USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Bora Özkent

YAZARLAR

3.08.2016 17:15:00

Bilgisayarlar insanları yenecek mi? Muhtemelen “evet”

İnsan zekâsının başarabildiği muhteşem şeylerin ne kadarını bilgisayarların kendi kendilerine öğrenebileceğini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Ama bugün bile ses tanıma sistemlerinden bankacılık işlemlerinde yolsuzluk tespitine, insan yüzünü tanımaktan sürücüsüz otomobillere kadar pek çok alanda suni zekânın somut başarılarını görüyoruz.

 

İnsanlıkla savaşan süper akıllı bilgisayarlar, bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmez temalarından. Ünlü yönetmen Stanley Kubrick’in kült eseri ‘2001: A Space Odyssey’ filminde, bu role soyunan 'HAL' isimli bir bilgisayardır ve insanlığın başına olmadık çoraplar örer. Acaba bilim kurgunun öngördükleri gerçekleşecek mi? Bilgisayarlar insan zekâsını yenebilecek hatta kafaları attığında insanlarla savaşacak güce kavuşabilecek mi? Suni zekâ teknolojisinde son dönemde yaşanan inanılmaz gelişmeler, bu karamsar gelecek senaryolarının gerçekleşebileceğini gösteriyor. Örneğin; Google tarafından tasarlanan alphago isimli suni zekâ sistemi, strateji oyunu GO’da dünya şampiyonu Lee Se-dol’ü 4-1 yenmeyi başardı geçenlerde. Tıpkı satrançta olduğu gibi kazanmak için şansın hiç rol oynamadığı bu müthiş strateji oyununda suni zekânın insanı yenmesinin çok önemli sonuçları var.

 

Belki hatırlayanlarınız olur… 1997'de IBM’in Deep Blue isimli programı, o dönemin dünya satranç şampiyonu Garry Kasporov’u yenmişti. Ancak uzmanlar, GO oyunundaki bilgisayar galibiyetinin çok daha önemli bir değişimin öncüsü olduğu konusunda hemfikirler. Bunun sebebi ‘Polanyi Paradoks’u’ adı verilen insan zekasıyla ilgili tuhaf bir fenomen. Bir bilim insanı olan Michael Polanyi’nin ortaya attığı bu paradoks, insanların anlatabildiklerinden fazlasını bildiklerini iddia ediyor. Bir insanın yüzünü nasıl hemen tanıyabildiğimizi ya da karmakarışık trafikte otomobilimizi nasıl sürebildiğimizi açıklayamıyoruz. Ama bu görevleri beynimiz kolaylıkla başarıyor. Aynı şekilde GO oyununun ustaları da rakiplerini yenebiliyor ama onları galibiyete götüren stratejiyi nasıl geliştirdiklerini açıklayamıyorlar.

 

DERİN ÖĞRENME

 

Fatura kesmek, bilet rezervasyonu yapmak ya da indirim fırsatlarını takip etmek gibi faaliyetlerimizi nasıl gerçekleştirdiğimizi kolayca anlatabildiğimiz için programcılar bu süreci yazılıma dönüştürebildi. Ama GO oyunu örneğinde olduğu gibi nasıl yapabildiğimizi anlatamadığımız becerilerimizi, yazılım diline aktarmak bilgisayarların ancak kendi kendilerine yapabilecekleri bir şey. Bir başka deyişle, bilgisayarların nasıl yapabildiğimizi anlatamadığımız şeyleri yapabilmeleri için tıpkı insan zekâsı gibi öğrenme yeteneklerine sahip olmaları gerekiyor. Buna ‘derin öğrenme’ adı veriliyor.

 

ALPHAGO YENİ NÖRAL BAĞLANTILAR KURDU

 

IBM satrançtaki galibiyetini suni zekâya ya da derin öğrenmeye değil muhteşem işlem gücüne borçluydu. Milyonlarca satranç maçının oyun bilgileri ile donatılan Deep Blue, en iyi alternatif hamleyi seçmek konusunda insanoğlundan çok daha hızlıydı. Oysa GO oyununda herhangi bir anda yapılabilecek hamle sayısı sonsuzdur ve en hızlı bilgisayarlar bile bu sonsuz alternatifin içinden hangisinin doğru olduğunu hesaplayamazlar. Alphago’nun muhteşem galibiyeti işlem gücüne değil, kendi kendine öğrenme yeteneğine bağlıdır. İzlediği milyonlarca GO maçı sayesinde alphago kendi kazanma stratejilerini kendisi geliştirdi. Derin öğrenme yeteneği sayesinde Deep Mind, insanların anlatamadıkları şeyleri kendi kendisine öğrenme becerisini kazandı. İnsanlar öğrenirken beyinlerindeki nöronlar arasında yeni bağlantılar kurar ve bu bağlantıları deneme-yanılma süreçleri ile güçlendirirler. Derin öğrenme süreçlerinde bilgisayarlar insanların bu yeteneğini taklit eder ve milyarlarca yeni bağlantıyı deneyerek hangi durumda nasıl davranmaları gerektiğini saptarlar. Alphago kendi kendisine milyonlarca GO maçı yaparak tıpkı bir insan gibi beyninde yeni nöral bağlantılar kurmayı becerdi. İnanılmaz değil mi? ‘Derin öğrenme’nin bilgisayarların gücünü ne kadar artırabileceğini henüz bilmiyoruz açıkçası... İnsan zekâsının başarabildiği muhteşem şeylerin ne kadarını bilgisayarların kendi kendilerine öğrenebileceğini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Ama bugün bile ses tanıma sistemlerinden bankacılık işlemlerinde yolsuzluk tespitine, insan yüzünü tanımaktan sürücüsüz otomobillere kadar pek çok alanda suni zekânın somut başarılarını görüyoruz. Geleceğin neler getireceğini en az sizler kadar merak ediyorum.

 

 

DİĞER YAZILARI