkiye tam sermaye hareketi serbestisini 1989 yılında kabullenmişti. Doğru zaman mıydı?

Bir örnek verelim! Japonya 1986 yılında sermaye hareketi serbestisine geçmişti... Yani bizden sadece üç yıl kadar önce. Japonya ekonomik gelişmişlik anlamında bizden çok çok ileride bir ülke idi. Japonya sanayisi kuvvetli, dış ticareti kuvvetli,  yatırımı ve tasarrufu  kuvvetli bir ülke idi. Bizim Japonya’dan çok zaman sonra sermaye hareketi serbestisine geçmemiz gerekli idi. Ama olmadı, erkenden 1989 yılında tam sermaye hareketi serbestisine geçtik.

Tabii ülkeye, özellikle global kriz bulaşınca (yani 2009 yılından itibaren) çok miktarda global çapta basılan para ortamında yabancı sermaye girip bir de doğrudan yatırıma değil de finansal yatırıma girip çıkmaya başlayınca durum kontrol edilemez hale geldi.

 

DURUM BASİT. ANLAMAK İSTEYEN, ZAHMET EDEN ANLAR…

Biz dünyanın en gerilimli köşesinde yaşıyoruz. İç ve dış siyaset de zaman zaman oldukça zorlaşıyor. Bu durumda hem kur hem de faizi kontrol etmek gerekiyor. Bu ortamda da bizim Merkez Bankası bir adım attı ve 2010 yılında koridor denen yaklaşımı getirdik.

Ne için? Merkez Bankası bir süre için politika faizini ilan ediyor ama koridorun alt ve üst limiti bir miktar yukarıda veya aşağıda. Eğer iki faiz dönemi arasında kur oynak hale gelir veya delirirse bizim Merkez Bankası gecelik faizi yükselterek, bankaların ve piyasanın faizlerini geçici bir süre için yüksek hale getiriyor. Çünkü hem kuru ve hem de faizi bir arada kontrol edebilmek istiyor. Bu yazdıklarımızda anlaşılamayacak ne var? Hem ülke içinde hem de ülke dışında bu yaklaşımın anlaşılamadığı tezi var. Bu tez saçma. Anlamak isteyen, zahmet eden anlar. Durum bu kadar basit.

Japonya Merkez Bankası Başkanı Haruhiko Kuroda, Çin yöneticilerine, Financial Times’ın 26 Ocak tarihli sayısında özetlendiği gibi durumu kısaca anlatıyor ve tavsiyelerde bulunuyor. Çin çok acilci bir yaklaşımla erkenden parasını SDR sistemine aldı, sonra da serbest sermaye hareketine doğru hızla yol almaya soyundu ama Renminbi’nin ülke içi ve dışındaki (Hong Kong diyelim) değeri aşırı şekilde farklılaşıp Renminbi değer kaybedince panik de başladı.

 

ÇİN'İN DÖVİZ REZERVLERİ AZALDI

Çin’in döviz rezervleri 2015 yılında 700 milyar dolar azaldı. Sadece Aralık ayında 108 milyar doları, kuru kontrol etmek için harcadılar ama sermaye kaçışı bir başladı mı önlemek kolay bir şey değil. Japon Merkez Bankası Başkanı Çin Merkez Bankası’na sermaye hareketi kontrolu yapmalarını tavsiye etmiş. Yani Çin de, Türkiye gibi erken sermaye hareketi serbestisine geçmiş durumda. 

Sermaye kaçışı likidite daralması yaratıyor. Bu nedenle de Çin Merkez Bankası bu yılın (2016 ) ilk üç haftasında Çin bankalarına 1.6 trilyon Renminbi vermek zorunda kalmış ki likidite sıkıntısı ve faiz yükselmesi olmasın diye. Ama durum karışık.

İşte bizim anlaşılamayan koridor hem kur hem de faizi idare edebilmek için bir ara çözüm. Durumu anlamazsak, bugün birçok gelişen ülkenin yaptığı gibi sermaye hareketi kontrolüne, yani döviz yasaklarına geri dönmek riski gündeme gelir. Bu gerçek artık anlaşılmalı

DİĞER YAZILARI