USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sanat

03 Haziran 2016 10:33

Antik çağın en güzeli: Afrodisias

Antik Çağin önde gelen mimarlik, sanat, heykeltiraşlik ve tapinma merkezlerinden Afrodisias, günümüzde ise Türkiye’deki Yunan ve Roma dönemlerine ait en görkemli antik kentlerden biri. Aydin’in Karacasu ilçesine bağli Geyre’deki Afrodisias’in tekrar keşfi 1958 yilinda ünlü fotoğraf ustasi Ara Güler sayesinde olmuş...

Antik çağın en güzeli:  Afrodisias

Meral Erdoğan / [email protected]

 

 

958 yılında Başbakan Adnan Menderes’in yapacağı bir baraj açılışını görüntülemek için yollara düşen Ara Güler, rehberinin azizliğine uğrar ve dağ yollarında kaybolur. Gece karanlıkta gördükleri ışığa doğru ilerlerler ve bir köy kahvesine ulaşırlar. Kahveye girdiklerinde Ara Güler duyduğu şaşkınlığı daha sonraki bir röportajında şöyle anlatır:

“… Kahveye girdik, adamlar oyun oynuyor. Lüks lambasıyla aydınlanıyordu. Biraz sonra gözüm ışığa alıştı, bir de baktım ki, kahvede masa yok. Sütun başlıklarını masa yapmışlar ve üstünde domino oynuyorlar. Tarih ve bugün içi içe yaşamaktadır. Böyle acayip bir yer hayatımda görmedim. Harabe dediğin harabedir. Ama bu öyle değil, bu bambaşka. Bu, tarih içinde yaşayan bir şehir…

Baktım ki taşların içinden suratlar bana bakıyor.

O taşlar bana bakıyor ve “beni buradan kurtar!” diye çığlık atıyor.”

Ara Güler, daha sonra köydeki bütün binalarda Roma döneminden sütunlar, lahitler, tarihi eserler kullanıldığını görür. Çektiği fotoğraflarla İstanbul’a döndüğünde bölgeyi araştırmaya başlar ama bir sonuca ulaşamaz. Yurt içinden görmediği ilgiyi ise yurt dışından bulur. Times’a gönderdiği fotoğraflar ilgi çekmiştir ve kentin daha kapsamlı ve renkli fotoğrafları için tekrar yollara düşer. Uluslararası basında ses getiren yayınlar sonucu Amerika’dan gelen arkeologların yaptıkları araştırmalar, Ara Güler’in Aydın Karacasu’ya bağlı Geyre Köyü’nde bulduğu antik kentin M.Ö. 5’inci yüzyıla dayanan Afrodisias olduğunu ortaya çıkarır.

Ara Güler'in objektifinden 1958 yilinda Geyre'de tarihle iç içe  yaşayan köylüler

 

Pagan Dönemİn İnanç Merkezİ

M.Ö. 6’ncı yüzyılda sıradan bir köy görünümünde olan yerleşimde, Ön Asya/Anadolu kökenli İştar, Asterte, Kibele ve Grek Afrodit Tanrıça kültlerinin birleşmesinden oluşan doğa ve bereket tanrıçası nitelikli ‘Afrodisias Afrodit’i kültü gelişmesi sonucu Afrodit Tapınağı’nın kurulması kenti bir inanç merkezi haline getirir. Bu tarihten itibaren yükselişe geçen kent M.Ö. 2’nci yüzyıla gelindiğinde 15 bin nüfusu barındırır. M.Ö. 1. yüzyılda ise Roma İmparatoru Augustus kenti kişisel koruması altına alır. Günümüzde ayakta kalan anıtlar sonraki iki yüzyıl içinde yapılır.

Kent çevresindeki mermer ocakları  Afrodisias’ı ayrıca bölgenin en önemli mimari ve sanat merkezi haline getirir.  Özellikle heykel sanatında kent sanatçıları kendilerine özgü 'Aphrodisias Stili' olarak adlandırılan ekolü yaratırlar.

M.S. 3’üncü yüzyılın sonlarında Aphrodisias Roma İmparatorluğu’nun Karia Eyaleti’nin başkenti olur ve kentin etrafı M.S. 4’üncü yüzyılın ortalarında surla çevrilir. M.S. 6’ncı yüzyıldan itibaren yükselen Hıristiyanlığın etkisiyle önemini kaybetmeye başlayan kentte Aphrodithe Tapınağı kiliseye dönüştürülürken kentin adı da Stauropolis’e (Haç Şehri) çevrilir. Fakat halk arasında Karia olarak anılmaya devam eder. 7’nci yüzyıldaki büyük deprem sonrası kent toparlanamaz ve gittikçe küçülen bir yerleşim olarak kalır.

Kuyucak-Tavas yolu üzerinde ve Aydın’a 95 km mesafedeki Afrodisias’da; ören yerinin yakınında oluşturulmuş ve sadece Afrodisias’a ait buluntularla oluşturulmuş Afrodisias Müzesi’yle birlikte, Afrodit Tapınağı, Sebasteion Tapınağı, Stadyum, Tiyatro, Meclis Binası, Tetrapylon, Hadrian Hamamları, Agora ve Sebasteion Tapınağı'nda bulunup müzeye kaldırılan Sebasteion Kabartmaları gibi yapılar antik çağın dokusu en korunmuş kentlerinden birinde ziyaret edilmeyi bekliyor.

 

EN ÇOK OKUNANLAR